Oleg, gözetim raporlarıyla ne yaptığını FBI'ın öğrenmesi için elbet bir yol bulur. | Open Subtitles | (اوليج) سيجد طريقة لجعل المباحث الفدرالية تعلم عمّا فعلته بتقارير المراقبة |
O asla vazgeçmez, her zaman bir yol bulur. | Open Subtitles | لن يستسلم أبداً سيجد طريقة |
Bobby laneti kaldıracak bir yol bulur. | Open Subtitles | بوبي) سيجد طريقة لكسر اللعنة) |
Küçücük hücre karaciğerimden çıkar, kaybolur ve akciğerime doğru bir yol bulur sonra da işini yapmaya çalışarak orada bir karaciğer oluşturur. | Open Subtitles | خلية بالغة الصغر، تهيم مبتعدة عن كبدي، تشرد في جسمي... تعثر على سبيلها نحو رئتي... حيث تحاول القيام بعملها فحسب و... |
Ama iyi bir çoban sürüsünü kurtarmak için her zaman bir yol bulur. | Open Subtitles | لكن الكاهن الجيد , دائما يجد طريقة أخرى لإنقاذ أتباعه |
Tüm umutlar yok olduğunda başka bir yol bulur. | Open Subtitles | وعندما يذهب الأمل بلا رجعة، فإنه يجد طريقة أخرى. |
Hale başka bir yol bulur. | Open Subtitles | هيل) سيجد طريقة اخرى) |
Crowley ile ilgili küçük bir şey, her zaman seni halledecek bir yol bulur. | Open Subtitles | عندما تتعامل مع (كراولي) فسوف يجد طريقة دائماً ليخدعك |
O her zaman bir yol bulur. | Open Subtitles | هو دائما يجد طريقة |
Sarman bir yol bulur, suyu bize yönlendirir. | Open Subtitles | فعلى (سارمان) أن يجد طريقة ... لتوجيه المياه إلى حقولنا |