İhtiyaç duyduğum şey yeni bir silah değil yeni bir hayvandı. | Open Subtitles | ما كنت أحتاجُ إليه لم يكن سلاحاً جديداً ولكن حيواناً جديداً |
"İntihar" dediğim, odasında yalnızdı, ve elinde bir silah vardı. | Open Subtitles | و عندما أقول انتحار . فإنه كان وحيداً في غرفته و تم العثور على مسدس في يده |
Mike öldürüldüğünde, korkuyu bir silah olarak kullanmaya çalışan güçleri hatırlıyorum. | TED | عندما قتل مايك، أتذكر السلطات التي كانت تحاول استخدام الخوف كسلاح. |
bir silah dükkânını soyduğunu, içkili olarak araba kullandığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنك قمت بالسطو على سلاح ونعلم أنك تقود السيارة و أنت ثمًلا |
Bu uçağa yerleştirdiğim bir silah seni öldürmek için tasarlandı. | Open Subtitles | لدي سلاح في مكان ما في هذه الطائرة، مصمم لقتلك |
Kurbanlara bir silah ya da alet ile zarar verilmiş. | Open Subtitles | الأضرار الي حدثت للضحايا حدثت بأستعمال آلة حادة أو بسلاح |
Belki bir silah alıp mağazayı soymalıyım ki, beni evime geri yollasınlar. | Open Subtitles | ربما لابد أن اجلب مسدسا و حبلا ليرسلونى الى السجن مرة أخرى |
Başına bir silah dayanmış olsaydı, neden 911'i arasın ki? | Open Subtitles | إن كان هناك مسدس موجه لرأسه لماذا إتصل بالطوارئ ؟ |
Burada bir silah olmalı. Terk edilmiş bir benzinlikteyiz. Silahları olmalı. | Open Subtitles | لابد وان يكون هناك سلاحا كلهم لديهم بندقية في مكان كهذا |
Bu yeni bir silah efendim. | Open Subtitles | إنه سلاح جديد سيدي الرئيس، استثنائي فهو يكون نقط شمسية التي تلقي اشعاعات كهرومغناكيسية |
Onlardan nasıl kurtulmayı düşünüyorsun? Bana da bir silah ver. | Open Subtitles | سأكون أفضل حالاً لو أريتنى كيف أستخدم سلاحاً من هذه |
Her şeyden önce hiç kimseye bahsetmediğin bir silah taşıyorsun. | Open Subtitles | لسبب واحد، لقد كنت تحمل سلاحاً لم تخبر أحداً بوجوده. |
Hatırladığım kadarıyla en son elinde bir silah varken birini öldürmüştün. | Open Subtitles | ربما أفعل على ما أذكر آخر مرة أمسكتي سلاحاً قتلتي أحداً |
Tam Denver omlet yerken suratlarına bir silah dayanıyor. | Open Subtitles | منذ دقيقة كان يأكل اومليت .. والان هناك مسدس في رأسه |
Artık elimizde panzehir var. Onlar panzehiri istemiyor! bir silah yapmak istiyorlar! | Open Subtitles | ولكنه علاج الأن , إنهم لا يريدوه كعلاج إنهم يريدوا إستخدامه كسلاح |
Duvarda çizikler. Muhtemelen bir silah bilenmiş. | Open Subtitles | عنده خدوش على الحائط ربما حصل على سلاح حاد |
Bu yerde bir silah taşıma ihtiyacı hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أشعر بالحاجة لحمل سلاح في هذا المكان |
Elinde bir silah varken tüm hislerini bastırıp hissiz bir hale gelmelisin. | Open Subtitles | ،عندما تمسكين بسلاح فعليك أن تتغلّبي على عواطفك وتتخلّصين منها |
- Öyle olabilir ama benden istediğin şey sana odasının anahtarını vermem, ki içeri girip kafasına bir silah dayayıp, tetiği çekebilesin. | Open Subtitles | ولكنك تطلب منى أن أعطيك مفتاح غرفته لتمشى إليه وتصوب مسدسا إلى رأسه ثم تسحب الزناد ، لا أستطيع أن أفعل هذا |
Görevli çocukları alın, her santimi arayın. burada bir silah varsa, onu istiyorum | Open Subtitles | اريد رجال المختبر ان يتفحصوا كل شبر من هذا المكان إذا كان هناك مسدس ، أريده |
Hapishanende bir silah var ve adamlarımdan birine doğrultuldu. | Open Subtitles | هناك بندقية في سجنك و لقد كانت مصوبة باتجاه أحد رجالي |
Ortaçağ'a ait bir silah, topuz şeklinde ama daha büyüğü. | Open Subtitles | إنه سلاح من القرون الوسطى مثل الصولجان لكنه أكبر |
Sadece kalbi temiz olanların kullanabileceği bir silah. | Open Subtitles | إنّه سلاح لا يمكن تشغيله إلا بواسطة أصحاب القلوب النقية. |
Ama minnettarlığımı göstermek için, sana yeni bir silah getirdim. | Open Subtitles | . لكن لأوضح أمتنانى لك , جلبت لك سلاح جديد |
Darkspore yok edebilecek bir silah, şimdi ve her zaman. | Open Subtitles | سلاح واحد يمكن أن تدمر داركسبور، مرة واحدة وإلى الأبد. |
İkinizden biri hiç herhangi tür bir silah ateşledi mi? | Open Subtitles | هل أطلق أحدكما ناراً من أيّ نوع من الأسلحة مسبقاً؟ |
Bu arada bütün bavulları ara, bir silah ya da silah gibi kullanılabilecek bir şey bul. | Open Subtitles | في نفس الوقت، أبحث فى الأمتعة عن سلاح أو شيء ما يمكننا أن نستعمله مثل هذا |