Sana bunları anlatıyorum çünkü ona borçlu olduğumu anlamanı istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أخبرك بهذا لأني أريدك أن تفهم أني مدين لها |
Muhtemelen geçen gün yaptığın şey için, sana borçlu olduğumu düşünüyorsun, ha? | Open Subtitles | على الأرجح تظن أنني أدين لك بشيء بسبب ما فعلته ذاك اليوم |
- Haklı olduğunu varsaymayı ona borçlu olduğumu düşündüm. | Open Subtitles | أظن أنني مدين لها بالتأكد من هذا |
Dinle, babanın bahisçisine ödeme yaptığının için sana borçlu olduğumu biliyorum | Open Subtitles | إذا, اسمع, أعلم أعلم بأنني أدين لك بالمال لتدفعه إلى وكيل مراهنات والدك |
Onu düşman zannettim. Sana bir özür borçlu olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أني أدين لك بإعتذار كنت تحاول إنقاذي |
Ona borçlu olduğumu düşünüyormuş. | Open Subtitles | إعتقد أنّي مدين له براتب متأخّر. |
Bak, bana geldiğinde hayatımı kurtardığın için sana borçlu olduğumu düşündüm. | Open Subtitles | اسمعي عندما جئت لي ظنتت أنني مدينة لك لأنك أنقذت حياتي |
Bana böyle yalvarman hiç adil değil çünkü sana borçlu olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | ليس من الحق أن تتوسل وأنت تعرف ذلك لأنك تعلم بأنني أدينُ لك |
Dinle, biliyorum beni gerçekten tanımıyorsun, ama başkası gibi davrandığım için sana bir özür borçlu olduğumu hissediyorum. | Open Subtitles | وأصغِ ، اعرف أنكِ لاتعرفيني على الإطلاق ولكني أشعر أني مدين لكِ باعتذار على تقمص شخصية أخرى |
Ailene en azından o kadarını borçlu olduğumu düşündüm. | Open Subtitles | لم أكن اريدك أن تكون تحت وصاية الدولة أعتقدت أني مدين لوالديك على الاقل |
Patronuna bir iyilik borçlu olduğumu söyle. | Open Subtitles | إسمح لرئيسك بأن يعلم أني مدين له بخدمة |
Sana bir açıklama borçlu olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنني أدين لك بتفسير لا أستطيع أن أقول لك ما يجري |
Sana geçen hafta olanlarla ilgili bir açıklama borçlu olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أشعر أنني أدين لكَ بتفسير لما سمعته الأسبوع الماضي |
Ona 500 dolar borçlu olduğumu söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول , أنني مدين لها ب 500 دولار |
Sana 200$ borçlu olduğumu söyledin. | Open Subtitles | قلتِ أنني مدين لكِ بمائتي دولار. |
Bak, sana bir açıklama borçlu olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أسمع , أعرف بأنني أدين لك بتفسير |
- Biliyorum, kendime borçlu olduğumu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | اسمع، أعرف أنك تعتقد أني أدين بذلك لنفسي |
Lakin damızlık ile 2 yıllık besleme ücreti olan 145 bin dolar borçlu olduğumu iddia eden bir hukuki zırvalığı elime tutuşturdular. | Open Subtitles | لكّن وصلني للتو رسالة من عند المحامي يدّعون أنّي مدين لهم برسوم الحصان $ و عامين تخلّف بما يقارب 145000 |
Bana dönmesini istediğim falan yok ama Harold'ı, âşık olduğum, evlendiğim adamı düşündüğümde bütün hayatımı ona borçlu olduğumu görüyorum. | Open Subtitles | هذا ليس ما أريده. لكن حين أفكر بهارولد، الرجل الذي وقعت في حبه، الرجل الذي تزوجت، أعرف أنني مدينة له بحياتي، |
Bunu onlara borçlu olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | .أعتقد بأنني أدينُ لهم بذلك |
Benimkini kurtardığın için sana bir hayat borçlu olduğumu söylediğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكرين عندما قلتِ بأنني مدين لكِ بحياة. لأنكِ أنقذتِ حياتي؟ |
Babası bana üniversitedeyken yardım etmişti. O da benim ona borçlu olduğumu düşünmüş. | Open Subtitles | ساعدني والده بكليّة الطب , و ظنّ بأنني مدينٌ له |
Ben de, benim yerime hapiste yattığın için sana borçlu olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | وكنت أظنّ أنّني أدين لكَ لأنّكَ ستُسجن سنتين بسببي |
Sana bunu yaptığımı söylüyorum çünkü nedense bunu sana borçlu olduğumu düşündüm. | Open Subtitles | أنا فقط أخبرك هذا لاننى... أعتقدت أننى أدين لكى بذلك لسبب ما. |
Ona hiçbir şey borçlu olduğumu düşünmüyorum ama istiyorsan yazabilirim. | Open Subtitles | لا أظن بأني أدين له بأي شيء ولكن سأكتب له إن أردت هذا |