| Size bu hikayenin zamanınıza değecek bir yere gideceğini vaat ediyor. | TED | تقدم لكم وعدا أن هذه القصة ستقود إلى مكان يستحق وقتكم. |
| Böyle bir işkenceye... değecek olan ne gibi bir sebebin var? | Open Subtitles | و ما السبب فى رأيك الذى يستحق كل هذا العذاب ؟ |
| Dünyada çaba göstermeye değecek ne olduğunu söyler misin bana? | Open Subtitles | ما في العالم من المرجح أن تظهر هنا يستحق جهد؟ |
| hepsine değecek. herkez kılık değiştirmiş olacak bu eski balo salonunda... | Open Subtitles | سيستحق الأمر العناء الكل متنكر بقاعة الحفل هذه سيكون أمراً رائعاً |
| Çünkü söylemeye değecek her şey sadece zaman ve bağlılıkla olur. | Open Subtitles | لأننا نعلم ان كل شئ جدير بالإهتمام يستغرق وقت و إلتزام |
| -Dürüst olayım, henüz şu ana kadar riske değecek birini bulamadım. | Open Subtitles | بصراحة, لم أجد أحداً يستحق أن أخاطر بذلك معه حتى الآن |
| Bence, bu adamların savaşmaya değecek bir nedeni var. Yaptığımız bu değil mi? | Open Subtitles | هؤلاء الرجال لديهم سبب يستحق القتال من أجله , أليس هذا ما نفعل |
| Efendimizi temin ederim ki gözlerini açmaya değecek kadar güzel bir gün bugün. | Open Subtitles | أؤكد لك يا سيدي انه يوم جميل يستحق فتح عينيك من أجل رؤيته |
| Kimliğini vermek istemeyen birine göre bir kez daha bakmaya değecek bir dava. | Open Subtitles | لم يعرفوا أنفسهم لكن وفقاً لما قالوه وبخصوص من يستحق الأمر نظرة أخرى |
| Bence baba olarak başarısız olduğunu ve yaşamaya değecek bir şeyinin olmadığını düşünebilir. | Open Subtitles | فقد يعتقد بأنّه فشل كأب، ويعتقد بأنّه لا يملك ما يستحق العيش لأجله |
| - Çünkü... Senin sunacaklarına değecek birisi ile tanışacağını hiç düşünmüyorduk. | Open Subtitles | لم نعتقد أنك قد تعنين لأحد يستحق كل ما لديك لتقدمينه |
| Denizcilerin bahsetmeye değecek kadar içtiklerini dikkate almadıkça bahsetmeye değecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شئ يستحق الذكر ما لم تعتبر تناول للكحول مثل البحار يستحق الذكر |
| Çünkü senin hayatında, sadık kalmaya değecek bir şey yok. | Open Subtitles | لأنه ليس لديك أي شيء في حياتك يستحق ولاءك له |
| Şöyle ki, her gün gelmeye değecek bir okul yarattık. | TED | حسن، نحن نجعل من المدرسة شيئ يستحق القدوم من أجله كل يوم. |
| Şimdi aynaya baktığında, kurtarmaya değecek birini görüyor. | TED | عندما ينظر إلى المرآة يرى الآن شخصاً يستحق المحافظة عليه. |
| ama aynı zamanda gerçekten bu kadar çok çalışmak zamanıma değecek mi diye düşündüğüm zamanlarda oluyor. | TED | ولكن في نفس الوقت سوف تكون هناك فترات أفكر فيها فيما إذا كان كلّ هذا العمل الشاق يستحق حقّا هذا العناء؟ |
| Ama eninde sonunda bunun değecek bir amaç olmadığını düşünüyorum. | TED | لكن في نهاية المطاف لا اعتبره شيء يستحق ان يكون هدفا |
| Ama adalet almaya değecek bir risk. Bu yüzden kendimize sormalıyız, bu riski nerede alabiliriz? | TED | لكن الإنصاف يستحق المخاطرة. لذلك علينا سؤال أنفسنا، أين يمكننا أخذ المخاطرة؟ |
| Sadece bir elimi serbest bırak. Buna değecek. | Open Subtitles | فلتُحرر لي فقط يد واحدة و اوعدك ان هذا سيستحق ذلك |
| Neden? Parasını vermeye değecek birilerini bulduk işte. | Open Subtitles | جدير ما شخصا نجد ان بد لا مارتى، ماله نعطيه بان |
| İşitmeye değecek bir şey söyle, para senin olsun. | Open Subtitles | أخبرني بما يستحقّ السماع ويغدو هذا المال ملكك |
| Desi, bu gezegende bütün avansımıza değecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ديزي لا يوجد شيئ على هذا الكوكب يساوي قرضنا بالكامل |
| Umarım bu affedilmez davranışının sebebi her neyse buna değecek bir şeydir. | Open Subtitles | أتمنى أنه مهما حصلت من تصرفاتك الشنيعة، انها تستحق العناء |
| Şu ana kadar dikkatimi vermeye değecek çok daha önemli bir konuyla hiç karşılaşmadım. | Open Subtitles | لم يسبق ليّ أن أكتشفت أي موضوعات أخرى جديرة بإهتمامي |
| Yaşamana değecek birileri olmalı. | Open Subtitles | هناك فلدي يكون شخص آخر في حياتك أن الجدير شائكة حولها ل. |
| Ama bir gün doktor olacağım, yani tüm bunlara değecek. | Open Subtitles | ولكن يوماً ما سأصبح طبيباً, مما يجعل كل هذا الهراء مُستحقاً |
| Peki öldürülmeye değecek neyi vardı ki? | Open Subtitles | إذاً ما الذي كان يملكه ويستحق أن يُقتل بسببه؟ |
| Şu anda piyasanın iyi olduğunu biliyorum ama bu almaya değecek bir şey demek değil. | Open Subtitles | أعرف أنه موسم سوق المشتريين لكن هذا لا يعني أن هناك شيء يستاهل الشراء |
| Yanda, öldürülmeye değecek ne varmış öğrenmen gerek. | Open Subtitles | علينا ان نعرف ما المهم هنا ليستحق القتل لاجله |