Fakat zamanla Batı'nın bilgeli armağanlarını dünyanın geri kalanıyla paylaştı. | TED | ولكن بمرور الوقت شاركت عطايا الحكمة الغربية مع باقي العالم |
Düşünüyorum da bu refahı dünyanın geri kalanıyla da paylaşmalıyız. | Open Subtitles | كنت أفكر يجب أن نشارك هذا الرخاء مع باقي العالم |
Ve her nasılsa, savaş bu büyüklüğümüzü dünyanın geri kalanıyla paylaşma şeklimizdi. | Open Subtitles | و بطريقة ما كانت الحرب هي طريقتنا لمشاركة عظمتنا مع باقي العالم |
Bu, Afrika'yı dünyanın geri kalanına bağlayan denizaltı fiber optik kablolarının bir haritası. | TED | الآن هذه خريطة كابلات الألياف البصرية تحت البحر والتي توصل أفريقيا ببقية دول العالم. |
GB: Bence, insanları Britanya'nın uzun vade çıkarları için, Amerika'nın uzun vade çıkarları için, dünyanın geri kalanıyla düzgün ilişkiler kurmanın ve gerekli adımları atmanın şart olduğuna ikna etmeliyiz. | TED | غوردن: اعتقد اننا يمكن ان نقنع الناس بان الضروري لمصلحة بريطانيا على المدى البعيد، لمصلحة أمريكا على المدى البعيد، هو التواصل الجيد مع باقي دول العالم وإتخاذ الإجراءات اللازمة لذلك. |
******************************** dünyanın geri kalanı her ne kadar görmezden gelse de, biz Fransızlar biliyoruz ki: | Open Subtitles | بالرغم من ان كل دول العالم ستحاول اخفاء هذه الحقيقة |
Dükkan kapılarından yayılan kokular dünyanın geri kalanından geliyordu. | TED | الروائح من ابواب المتجر كانت من باقي العالم |
Ve Batı, daha sonra bu uygulamalı akıl yürütme sanatını dünyanın geri kalanıyla paylaştı. Bunun, benim üç sessiz devrim dediğim şeye yol açtığını söyleyebilirim. | TED | ثم شاركت الغرب هذا الفن في تطبيق المنطق مع باقي العالم واستطيع القول أن هذا أدى إلى ما ادعوه بثلاث ثورات صامتات |
Bu yüzden lütfen gelecekten veya dünyanın geri kalanından korkmayın. | TED | لذا رجاءً لا تخشوا المستقبل أو باقي العالم |
Bu 100 yıl önce dünyanın geri kalanının geride kalması. | TED | هذا منذ 100 عام بينما باقي العالم بقي متأخرا |
Sherrinford, dünyanın geri kalanını içinde barındırdıklarından korumak için inşa edilmiş bir kale. | Open Subtitles | إنه حصن تم بناءه للحفاظ علي باقي العالم بأمان مما بداخله |
Sırbistan'daki kanlı darbe, dünyanın geri kalanını dehşete düşürmüştü. | Open Subtitles | باقي العالم كان مفزوعاً من الانقلاب الصربي الدموي |
Sonunda dünyanın geri kalanı bana yalvarıyor olacak yüksek teknoloji mülkiyetinin kırıntılarından pay almak için. | Open Subtitles | وفي النهاية، سيترجاني باقي العالم للحصول على ملكية فائقة التطور |
Bundan sonra dünyanın geri kalanı Lisaya aşık olmaya başladı. | Open Subtitles | عندها فقط بدأ باقي العالم بالوقوع في حب ليزا |
İşte bu yüzden dünyanın geri kalanında yaptığın şeylerde beni kullanamayacaksın. | Open Subtitles | لهذا لن تستطيع التلاعب بي كما تفعل مع باقي العالم |
Eğer dünyanın geri kalanı onları izlerse okyanuslarımızın bakir doğası için umut olacaktır. | Open Subtitles | إن اقتدت بها دول العالم سيكون هناك أمل لبرية محيطنا |
Aynı zamanda ruhunun ayrılması ve dünyanın geri kalanına uydurulması da iyi bir şey. | Open Subtitles | وتسحق روحك لتتناسب مع بقية دول العالم هو شيء جيد |
Birçok düşünsel ve teknolojik atılım Avrupa ve dünyanın geri kalanında gerçekleşmesine rağmen Afrika mahrum kalmış gibiydi. | TED | على الرغم من القفزات الفكرية والتكنولوجية للإنسان التي حدثت في أوروبا وبقية دول العالم. فأفريقيا كانت نوعا ما منفصلة عن ذلك. |
Son zamanlarda bunun hakkında düşünüyordum. Çünkü Amerika ve Ingiltere'de uyuşturucunun yasaklanması üzerinden tam 100 yıl geçti. Sonra da bunu dünyanın geri kalanı üzerinde uyguladık. | TED | لقد كنت أفكّر في ذلك كثيرًا مُؤخّرًا، لأنه منذ 100 سنة بالضبط مُنعت المخدرات لأول مرة في الولايات المتحدة وبريطانيا، ثم فُرض ذلك في بقية دول العالم. |