çizgi romanın görsel bir araç olduğu ama içinde bütün duyuları bulundurmaya çalıştığı idi. | TED | أن الرسوم الهزلية وسيط مرئي, لكنه يحاول تقدير جميع الحواس معا ضمنه. |
Aşçılık tüm duyuları içerir burun, gözler, ağız, Ve kulakları da... | Open Subtitles | لإن الطبخ هو كل الحواس ، صحيح ؟ الانف ، العينان ، اللسان ، الاذنان |
Bunun yerine, koklama duyuları onları acımasız birer leşçi yapar. | Open Subtitles | عوضاً عن ذلك، تجعل منهم حاسة شمهم رِميّون عديمو الشفقة |
Duyu organlarını ters sırayla kullanıyor: En gelişmiş olanı koku duyusu. Sonra tat alma, görme ve dokunma duyuları geliyor. | Open Subtitles | حاسة اللشم تبدو هي الأكثر تطورا، ثم الذوق، والرؤية واللمس |
duyuları hiç zarar görmemiş kişilerde bile beyin, algıladığımız dünyayı yarım bilgilerden kuruyor. | TED | ولكن حتى بالنسبة للأفراد الذين يملكون حواس سليمة تماماً يبني الدماغ العالم الذي ندركه من معلومات ناقصة. |
Yani gözleri kapalıyken bile diğer duyuları açıktı. | Open Subtitles | بمعنى أنه حتى مع إغلاق عينيها حواسها الأخرى مازالت منتبهة |
Karmaşık duyuları... ve olağanüstü fiziklerinden dolayı, Beyaz Yüzgeçliler harika resif avcılarıdır. | Open Subtitles | بسبب حواسهم المتطورة والبنية الجسدية الملفته للنظر, ذات الأطراف البيضاء هي من صيادين الحيد البحري العظيم. |
Olağanüstü koku alma duyuları ile bir foku 30 kilometre uzaktan hissedebilir. | Open Subtitles | بحاسة الشم الغير عادية التي يمتلكونها . يستطيعون إكتشاف عجل البحر على بعد 20 ميلا. |
Şarap iyi değildir. Zihni köreltir ve duyuları yavaşlatır. | Open Subtitles | النبيذ ليست جيدة فإنه يبلد العقل ويبطئ الحواس |
Bugün gezegen üzerinde yaşayan hemen hemen her canlıyla bu duyuları paylaşıyoruz. | Open Subtitles | ونحن نشاطر تلك الحواس تقريبا مع كل كائن حي على كوكب الأرض اليوم، |
İnsan bir duyusunu kaybedince öteki duyuları keskinleşir. | Open Subtitles | حينما تفقد إحدى الحواس تصبح الباقيات أكثر حدّة |
Türler her türden duyuları geliştirdiler, ve her biri milyarlarca yıldan beri sınırları zorlayıp güçlendiler. | Open Subtitles | لقد طوَّرت الفصائل جميع أنواع الحواس و كلّ منها شُحِذَ على مدى مليارات السنوات للحدود القصوى. |
Ayıların son derece hassas bir koku alma duyuları vardır ve kar altındaki fok yavrularını iki kilometre öteden fark edebilirler. | Open Subtitles | لدي الدببة حاسة شم قوية بشكل غير عادي ويمكنها الكشف عن رائحة صغار الفقمة المختبئة في الثلوج من مسافة كيلومترين |
Avustrulaya'da ki bütün aborjinlerin koku alma duyuları yok olacak | Open Subtitles | جميع السكان الأصليون في أستراليا سيفقدون حاسة الشم |
Koku alma duyuları çok keskin olabilir, ama görme, duyma ve diğer duyuları tamamiyle fındık beyni yüzünden geri kalmıştır. | Open Subtitles | ،ربما حاسة شمهم حادة، لكن بصرهم سمعهم، كل وظائفهم الحسية كلها تصل إلى الفهم الصحيح بفضل دماغهم ذو حجم حبة الجوز |
Özellikle de hafıza ve koku alma duyuları kusursuzmuş. | Open Subtitles | وخاصة أنها تملك حواس الذئاب كالشـم والذاكرة القوية |
Beyaz yüzgeçli köpekbalıkları da avlarını bulmak için kokuyu takip ederler, ama bu işe yaramazsa başka bir duyuları var. | Open Subtitles | أسماك القرش الأبيض تستخدم حاسة الشم للعثور على فرائسها, ولكن إذا لم تنجح لديها حواس اخرى. |
duyuları iyi durumda. | Open Subtitles | آه، حواسها على ما يرام |
Fakat canlılar evrim geçirirken ortamları daha karmaşık bir hal aldı duyuları da onlarla birlikte evrim geçirdi. | Open Subtitles | ولكن كما تطورت الحيوانات أصبحت بيئاتهم أكثر تعقيدا حواسهم تطورت معهم |
Koku duyuları pek gelişmemiş herhâlde. | Open Subtitles | إنهم لا يشعرون بحاسة الشم أبداً |
Diğer duyuları aşırı geliştiği için kör olduğu halde görebilen bir adam tanıdım. | Open Subtitles | لقد قابلت رجلاً, كفيف يمكنه الرؤية, لأن حواسه الأخرى حساسة جداً. |