Endişe edecek bir şey yok demek aptalca olur. | TED | ومن الغباء القول أنه لايوجد شيء يدعو للقلق. |
Lois, söz; her şey yoluna girecek. Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | أعدكِ أن كل الأمور على ما يرام، لا شيء يدعو للقلق |
"Burada Endişe edecek bir şey yok" diyorsun ve sonra Paris'te ananas olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | انتي تقولين، انه شيء واضح لا شيء يدعو للقلق وبعد ذلك انه اناناس في باريس |
Çok para kazanacağını ve Endişe edecek bir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت انها ستجني الكثير من المال ولا داعي للقلق |
Sen eve dön kızım. Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | إذهبى إلى المنزل,لا يوجد شىء تقلقى حياله. |
Endişe edecek bir şey olmadığına eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنه لا شيء يدعو للقلق |
İçeride Endişe edecek bir şey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قالت انه لم يكن شيء يدعو للقلق بالداخل |
Endişe edecek bir şey yok, hayatım. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق .. |
Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق. |
Endişe edecek bir şey unutma olur mu? | Open Subtitles | تذكر لا شيء يدعو للقلق |
Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للقلق |
- Mr Kennicut, Endişe edecek bir şey yok. Eksiksiz bir temiz raporu. | Open Subtitles | ولا داعي للقلق سيد " كانيكيد " إنها فاتورة الصحة السليمة |
Sen eve dön kızım. Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | إذهبى إلى المنزل,لا يوجد شىء تقلقى حياله. |