Açıkçası, aksiyon bilgisayar oyunlarına gelince, ekran süresi görme yetinizi daha kötü yapmaz. | TED | ويتضح لنا أن ألعاب الفيديو التفاعلية، والمكوث أمام الشاشة لا يؤدي لضعف البصر. |
Yapacak çok şey var. Blu-ray, düz ekran, tonlarca disk. | Open Subtitles | كل هاته البلوراي و الشاشة المسطحة و الكثير من الأقراص |
Bu tam bir tasarım yazılımının bir ekran görüntüsü. Doğrusu bizler şimdi oturup bilgisayarda türler tasarlamaya çalışıyoruz. | TED | هذه لقطة من الشاشة لبعض برامج التصميم الحقيقية التي نعمل عليها للتمكن من الجلوس وتصميم كائنات على الكمبيوتر. |
Bugün, kafa hareketlerini kullanarak harfleri yazdığı bir ekran klavyesi kullanıyor | TED | اليوم، هو يستخدم لوحة مفاتيح بشاشة حيث يكتب حروف فردية باستخدام حركات رأسه. |
Mesela, ben Lauran'ın bilgisayarının ekran koruyucusunu Mitt Romney'nin resmi ile değiştirirdim ya da o arabamın arkasına Obama kampanya magneti koyardı. | TED | على سبيل المثال، أن أغيّر شاشة كمبيوتر لورين لصورة ميت رومني، أو أن تضع هي صورة مغناطيسية لحملة أوباما على ظهر سيارتي. |
Bu 106 ekran bir plazma televizyonu çivi kullanmadan duvara sabitlemek için yeterlidir. | TED | وهو شيء كافٍ لإلصاق ست شاشات بلازما بحجم 42 بوصة على جدارك، من غير مسامير. |
ekran tabii ki düz, demek ki gördüğünüz üç boyutlu küpü siz kendiniz oluşturuyorsunuz. | TED | ولكن الشاشة مسطحة بالتأكيد لذلك فإن المكعب المجسم الذي تراه هو بناؤك الخاص |
ekran yüksekliğini göz hizasında veya biraz aşağısında olacak şekilde ayarlayın. | TED | عدل مستوى الشاشة لتكون بمستوة نظرك أو أقل قليلاً |
Buradaki herkesi kastediyorum ve ekran başında seyredenleri de. | TED | هذا يعني بأن كل شخص هنا ، وأولئك الذين يشاهدون الشاشة. |
Ben bir anaokulu öğrencisinin ekran ile etkileşime girmesinden heyecanlandığımız bir gelecek tasavvur edebiliyorum. | TED | أستطيع أن أتصور مستقبلًا حيت سنكون متحمسين لرؤية طفل الحضانة يتفاعل مع الشاشة. |
ekran, aslında, bu odada benim önümde olacak şekilde kurulmuş. Yani, istesem de göremem. | TED | في الواقع الشاشة في هذه الغرفة قد نصبت بحيث تكون أمامي. لذا لا يمكنني رؤيتها حتي وإن أردت ذلك. |
Şimdi sizin dizüstünüzdeki ekran, kaba rakamlarla, köşegen olarak bir inç başına 10 dolar. | TED | الآن تكلفة الشاشة في حاسوبك المحمول، بأرقام تقريبية، عشرة دولارات للبوصة المائلة. |
Yerleştirilmiş dört mikro kontrolör var, her seferinde halka dönerken, bir ekran önünden geçiyor, bir konum sinyali seçiyor | TED | هناك أربع معالجات في الجهاز والتي، مع كل دورة لهذه الحلقة تقوم، بينما تعبر في خلف الشاشة تلتقط إشارة الموقع |
Şimdi ekran, teknik olarak sayfa kadar sınırlıdır, değil mi? | TED | والآن ,الشاشة لها محدودية الورقة ذاتها. |
