Narbo cesetler ve askerlerle dolu değil, ve nezih insanlar evlerinden çıkmaya korkuyorlar. | Open Subtitles | ناربو ليست مليئة بالجثث و الجنود و الأناس المحترمون يخشون الخروج من منازلهم |
evlerinden ve sokakta olan bitenden en uzak oldukları zaman. | Open Subtitles | فيه يبتعدون لأقصى حد عن منازلهم وعمّا يحدث في شوارعهم |
Aynı zamanda evlerinden haftalık arama yapan 3 binden fazla gönüllümüz de var. | TED | لدينا أيضاً أكثر من 3000 متطوع يجرون مكالمات ودية اسبوعيا من منازلهم |
Şaka olup olmadığını insanları evlerinden çıkarıp makineli tüfeklerle taradığımızda görürsün. | Open Subtitles | عندما نسحب هؤلاء القوم من بيوتهم ونطلق النار عليهم بالبنادق الآلية |
Yani bilirsin, evden, arkadaşların evlerinden, okuldan, her yerden insanlar. | Open Subtitles | الأمر كان في منزلنا وفي منازل أصدقائي، والمدرسة، كل مكان |
Şimdi Jamaika'nın en büyük evlerinden birinde oturuyor. | Open Subtitles | والآن, هو يعيش في واحد من أكبر المنازل في كينغستون |
Ama sonunda evlerinden kaçtım ve başkalarının haklarının korunmasına yardımcı olabilecek bir federal polis dedektifi oldum. | TED | في النهاية، هربت من منزلهم وأصبحت محققةً في الشرطة الفيدرالية ولدي القدرة على حماية حقوق الآخرين. |
Bu tuvaletleri inşa ediyorsunuz ve sıklıkla tuvaletlerin kendi evlerinden daha iyi olduğunu duyuyoruz. | TED | لذلك بنينا هذه المراحيض، وكثيراً ما نسمع القرويون يصفونها بأنها أفضل من منازلهم. |
Görevimiz kaç Iraklının savaş nedeniyle evlerinden ayrıldıklarını ve ihtiyaçlarının ne olduğunu bulmaktı. | TED | كان عملنا هو معرفة عدد العراقيين الذين شُردوا من منازلهم بسب الحرب، وما يحتاجون إليه. |
evlerinden dışarı çıkaran... Bu kendi başlarına temizledikleri. | TED | لكي لا يمرضون. هذا هو ما ينظفونه من منازلهم. |
Çoğu Hindistan'daki ufak kasabalardan gelen bu kadınlar evlerinden ve ailelerinden çok uzakta barışı sürdürmeye yardım ediyorlar. | TED | العديد من هؤلاء النساء، من مدن صغيرة فى الهند، يساعدن فى حفظ السلام، بعيداً عن منازلهم وأسرهم. |
Ve her bir traktör için, 10, 15 aile evlerinden kovuldular. | Open Subtitles | كل واحد من تلك الجرارات كان يتسبب فى تشريد 15 عائلة من منازلهم |
Ve her bir traktör için, 10, 15 aile evlerinden kovuldular. | Open Subtitles | كل واحد من تلك الجرارات كان يتسبب فى تشريد 15 عائلة من منازلهم |
İnsanların yapması gereken evlerinden dırışarı çıkıp değişiklik olsun diye dışarıdan içeriye bakmak. | Open Subtitles | ما على الناس أن يفعلوة هو الخروج من منازلهم ويبحثوا عن تغيير |
İnsanların yapması gereken evlerinden dırışarı çıkıp değişiklik olsun diye dışarıdan içeriye bakmak. | Open Subtitles | ما على الناس أن يفعلوة هو الخروج من منازلهم ويبحثوا عن تغيير |
İnsanlar evlerinden sürüldüklerinde veya temel insan haklarından mahrum bırakıldıklarında | Open Subtitles | عندما يجبر الناس على ترك بيوتهم أو سلب حقوقهم الإنسانية |
Muhtemelen bilmiyorum, Tok gurularının çoğu kendi evlerinden eğitim verirler. | Open Subtitles | علي الأرجح لا , فمعظم المعلمين يقومون بالتدريس في بيوتهم |
Çocuklar evlerinden güvenli alanlara çıkacaklar. | TED | سيخرج الأطفال من بيوتهم إلى فضاءات آمنة. |
Birkaç pervasız evlat suç işledi diye bu aileleri atalarından kalan evlerinden etmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أجرّد تلك العائلات من منازل أسلافها بسبب جرائم قلة من أبناءهم المتهورين |
Bu çocuklar Amerika'nın çeşitli evlerinden toplanmıştı. Bu fotoğraf, onların ortalama bir beyni. | TED | الآن، تطوع هؤلاء الأطفال من منازل مختلفة في الولايات المتحدة، وهذه الصورة تمثل متوسط أدمغتهم. |
O KGB'dendi. Eski güvenli evlerinden birine gider. | Open Subtitles | إنه كي جي بي يذهب لأحد المنازل الآمنة التى تخصه |
Sanırım evlerinden utanıp araba göndermekten vazgeçmişler. | Open Subtitles | أعتقد أنه منعهم الخجل من بساطة منزلهم من ارسالها |
Düğüne geldi, güvenli evlerinden birini buldu. | Open Subtitles | ثم ظهر في حفل الزواج ووجد طريقه غلى أحد بيوته الآمنة |
Çiftlik evlerinden bir şeyler çalabileceğimizi düşündük, fakat hepsi boştu. | Open Subtitles | فكّرَنا اننا نَسْرقُ مِنْ بيوتِ المزرعةِ، لَكنَّهم كَانوا فارغين. |
Ama asla evlerinden 20 dakikalık yürüme mesafesindeyken olmaz. | Open Subtitles | وأبداً لم يحدث على مسيرة عشرين دقيقة من بيتهم |
Evet, evlerinden 1 saat uzaklıktaki bir mağazadan. | Open Subtitles | أجل، من متجر يبعد قرابةَ الساعة عن منزلهما |
Eğer bu işe yararsa acaba teknelerinden birinde mi yoksa evlerinden birinde mi yaşayacağız, merak ediyorum. | Open Subtitles | هذا مثير للغاية إذا نجح هذا أتسائل إن كنا سنعيش على واحد من قواربه أو في واحد من منازله |
Oteller harika avlanma sahalarıdır. İnsanlar evlerinden uzaktadırlar, Çene çalmaya hazırdırlar. | Open Subtitles | عندما تكون غريبة عن الوطن, الناس بعيدون عن وطنهم, مستعدون للحديث |