| Gerçi bu durumda fail değil kurban olduğun çok açıktı. | Open Subtitles | في هذه القضيّة كان الأمر واضح انت الضحية ولست الجاني |
| Çünkü tipik fail aslında ruhen hasta ve sapık değildir. | TED | لأن الجاني النموذجي ليس مريضاً وملتوياً. |
| Olaylar sona erdiğinde baban zemindeymiş.... ...ama fail, babanı soğukkanlılıkla vurmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | كان على الارض,عندما دخلو,لكنه يبدو كأنه المجرم اطلق النار على والدك بدم بارد |
| fail muhtemelen öldürene dek ona kunt bir nesneyle vurdu. | Open Subtitles | فلنقل إن المجرم ضربه مراراً بأداة مثلمة إلى أن مات. |
| Bizi asla bulamazsınız. Lakin kurban veya fail olun, eğer numaranız çıktıysa biz sizi buluruz. | Open Subtitles | لن تجدونا أبدًا، لكن سواء كنت ضحيّة أو مُجرم لو ظهر رقمك، فإننا سنجدك |
| Doktorun numarası, fail üstünde durmamak. | Open Subtitles | إنّ خدعة الطبيبة لَيست لتسكن على مرتكب الجريمة |
| ...hapiste ya kurban olursun ya da fail. | Open Subtitles | لأن الحقيقة هي في السجن إما تكون جاني وإما تكون ضحية |
| fail muhtemelen arka camı kırıp girdi ve ön kapıdan çıktı. | Open Subtitles | الأرجح أنّ المُجرم كسر النافذة، وبعدها غادر من خلال الباب الأمامي. |
| Bunu protesto ediyorum. fail hala içeride olabilir! | Open Subtitles | أنا أفعل هذا وأنا معترض الجاني قد يكون ما زال بالأسفل |
| fail ile karşılaşıyor. fail bir dönme hareketi yapıyor... | Open Subtitles | ليأتي ويواجه الجاني الجاني يقوم بحركة لولبية.. |
| Bizce, bu vahşeti yapan fail ile önceki vahşetleri yapan fail aynı. | Open Subtitles | نحن نشعر ان هذا الجاني هو نفس الشخص الذي ارتكب تلك الافعال القليلة الماضية من العنف. |
| Magdur bisikletini sol seride dogru sürdü ama fail o anda zaten sol seritteydi? | Open Subtitles | وأن الضحيه سار بدراجته إلى المسار الأيسر ولكن الجاني كان بالفعل في المسار الأيسر؟ |
| fail telefon görüşmesinden sonra ankesörlü telefonu siliyor. | Open Subtitles | الجاني مسح الهاتف العمومي نظّف بعد إجراء المكالمة. |
| fail çocukla beraber hala parkta olabilir. | Open Subtitles | من المحتمل أن الجاني لا زال في الحديقة مع الطفل. |
| fail, kurbanın yaşam gücünü emiyor. | Open Subtitles | إن المجرم يمتص الحياة ويخرجها بقوة من الضحية |
| fail görünüşe göre ona kör noktasından yanaşmış olmalı. | Open Subtitles | يبدو الأمر منطقياً كثيراً المجرم فاجأه بهجوم سريع |
| fail, 40 yaşlarının ortasında ortalama bir balıkçı. | Open Subtitles | المجرم هو موزع أسماك في متوسط الأربعينيات |
| Kurbanlarımızdan biri fail mi demek istiyorsun? | Open Subtitles | إذن أنت تقول، واحد من الضحايا هو في الواقع مرتكب الجريمة. |
| İster kurban olun ister fail, onun önüne çıkarsanız... | Open Subtitles | ضحّية أو جاني , أن كُنت تقف في طريقّـها |
| fail soğutmalı kamyonla kaçmış. | Open Subtitles | لقد هرب المُجرم لهذا الطريق بشاحنة مُبرّدة. |
| Adli tabipten gelen DNA raporları birkaç fail olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تشير تقارير الحمض النوويّ من مكتب محقّق الوفيّات إلى جناة متعدّدين |
| İkincisi, "fail" mi? | Open Subtitles | ثانياً، "بيرب" ؟ |
| Hee Joo fail Han Na da suç ortağı mı? | Open Subtitles | ،إذاً "هي جو" هي المُجرمة و "هان نا" هي المتواطئة؟ |
| fail Said, Kamal Nasir, Salame. | Open Subtitles | وائل زئيتر كمال ناصر سلامة |