Sana gelince, LeBron Cleveland'a dönerek doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | و أنت , ليبرون قد فعل الصواب بالعودة إلى كليفلاند |
Onları davet ederek doğru olanı yaptı, hepsi çok kızgın. | Open Subtitles | لقد فعل الصواب بدعوتهم، لقد كانوا غاضبين. |
İç İşleri Bakanı doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | أمين الشؤون الداخلية فعل الصواب |
Annem doğru olanı yaptı | Open Subtitles | امى فعلت الصواب |
O yüzden doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | لذا فعلت الصواب |
doğru olanı yaptı. Onu suçlamamalısın. - İkisi de birbirini sevmiyordu. | Open Subtitles | لقد فعل الشيء الصحيح أتعلم, لا يجب أن تعاقبه |
doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | لقد فعل الصواب... |
doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | لقد فعل الصواب... |
Ama Bob doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | لكن (بوب) فعل الصواب |
- doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | لقد فعل الصواب |
-Söyle ona, doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | -قولي لها انها فعلت الصواب |
Amir doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | إسمع , الرئيس فعل الشيء الصحيح |
- Baban doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | والدك فعل الشيء الصحيح |
Mike doğru olanı yaptı. | Open Subtitles | مايك) فعل الشيء الصحيح) |