Bazı kişiler, küçük çocukların ekran başında zaman geçirmelerini istemiyor. | TED | البعض يرى أنه لا يجب على الأطفال المكوث أمام الشاشة لفترة طويلة |
- Plazma ekran olmasını şart koşmuştum. - Bu şartlar altında bunları bulabildim. | Open Subtitles | قلت تحديدا لا أريدها بشاشة بلازما سائلة وهذا تحيدا هو كل ما امكنني الحصول علية |
Bunu seveceksin. Büyük ekran televizyonumuz var. Daha değil.Onun için yer var.. | Open Subtitles | ستبحون ذلك , لدينا شاشة كبيرة حسناً , ليست هنا حالياً |
Ve kocaman bir gölün ortasında içinde bir köpek, bir müzik kutusu, bir de 66 ekran Sony Trinitron olan bir tekneye yerleşmek istiyorsun. | Open Subtitles | وكنت تفكرين بنا نحن الإثنين ممدين في القارب في وسط بحيرة كبيرة مع كلب و صندوق تشغيل موسيقى آلي وتلفاز سوني ترينترون 26 بوصة |
Bence, ekran aracılı dünyadan daha iyi çözümler var. | TED | أظن أن ثمة حلول أفضل من عالم تتوسطه بيننا الشاشات. |
Onlar da bize belgenin yazarının Microsoft Word kimliği ile görüntüleyen bir ekran print-screen'i yolladı. | TED | فأرسلوا لنا هذه اللقطة للشاشة مع الكاتب في رقم صفحة برنامج محرر مايكروسوفت. |
Ekose desenli masaörtüleri olan masalar koyabiliriz... bir müzik kutusu, maçlar için büyük ekran bir televizyon. | Open Subtitles | ..يمكننا هنا وضع طاولات الطعام بمفارشها صندوق تشغيل الموسيقى ، شاشه كبيره لمشاهدة المباريات |
Eğer miden her şeyi kaldırmıyorsa ekran koruyucu resmime bakma. | Open Subtitles | لا تنظر إلى شاشتي إلا إذا كنت تمتلك معدة قوية |
Eğer hepiniz dikkatini bu güzel, yeni düz ekran televizyona verebilirseniz. | Open Subtitles | إذا اوليتم جميعاً إنتباهكم لشاشة التلفاز المسطحة الجميلة الجديدة |
Ve milyon dolarlık evle, Audi'yle ve düz ekran televizyonla rahatsın. | Open Subtitles | أنت تَعْبرُ حسناً على الدولارِ مليون البيت، أودي، وتلفزيون الشاشةِ المستويِ؟ |
Arka koltuklarda iki LCD ekran ve ara bölmede şeffaşlaşabilen bir ekran var. | Open Subtitles | بها شاشتين مسطحة خلفيتين وسطح شفاف مقاوم للصعق الكهربائي |
ekran Kasabası'na tekrar hoş geldiniz, burası Şerif Wholesome, Siyahi Başkan, Geena Davis'in 1986'da başarısız olan komedi dizisi, seslendirme kuşağı, ve Hannigan, M.F.A.'in yayınlandığı kanal. | Open Subtitles | أهلاً بعودتكم لبرنامج (تيوب تاون) موطِن .. المأمور (هولسم)، الرئيسالأسوَد.. |
Tanrı düz ekran televizyonunu arka kapıdan dışarı taşırken bana sanki "Git evladım."' | Open Subtitles | وعندما كان يحمل الرب شاشتك المسطحة .. من الباب الخلفى , نظر الى و قال |
Bir bilgisayarın nasıl çalıştığını anlamaya çalıştığınızı bir hayal edin, tek görebildiğiniz şey bir klavye, bir fare ve bir de ekran olurdu. | TED | تخيل أنك تريد أن تفهم كيفية عمل جهاز الحاسوب وكل ما يمكنك أن تشاهده هو لوحة مفاتيح، فأرة، وشاشة. |