| Bozulmuş doğam erdemden yoksun ancak ve ancak günaha meyilli ve devamlıdır. | Open Subtitles | طبيعتي الفاسدة تخلو من النعمة، عازمة على أرتكاب الاثم والخطيئة بشكل مستمر. |
| Belki doğam beni sana çekti. Ama ben takip etmek zorunda değilim. | Open Subtitles | إذاً ربما تجذبني طبيعتي إليك و لكن هذا لا يعني أن علي اتباعها |
| Politika konusunda yeteneğim yok. Ben doğam gereği fazla özgür düşünceliyim. | Open Subtitles | ليس لدي موهبة في السياسة بحكم طبيعتي أهتم بالمستقبل البعيد |
| doğam gereği romantiğimdir, teknede yaşar kitap okur, düşünür ve flüt çalarım. | Open Subtitles | أنا رومانسي بطبيعتي .. لذا أقيم في قارب وأقرأ وأتأمل وأعزف الناي |
| Çoğu şeyin istenmediğine ama kabul edilmek zorunda olduğuna inanmak ne zaman benim doğam oldu merak ediyorum. | Open Subtitles | وأتسائل أيضاً، متى أصبحت طبيعتى أن أعتقد بأن معظم الأشياء لا يمكن طلبها بل يجب أن تؤخذ بالقوة |
| Çoğu kişi, evlatlarının ölümüyle dağılırdı ama benim doğam, böyle bir zayıflığa izin vermiyor. | Open Subtitles | معظم الناس سيكونو منكسرين لموت ابنائهم لكن طبيعتي لا تسمح لمثل هذا الضعف. |
| Serçe parmağımdaki güç sıradışı doğam sayesinde çözüldü. | Open Subtitles | قدرة الإصبع الصغير أُعتزمت من قبل طبيعتي الفريدة. |
| Benim doğam yıllarca senin şüpheli hareketlerini izlemekten böyle gelişti. | Open Subtitles | طبيعتي تطورت جراء السنين التي قضيتها في متابعة تصرفاتك المثيرة للريبة |
| Bunun benim doğam olmadığını anladığımızı sanmıştık. | Open Subtitles | أعتقد أنّنا سبقنا وحددنا أنّ هذه ليست من طبيعتي. |
| Bir zamanlar görüntümden ve oluşumumdan etkilendin; doğam, onun kutupluluğu -- tatlı rüzgarlarım nasıl hafifçe fısıldıyor, fakat denizlere saldırıyor. | TED | فقد كنت مهووسًا بي وكيف أصبحت؛ طبيعتي وقضبيتها -- كيف تهمس رياحي العليلة بلطف، لكنها تغتصب البحار. |
| Bu da bir parçam kartal demek. doğam bu değil. | Open Subtitles | هذا يجعلني جزء النسر، ليست طبيعتي. |
| Özür dilerim ama benim doğam bu. | Open Subtitles | متأسف يا ليو لكن هذه طبيعتي |
| doğam eskisi gibi değil. | Open Subtitles | لم أعد على طبيعتي |
| Aslında doğam böyle değildir. Yazar olmanın getirdiği berbat ün. | Open Subtitles | الأمر ليس طبيعتي حقاً |
| doğam böyle. Aylaklık nedir bilmem. | Open Subtitles | هذه طبيعتي انا لا اعرف الكسل |
| doğam beni yaklaşan felaketlere doğru sürükler: | Open Subtitles | طبيعتي تشير الى كارثة وشيكة |
| Benim doğam böyle değildir. | Open Subtitles | هذه ليست طبيعتي |
| doğam gereği mütevazı bir insan değilim, ancak bazen şartlar huy değişikliği gerektiriyor. | Open Subtitles | أنا بطبيعتي غير متواضع ولكن الضروف في بعض الأحيان تتطلب تغيير العادات |
| Kıskanç bir doğam yok ama bu hikayeden gerçekten nefret ettim. | Open Subtitles | انا لست غيورة بطبيعتي لكنني حقا كرهت هذه القصة |
| Hayır, doğam gereği katil ruhluyum. | Open Subtitles | -كلاّ، أنا نزاع إلى القتل بطبيعتي |
| Tıpkı ondan uzak büyümenin benim doğam olduğu gibi. | Open Subtitles | مثلما كان فى طبيعتى أن اعيش بعيدا عنها |