Massapequa'dan altı çocuk... hepsi de şeref, görev ve fedakarlık kelimelerinin anlamını biliyordu. | Open Subtitles | ستة اولاد من ماسابيكا و كلهم عرفوا معني الشرف و الواجب و التضحية |
Çabucak bir zevkle baştan çıkarılmak Alışık olmayan için çok zor fedakarlık. | Open Subtitles | إنه فقط الإغراء بالسعادة السريعة الذى كان قويا لدرجة يصعب التضحية بها |
Sırf onun bir sorunu var diye Samantha fedakarlık yapmamalı. | Open Subtitles | انها شولدن، تي تضحية من هي لشخص ما لديه مشكلة. |
Soyadını devam ettirmek için o kadar büyük bir fedakarlık yapar mıydın? | Open Subtitles | ، كان عليك القيام بذلك، ربما هي تضحية للمحافظة على إسم العائلة |
Yüce iyilik için çok fedakarlık yaptın ve hepsi ağır bir darbe oldu. | Open Subtitles | أنتِ قمت بعمل الكثير من التضحيات من أجل تحقيق الخير وهذا كان أثرها |
Yarım saate ihtiyacım var. Daha az önce fedakarlık yaptım. | Open Subtitles | انا احتاج الى نصف ساعة لقد قمت بالتضحية منذ قليل |
Bizimle olmak, çok fazla fedakarlık ister, çok fazla fedakarlık. | Open Subtitles | للعمل لدينا عليك أن تكون جاهزا لتقوم بالتضحيات تضحيات قوية |
Bu senin için asil bir fedakarlık meselesi, değil mi? | Open Subtitles | هذه كلّ شيء عن التضحية النبيلة بالنسبه لَك، صح ؟ |
Sen işini yaptın, yeterince fedakarlık ettin bırak artık başkası gitsin. | Open Subtitles | لقد فعلت عملك، أنت جميلة التضحية والسماح لشخص آخر يكون الذهاب. |
Ders dışı etkinliklerinizden ve programlarınızdan fedakarlık etmenizin adil olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس من العدل اضطراركم إلى التضحية بنشاطاتكم اللامنهجية وبرامجكم. |
Sonra isterseniz -- bilim için fedakarlık yapılır tabii -- mısırlar yere dökülüyor. | TED | وبعدها عليك أن... يجب التضحية من أجل العلم بعض الفشار وقع على الأرض |
Denemeniz gerek yoksa bu yeminlerinizin ne tür bir fedakarlık olduğunu anlayamazsınız. | Open Subtitles | عليكِ تجربة ذلك. وإلا فأي تضحية هي تلك التي في نذرك البتولي؟ |
Bizim için fedakarlık yapmaktan çünkü bu ilişkiyi ciddiye almıyor. | Open Subtitles | القيام بأي تضحية من أجلنا لأنها ليست جادة بشأن العلاقات |
Baban onaylamayacak... ama ölümünüzün gerekli bir fedakarlık olduğunu anlayacaktır. | Open Subtitles | لن يوافق والدك لكنه سيفهم أن وفاتك كانت تضحية ضرورية |
Ailenizin geçmişte büyük bir fedakarlık yapmış olduğu anlaşılırdı. | TED | إلى أن عائلة مرتدي هذه الحلي قد قدم تضحية كبيرة في الماضي بأمواله للحرب |
Sadece yaptığımız bazı şeylerden fedakarlık edeceğiz. | Open Subtitles | كلا، أخشى أن علينا القيام ببعض التضحيات. |
Düşünüyorum da baban senin için o kadar fedakarlık yaptı ki. | Open Subtitles | عندما أفكر في كل التضحيات التي فعلها والدك من اجلك |
Tanıdığı her şeyi bırakmak büyük bir fedakarlık değildi. | Open Subtitles | لم تكن بالتضحية الكبيرة ،وهو راحل كل شي كان يعرفه تركها خلفه |
Asıl soru, bunu değiştirmek için kişisel fedakarlık yapmaya hazır olup olmadığımız. | TED | السؤال هو ما إذا كنتم مستعدين لتقديم تضحيات شخصية لتغيير ذلك. |
Ama çocukların kafalarını... ..fedakarlık yapan annelerle ilgili aptalca hikayelerle doldurmanı istemedim. | Open Subtitles | لقد طلبت منك ذلك لكني لم أطلب منكِ أن تملأي عقولهن بقصص خرقاء عن امهات .. قمن بتضحيات حمقاء |
Kate Veatch Peter La Fleur yerine kendini çıkartıyor. Buna fedakarlık denir. | Open Subtitles | يا لها من مفاجأه، كيت تحمي لافلور، هذه تضحيه كبيره |
Metafor açıktır: Dağa bir birey olarak girersiniz, ancak bitkinlik, fedakarlık yoluyla, gezegendeki yerini tekrar teyit etmiş bir halk olarak çıkarsınız. | TED | والمجاز هنا واضح: أنك تدخل إلى الجبل كفرد ومن خلال التعب والتضحية وتخرج كمجتمع جدد مرة أخرى مكانه في الكوكب |
Düşünüyordum da belki de şeker, bu fedakarlık için biraz fazla büyük. | Open Subtitles | كنت أفكر أن الحلوى ربما أنها كبيرة بما يكفي للتضحية |
Senin bir gün Bağdat'ta saltanat sürebilmen için haysiyetimden fedakarlık ettim. | Open Subtitles | لأجلك ضحيت بكرامتي لأجل انك يوماً ما ستحكمين بغداد هل كل هذا لا يعني شيئا بالنسبة لك ؟ |
Bazen kazanmak için şahtan fedakarlık etmek gerek. | Open Subtitles | بعض الاحيان للفوز يجب عليك التضحيه بالملك |
Hangi konuda olursa olsun önemli devlet meselelerinde kişisel menfaatinden ve hatta bazen de dostluktan fedakarlık etmen gerekir bunu anlamalısın. | Open Subtitles | أود منكِ أن تفهمي بأنه لأجل أمور تهم الدولة، لشؤون عامة عليك أن تضحي أحيانًا بالمصلحة الفردية |
Eğer bir fedakârlık daha yapılması gerekiyorsa, atlıkarıncaya binme sırasının sende olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | إن كان يجب القيام بتضحية أخرى فأظن أنه حان دورك أنت |
Bazen ebeveynler çocukları için, sevdikleri şeylerden fedakarlık yaparlar. | Open Subtitles | لكن أحيانا يضحي الوالدان بأمور يحبونها بسبب أطفالهم |