| Paylaşmayı öğrendim. dostluğu öğrendim. | TED | تعلمت المشاركة .. تعلمت الصداقة الحميمية الحقة. |
| Hem, üzgünüm ama bu dostluğu bitirmeye hiç niyetim yok. | Open Subtitles | وأنا آسفة فلا يمكنني إنهاء الصداقة بيننا |
| Karakolu parçalamak, onları ayırmak, dostluğu mahvet mi? | Open Subtitles | تمثال نصفي من خلال المحطات ودمر لهم وبصرف النظر ، وتدمير الصداقة الحميمة؟ |
| Sen ve Dana'nın, saygıya dayanan bir dostluğu vardı. | Open Subtitles | أنت ودانا كان عنده صداقة بنى على الإحترام. |
| Sam Rothstein'in organize suç dünyasından Nicky Santoro'yla dostluğu... | Open Subtitles | هل ستؤدي صداقة روذستين لزعيم الجريمة المنظمة نيكي سانتورو |
| Bay Wickham'ın neşeli tavırları kolayca dost kazanmasını sağlasa da bu dostluğu aynı ölçüde sürdürme yeteneği muammadır. | Open Subtitles | أن سلوك السيد ويكهام يمكنه من تكوين الصداقات ولكن قدرته على المحافظة على تلك الصداقات أمر مشكوك فيه |
| Halen ondan çok hoşlanıyorum, ve bu dostluğu kaybetmek istemiyorum, asla. | Open Subtitles | مازلت معجبة به كثيرا ولا اريد ان افقد صداقته ابدا |
| Zayıf olan sensin ve asla sevgiyi ya da dostluğu tanımayacaksın. | Open Subtitles | أنت هو الشخص الضعيف ولن تعرف معنى الحب أو الصداقة |
| Burada geçirdiğim üç yılda, dostluğu bulmaya hayatımda hiç bu kadar yaklaşmamıştım. | Open Subtitles | لكنني أردتُ فقط أن أقول أن الثلاث سنوات التي قضيتُها هنا اقتربتُ مِن معنى الصداقة أكثر مما اقتربتُ إليه في حياتي كلها. |
| Gerçekten böyle dostluğu yalnızca savaş yoldaşlığı yapabilir. | Open Subtitles | في الواقع ، هؤلاء الأصدقاء هم الصداقة الوحيدة التي تُقدمها الحرب |
| Berbat olan şey ise aşk asla dostluğu anlamadı. | Open Subtitles | المروع في الأمر أنّ الحبّ لم يفهم الصداقة أبدًا |
| Bir elinde dostluğu, diğer elinde kryptonite'ı tutamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تعرض الصداقة بيد والكريبتونايت باليد الأخرى |
| Kadın dostluğu ve kadın gücü hakkında. | TED | وهي عن الصداقة بين الفتيات وقوتهن. |
| Peki bu büyük ve gerçek dostluğu Maggie nasıl karşıladı? | Open Subtitles | كيف رأت ماجى هذه الصداقة الصادقة |
| Peki bu büyük ve gerçek dostluğu Maggie nasıl karşıladı? | Open Subtitles | كيف رأت ماجى هذه الصداقة الصادقة |
| Paris-Bonn ilişkisi, Fransız-Alman dostluğu bunların hepsi yalan. | Open Subtitles | إذا وصلو باريس بون، صداقة فرنسية ألمانية، يجب أن يقبّل حماري |
| Köpeğin dostluğu mantığın ötesinde. | Open Subtitles | صداقة الكلاب أقوى من أى سبب أقوى من مشاعرهم الشخصية |
| Bu küçücük şeyin güzel bir dostluğu bozmasına izin mi vereceksin? - Ne dostluğu? | Open Subtitles | هل ستترك هذا الشيء الصغير يفسد صداقة رائعة؟ |
| Ulusların gelecekteki dostluğu hakkında neler hissediyor? | Open Subtitles | كيف تشعر حيال مستقبل صداقة الأمم ؟ |
| Lider olmak demek, dostluğu bir kenara bırakmak demek. | Open Subtitles | القيادة ليس لها علاقة بتكوين الصداقات. |
| Öğretmenlikten emekli oldu, ama Hanna'nın en sevilen 11. sınıf öğrencisiyle özel dostluğu sürüyor. | Open Subtitles | ولقد تقاعد من التدريس, ولكنه مازال يحافظ على صداقته الخاصه مع طالب الصف الــ 11 المفضل لدى الجميع |
| Onun dostluğu benim için çok önemli, o yüzden alıştıra alıştıra söylemek istiyorum. | Open Subtitles | صداقتها مهمة جداً لي وأريد أن أجعل الأمر سهلاً لها |