Antik Yunanlar bir sabah uyanıp gökyüzünün mavi olduğunu fark etmediler. | TED | لم يستيقظ اليونانيون القدماء يوماً ما ليكتشفوا أن لون السماء أزرق. |
Basın konferansın hoşuma gitti, Sayın Başkan. gökyüzünün düşmediğini bilmek güzel. | Open Subtitles | استمتعت بمؤتمرك الصحفى من الجيد أن أعرف أن السماء لا تقع |
DA yazın başında bana geliyor ve gökyüzünün düştüğünü söylüyor | Open Subtitles | لقد قابلني المدعي العام بدايه الصيف واخبرني ان السماء تسقط |
Tardis'i onun kalbine uçurabilirim, tüm yolu şok dalgalarıyla süzülüp gökyüzünün içinden hızla gidip, herhangi bir yerde durabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أقود التارديس مباشرة إلى قلبها وأستقل الموجة الخارجة منها وأندفع عبر السماء ، لأصل إلى أي مكان |
Teşekkürler, Lou, ama bu mavi gökyüzünün en azından bir buluta ihtiyacı var. | Open Subtitles | شكراً لو .. ولكن هذه السماء الصافية على الاقل فيها غيمة سوداء واحده |
gökyüzünün mavi olduğunu duymak için de meteoroloğa ihtiyaç duymuyorum. | Open Subtitles | كما أنّي لستُ بحاجة إلى إرصادي ليُخبرني أنّ السماء زرقاء. |
Şeffaf yağmur damlaları gibi, gökyüzünün sırları... bir bir üzerimize düşmeye başladı. | Open Subtitles | أسرار السماء , الواحد بعد الآخر بدأت بالانهمار فوق رؤوسنا كحبات الندى |
Wilson ve Penzias bunun tek sebebinin gökyüzünün başka bir yerinden gelen kozmik bir olayın yankısı olabileceği olduğunu fark ettiler. | Open Subtitles | أدرك بنزياس و ويلسن أن السبب الوحيد لمجيء شيء من كافة أنحاء السماء كونه في الواقع صدى خافت لحدث كونيّ ضخم |
Bir kız gökyüzünün ortasından nereye kaybolur ki? Güzel soru. | Open Subtitles | من الذي يرغب في خطف فتاة من السماء بأي حال؟ |
İyi donanımlılar, iyi organize olmuşlar kızıl gökyüzünün üstündeler, bu da demek oluyor ki onların kaynaklarını, ne bildiklerini bulmak zorundayız. | Open Subtitles | فهم مُجهّزون جيّداً، و مُنظّمون. وهم يشكّون بأمر السماء الحمراء. و هذا يعني أنّنا يجب أن نجدَ مصادرهم و ما يعرفونه. |
Wei Lordu, size yalvarıyorum, gökyüzünün iradesine itaat edin ve ödülünüzü alın! | Open Subtitles | الحاكم واي ، أنا ألمح أن تعطي رغبة السماء وتحصل على جائزتك |
Birileri dünyayı tam ortasından açar ve sen de gökyüzünün gerisini görürsün. | Open Subtitles | شخصٌ يُشرح العالم من اليمين والوسط ويمكنك أن ترى السماء وراء ذلك |
Yukarıya bakmak ve baktığınız gökyüzünün, evrende var olduğu bilinen her şeyi kuşattığını bilmek çok derin bir bilgidir. | TED | فاختبار النظر إلى الأعلى ومعرفة أن السماء التي تنظر إليها تحيط بكل شيء حي في الكون بليغ للغاية. |
Şimdi ise bir yetişkin olarak, her gece Yunan Mitolojisi'nde tepemizde tükenen o harika gökyüzünün daha da farkına varmaya başladım. | TED | وكشخص راشد، كنت أكثر إدراكاً بأساطير اليونان العظيمة باللعب في في السماء كل ليلة. |
1400'lü yıllara kadar, müzik gece gökyüzünün şeklinden de görülebileceği gibi Tanrı'nın zihnini yansıtmaya çalışmak için yazılıyordu. | TED | وبحلول القرن الخامس عشر، فإن الموسيقى التي كانت تكتب حاولت تصوير عقل الرب كما يمكن تصوره في تصميم السماء ليلا |
Yani bu havuz gökyüzünün yere geri gönderdiğinden daha fazla ısıyı gökyüzüne gönderiyor. | TED | لذا يمكن أن تبعث بركة الماء تلك المزيد من الحرارة إلى السماء ثم تعيد السماء إرسالها إليها. |
Bu fotoğraf, Hubble Uzay Teleskobu'yla çekildi ve Hubble uzaya gönderilmeden önce gökyüzünün karanlık bölgesi olan yere bakılarak elde edildi. | TED | تم التقاطها بمنظار الفضاء هابل وبتوجيه المنظار إلى مكان في السماء كان خاليا سابقا، قبل إطلاق هابيل. |
Ama gökyüzünün çok ufak bir kısmına işaret edebiliyor. | TED | ومع ذلك فبإمكانه أن يتوجه إلى منطقة صغيرة في السماء |
Bu kişiler dışarı çıkıp teleskop ile gökyüzünün resmini çekiyorlar, sonra resimden yıldızları ayıklarıp, galaksilere bakıyorlar, ve uzaklıklarını hesaplayıp resmi şekillendiriyorlar, | TED | يخرجون بتلسكوباتهم يوجهوها الى السماء, يلتقطون صورة، يتعرفون على النجوم ثم يمسحوها من الصورة، ينقبون عن المجرات وكم تبعد ويضيفونها الى الصورة. |
Vahşi şeylerin, geniş kırların, kayaların ve alçalan gökyüzünün sevgisini paylaştı onunla. | Open Subtitles | مثلما كل الأشياء البريئة لقد بادلته الحب في الأراضي البور الصخور والسماء المنخفضة |
Teğmen, bizim gökyüzünün Kraliçesini röntgene razı et. | Open Subtitles | الملازم سيرى إذا ملكتنا ملكة السماءِ ستوافق على أخذ اشعة سينية |
Mogadishu'da güzel bir günde, masmavi gökyüzünün altında, bir arabaya yüklenmiş bomba patladı. | TED | ذات يوم جميل بمقديشو، ذو سماء زرقاء لازوردية، انفجرت سيارة مفخّخة. |
Büyükbabam, gökyüzünün kararacağından her şeyin sessizleşip kuşların ötüşünün kesileceğinden bahsederdi hep. | Open Subtitles | تكلم دائمًا عن السّماء تصبح مظلمةً و كل شيئ يصبح هادئًا و الطّيور تتوقّف عن الغناء. |
Ruhun umut edebileceğinden ve zihnin saklayabileceğinden daha fazla büyüyen hayat adlı ağacın, gökyüzünün gökyüzü. | Open Subtitles | هذ جذر الجذر وبرعم البرعم وسماء السماء في شجرةً تدعى بالحياة |
Şimdi Siwa hakkında hatırladığım şey, geceleri gökyüzünün büyüleyici görünümüdür. | TED | الآن، الشئ الذي أتذكره عن سيوا المنظر السحري للسماء في الليل. |