Bak, kaba olmaya çalışmıyorum, fakat bu göründüğü kadar kolay değil, | Open Subtitles | لا أريد أن أكون فظا لكن ذلك ليس سهلا كما يبدو |
Ama mekanik bir boğaya binmek göründüğü kadar kolay değildir. | Open Subtitles | لكن الركوب على ثور ميكانيكى ليس أمرا سهلا كما يبدو |
Eğer göründüğü kadar zekiyse en iyi seçeneğinin biz olduğumuzu anlamıştır. | Open Subtitles | ولو هي ذكية كما يبدو عليها فستعرف أننا الخيار الأمثل لها |
göründüğü kadar yakın değil Bayan Thursday. | Open Subtitles | حسنا، أنها ليست قريبة كما تبدو آنسة ثيرسداي |
Tatlım şu anda nasıl hissettiğini biliyorum ama bak, hiçbir şey göründüğü kadar kötü değildir. | Open Subtitles | ،عزيزتي أعلم ما تشعرين به الأن ولكن أنظري، الأمور ليست سيئة كما تبدو |
Ama cümlemi tamamladığımda umarım anlarsın aramızdaki mesafenin göründüğü kadar büyük olmadığını. | Open Subtitles | ولكن عندما تاتى النهاية أتمنى أن تغهم. المسافة التى بيننا ليست كبيرة كما يبدوا. |
Geliyor. Bunun göründüğü kadar kötü olmadığını hatırlayın. | Open Subtitles | فقط تذكروا أن هذا الأمر ليس معتماً كما يبدو |
Geliyor. Bunun göründüğü kadar kötü olmadığını hatırlayın. | Open Subtitles | فقط تذكروا أن هذا الأمر ليس معتماً كما يبدو |
İkimiz içinde oldukça yoğun bir gün oldu. Evlenmek göründüğü kadar kolay değil. | Open Subtitles | كان يوم حافل و مرهق, الزواج ليس سهلا كما يبدو |
göründüğü kadar anlamsız değil. Deneyenler oldu. | Open Subtitles | انه ليس سخيفا كما يبدو لقد كانت هناك محاولتان من واحد أو إثنان |
Bu ustabaşı. göründüğü kadar tehlikeli değildir. | Open Subtitles | وهذا سيد صُناع الزجاج, ليس خطيراً كما يبدو |
Ortada size göründüğü kadar kötü bir durum olmadığından eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد أن الأمر ليس سيئاً كما يبدو عليه |
Bilirsin, ben şu ölümüne donma işini daha önce yaptım, ve göründüğü kadar eğlenceli değil. | Open Subtitles | كما تعلم نحن فعلا نتجمد حتى الموت وهو ليس ممتعا كما يبدو |
- göründüğü kadar kolay değil. - Biliyorum. | Open Subtitles | انها ليست سهله كما يبدو الامر نعم انا اعلم هذا |
Ama göründüğü kadar kötü değil, gerçekten. | Open Subtitles | بالتأكيد . لكن الجرح ليس . سيء كما يبدو عليه. |
göründüğü kadar kolay değildir. Bunu kim yaptıysa bu işte ustaymış. | Open Subtitles | انها ليست سهلة كما تبدو مهما كان من فعل هذا فقد كان جيدا جداً |
Televizyonda göründüğü kadar hoş değil. | Open Subtitles | ليست جميلة كما تبدو في التلفزيونِ، اليس كذلك؟ |
Birkaç gün dene. göründüğü kadar kötü değildir. | Open Subtitles | جربيها لعدة أيام إنها ليست غبية كما تبدو |
- Sert bir iniş. - göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | هذا هبوط إضطرارى ليس بهذا السوء كما يبدوا |
Belki de göründüğü kadar kötü değildir. | Open Subtitles | ربما الأمر ليس بهذا السوء الذي يبدو عليه |
Belki de olaylar göründüğü kadar vahim değildir. | Open Subtitles | ربما الأمور ليست بائسة كما تبدوا |
Bu bize, değer belirlemenin göründüğü kadar kolay olmadığını gösterir. | TED | وما تخبرنا به هو أن القيمة المحددة ليست بالبساطة التي تبدو عليها. |
Hadi,dostum. göründüğü kadar kötü değil. | Open Subtitles | هيّا يا صديقي، ليس سيئاً بقدر ما يبدو عليه. |
göründüğü kadar kolay değil. Bayağı zor. | Open Subtitles | إنه ليس سهل كما تعتقد إن هذا صعب |
Belki de her şey, göründüğü kadar basit değildir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا لَيسَ كُلّ شيءَ كأسود وأبيض كما يَبْدو. |
göründüğü kadar kötü değildi. | Open Subtitles | {\3cH43439B}.لم تكن بذلك السوء الذي بدت علية |
Şunu bil ki hiçbir şey göründüğü kadar basit değil. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أن الوضع ليس بسيطًا كما قد يبدو. |
Geçin içeri! Pekala, her şeyden önce, göründüğü kadar kötü değildi. | Open Subtitles | حسناً، أولاً، لم يكن الأمر سيئاً كما كان يبدو |
Bazı dedikodular çıktı, biliyorum... fakat gerçek, asla göründüğü kadar kötü değildir. | Open Subtitles | أعرف أن هناك شائعات تتطاير ولكن الحقيقة ليست سيئة بقدر ما هو بادٍ عليها |