etrafımızda görünmez bir güzellik var. Her polen çekirdeği bir hikaye ile büyüyor. | TED | هناك الكثير من الجمال الغير مرئي حولنا وكل حبة لقاح لديها قصة ترويها |
Gözden uzak olmasına rağmen etrafımızda olan bir şeye inanmak. | Open Subtitles | حسنا لكى أؤمن بالاشياء من حولنا ولكنى مخفى عن عيوننا |
Yörüngelerin etkisinden nesneler etrafımızda dolanıyor yada biz onların etrafında dolanıyoruz. | Open Subtitles | ومن تأثير المدارات ،من الأشياء التي تدور حولنا أو ندور حولها |
O güne dönüp baktığımda ipuçlarının etrafımızda olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | عندما أتذكر ذلك اليوم، أرى أن كل الأدلة كانت حولنا |
etrafımızda gittikçe artan karmaşıklığı açıklıyor. | TED | يفسّران التعقيد المذهل الذي نشهده من حولنا. |
Sanki durmadan akan bir nefret akıntısı vardı, etrafımızda köpürüyor ve gitgide taşıyor. | TED | وكأنه كان هناك تيار الكراهية الثابت وهو يدور في كل مكان حولنا ويفيض بشكل متزايد. |
Yani bir fotoğrafı gerçekçi gösteren şeyler, bence hakkında hiç düşünmediğimiz şeyler, günlük hayatlarımızda etrafımızda olan şeyler. | TED | فما يجعل صورة تبدو واقعية هي الأشياء التي لا تخطر ببالنا الأشياء الموجودة حولنا في حياتنا اليومية |
etrafımızda milyonlarca otizimli birey var. | TED | هناك ملايين من الأشخاص المصابين بالتوحد حولنا في كل مكان. |
Yani unutuyoruz, ama uyumluyuz, ve etrafımızda durumlara çok iyi uyum sağlayabiliyoruz. | TED | نحن ننسى، ولكننا نستطيع أن نتكيف. ونحن نتكيف مع الأوضاع من حولنا بشكل جيد. |
Bu canavar çorbası hala etrafımızda, tropik kuşaktaki gelişmekte olan ülkelerin başına çöreklenmiş (kök salmış) durumda. | TED | لازالت تلك الجراثيم هذا حولنا ولا زالت تحكم قبضتها على البلدان النامية حول الحزام الإستوائي. |
Şimdi yeni gücü etrafımızda, her yerde görüyoruz | TED | ونرى الآن القوة الحديثة في كل مكان حولنا. |
Formlar, etrafımızda gördüğümüz şeylerin ve kavramların, ideal biçimleridir. | TED | والأشكال هي النسخ المثاليّة من الأشياء والمفاهيم التي نراها من حولنا. |
Yeni bir yerde her çalışışımızda, bir orman yapmak için gereken her bir elementin hemen etrafımızda ulaşılabilir olduğunu keşfediyoruz. | TED | في كل مرة نعمل في مكان مختلف، وجدنا أن كل عنصر نحتاجه لعمل غابة متاح من حولنا. |
İlk bakışta cevap belli olabilir- tabii ki zaman var olan bir şey; sürekli etrafımızda gelişiyor ve zamansız bir evren düşünmesi çok zor. | TED | في البداية تبدو الإجابة واضحة. بالطبع الزمن موجود؛ وهو ينكشف بشكل دائم من حولنا ومن الصعب تخيل الكون من دونه. |
birincisi çu an etrafımızda zaten olup bitenlerden ibaret, timler bizi tim makinalarına dönüştürecek, bu implantlar, ilaçlar ve bizim teknoloji ile bitinleşiyor olmamız sayesinde. | TED | أحدها يحدث بوضوح حولنا الآن هل التيمات تحولنا الى مكائن لها مع غرسات، وعقارات مع الأندماج بالتفنية |
Ufak modeller var ve bunlar her yerde etrafımızda. | TED | هناك هذه الأنماط الصغيرة، وهم تماماً حولنا في كل مكان. |
etrafımızda yaşanan savaşları, kimlik düşkünlüğünü görüyoruz. | TED | إذ نرى حولنا الحروب التي تمثل حطام الهوية. |
etrafımızda, okulların, kiliselerin, ana sağlık merkezinin, dükkanların ve binlerce evin harabesi vardı. | TED | كان ينتشر من حولنا أنقاض المدارس، والكنائس، ومركز صحي رئيسي، ومحلات تجارية، والآلاف من المنازل. |
Bugün, etkisi müzik, şiir, moda ve filmlerde etrafımızda dolanıyor ve sanatı; şok etme, ilham verme ve içimize işleme gücünü koruyor. | TED | والآن، يظهر تأثيره حولنا في الموسيقى والشعر والموضة والسينما ولا يزال فنه قادرًا على صدمتنا وإلهامنا وجذبنا إليه. |
etrafımızda o kadar ölü insan resmi varken yaptığımız sevişmeyi hatırla? | Open Subtitles | هل تتذكرين حين ضاجعتك وكانت كل هذه الصور للموتى تحيط بنا؟ |
etrafımızda çok kötülük var. | Open Subtitles | كثير من الشر محيط بنا |
Şu anda etrafımızda bulunan her şeyden daha değerli. | Open Subtitles | ذلك أغلى من أي شيء مما يحيط بنا في هذه اللحظة |
Şimdi, eğer her şey görev ile ilgili ise, daha önce söylediğin gibi görevi düşünmeliyiz ve onları etrafımızda tutmamalıyız. | Open Subtitles | الآن, إذا المهمة هي كل شيء كما تقول نحن بحاجة للتفكير في المهمة, لا يمكننا انجاز ذلك ونحن نحملهم معنا |