Bir ay içinde size tek bir fikirle birlikte geri döneceğiz. | Open Subtitles | حسنا سوف نعاود الأتصال بك فى خلال شهرة بفكرة واحدة فقط |
Sonsuzluk , sıfır. Bu durumda kendimizi şu fikirle sınadık: Ya piyasanın çok ucuz olduğu Çin'de bir dağıtım merkezi kurarsak ? | TED | في هذه الحالة بالذات، تحدينا أنفسنا بفكرة: ماذا لو اضطررنا لبناء مركز توزيع في الصين، حيث السوق منخفض التكلفة؟ |
Her şey, 2004 Kasım'da ortaya çıkan çılgın bir fikirle başladı. | TED | بدأ كل شيء بفكرة جنونية في نوفمبر 2004. |
Hâlâ doğru fikirle geleni ödüllendirecek, yanlış fikirle geleni cezalandıracaksın. | Open Subtitles | وما زلتَ ستكافئ صاحب الفكرة الصحيحة وتعاقب صاحب الفكرة الخاطئة |
Ed'in parlak bir fikirle dönme ihtimaline karşı Steph'e göz kulak olurlar. | Open Subtitles | يراقبون ستيف في حالة اذا اتت ل ايد اية افكار لامعة |
fikirle ilgilendikleri için bile kendimizi şanslı sayabiliriz. | Open Subtitles | حالفنا الحظ أنهم إهتموا بالفكرة أصلاً |
Aklınız sürekli o fikirle dolu olmalı. | Open Subtitles | لذا يجب ان تجعلوا عقلكم محصوره حول هذه الفكره |
Dolayısıyla, hava yastığı kullanamayız. Bu nedenle inişle ilgili çok daha zekice bir fikirle geldik. | TED | و لذلك لا نستطيع أن نستخدم الوسائد الهوائية. و ذلك توجب علينا أن نأتي بفكرة إبداعية جديدة للهبوط بهذه المركبة. |
İcadın bir tür yaradış anı olduğuna inanmak isteriz: Biri fikirle geldiğinde bir doğum gerçekleşir. | TED | نحب أن نفكر بأن الإبتكار هو نوع من الإيجاد اللحظي هناك لحظة ولادة عندما يأتي شخص ما بفكرة |
Düşünme kısmı sana ait. Ve bu sefer de iyi bir fikirle geldin. | Open Subtitles | أنت الذي يقوم بالتفكير، وقد أتيت هذه المرَة بفكرة جيدة أيضاً |
Esasen, bir fikirle başlarlar onu tüm şehirde pazarlayıp, biraz sermaye edinirler sonra da daha büyük bir şirkete satarlar Microsoft veya Oracle ya da Intel gibi. | Open Subtitles | جوهريا ، فأنهم بدأو بفكرة ليتم تسويقها حول البلدة مع ارتفاع قليل لرأس المال وبعد ذلك يبيعها لشركة أكبر |
Seni hiçbir yerde bulamıyorum ve şimdi sana bir fikirle geliyorum kendimi hazırlıyorum, sen ise karamsarlığınla bunu mahvediyorsun. | Open Subtitles | لا أستطيع إيجادك في أي مكان والآن أحضر إليك بفكرة وأضع نفسي على المحك وتدحضها بسلبيتك |
Ama o koca şişman kayayı oradan kaldırmak için daha ucuz ve zeki bir fikirle gelmediğin müddetçe bu anlaşma olmayacak. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة هي انه اذا كنت لا تخرج بفكرة ذكية للغاية ورخيصة حول كيفية التخلص من تلك الصخرة الضخمة عندذلكنحنليس لديناأتفاق. |
Ama sonra biri daha iyi bir fikirle çıkageldi. | Open Subtitles | وحاولوا عزل انفسهم ثم جاء آخرون بفكرة اروع |
Bir daha aptal bir fikirle geldiğimde... bana aptallaştığımı söyle tamam mı? | Open Subtitles | في المرة المقبلة التي آتي بها بفكرة غبية أخبريني بأني أصبحت غبية ، اتفقنا؟ |
Asami'ye Meka-Tankları'nı Güney'e satması için yardım edecek, ve bu harika fikirle Korra, | Open Subtitles | , هو سيساعد آسامي ببيع دباباتها ميكا للجنوب وأتى بهذه الفكرة الرائعة لكورا |
Bazıları, bu fikirle "Vay be, sessiz kalacakmışız. | TED | وكانت الفكرة مدعاة للسخرية من الكثير حتى أن أحدهم قال: النهاردة الوقفة صامتة |
Bir kampanya başlatıp insanları bu fikirle bir araya getirmemiz gerek. | TED | علينا أن نقوم بحملة تجعل الناس ينخرطون مع هذه الفكرة. |
İcat etmeye bayılırım. Ama iyi bir fikirle başlamazsanız, icadınız hiçbir işe yaramaz. | Open Subtitles | ...تعلمون انني كنت اخذ الافكار واحولها الى ربوتات وهذه كلها افكار جيدة |
Bana, senin ona bir fikirle geldiğini söylemişti. | Open Subtitles | أخبرتني أنه هو من جاءك بالفكرة |
Sonra Peggy bu fikirle geldi ben de bir aptal gibi onu dinledim. | Open Subtitles | عندها أتت بيقي بهذه الفكره و كالغبي وافقت |
Bu sırada daha iyi bir fikirle gelen olursa, onu deneriz. | Open Subtitles | في غضون ذلك، إذا أتى أي شخص بفكرةٍ أفضل، سنقوم بتنفيذها. |
Az önce yaptigina "fikirle açmak" diyorlar. | Open Subtitles | أرأيتي ما فعله للتو؟ إنه يُدعى " بطرح الرأي أولًا" |
Altı ay önce iki MIT mezunu Jerry Hoffler ve Gibson Ryce bana bir fikirle geldi. | Open Subtitles | منذُ سِتة أشهر ،إتنين من خِريجي " معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا " (جيري هوفلير) و (جيبسون ريس) جاؤوا إليَ بِفكرة |