Bunu; doğanın, nüfus dengesini ayarlama yolu şeklinde görüyordu. | Open Subtitles | رأى هذه على أنّها طريقة الطبيعة في إعادة موازين النموّ السكّاني. |
Ama evrim yasasına karşı savaşı, düşünce özgürlüğü savunmanın ve ülkesine hizmetin önemli bir yolu olarak görüyordu. | Open Subtitles | بيد أنّه رأى من المعركة ضدّ قانون التطوّر طريقاً مُهمّاً للدّفاع عن حريّة الثقافة وخدمة بلده. |
Muhtemelen benden daha iyi görüyordu ve sonunda vuruldu. | Open Subtitles | من المحتمل أنه رأى أفضل مني ولكن اطلق عليه الرصاص كغيره |
Çünkü deliydi. Olmayan sesler duyuyor, halüsinasyon falan görüyordu. | Open Subtitles | لأنه كان مجنوناً، سمع أصواتاً، رأى أشياءً |
Kendini ileride bir gün gerçek araştırmacı yazarlık yaparken görüyordu. | Open Subtitles | كان يرى نفسه قائماً بتحقيق صحفي حقيقي يوماً ما |
Roma'nın genişlemesinin ilk yüzyıllarında senato kendini bir nevi devletin beyni olarak görüyordu. | Open Subtitles | في القرون الاولى من توسع الامبراطورية الرومانية رأى مجلس الشيوخ نفسه بمثابة العقل المدبر للامبراطورية |
Dr. Shaw ekibinin aksine seni Dwar Star'ın bir malı olmaktan öte görüyordu. | Open Subtitles | على الرغم من خلافا لبقية فريقها، رأى الدكتور شو لكم أكثر من الممتلكات قزم ستار. |
İşini Alice'in geliştirdiği teorilerle, tamamen çatışmak olarak görüyordu. | TED | رأى وظيفته كخلق تعارض حول نظرياتها. |
Ve 'retrofuturism' (geçmişçi gelecekçilik) diye adlandırdığım alanda çok çalışıyorum, yaptığım şey, geçmişte insanlar geleceği nasıl görüyordu diye maziyi yoklamak. | TED | وأعمل كثيرا في ما أسميه retrofuturism -المستقبلية الرجعية- وهى أن ننظر إلى الوراء لنرى كيف رأى الاجداد الغد |
Auschwitz'i, ne kadar hayvani ya da insanlık dışı olursa olsun kafasındaki herhangi bir fikri uygulayabileceği bir insan laboratuarı olarak görüyordu. | Open Subtitles | رأى "آوشفيتس" كمُختبر إنساني والتى سمحت له بمتابعة أيّ فكرة كانت عنده مهما كانت وحشيّة أو غير إنسانية |
Çünkü bu işi nasıl sevdiğimi görüyordu. | Open Subtitles | لأنه رأى كيف كنت أشعر تجاه الأمر |
Visualize'ı buğdaya dayalı bir tarım imparatorluğunun yöneticisi olarak görüyordu. | Open Subtitles | رأى "الرؤية" تُسيطر على إمبراطوريّة زراعيّة |
Süleyman Avrupalıları egemen olabileceği rakipler olarak görüyordu. | Open Subtitles | رأى "سليمان" القوى الأوربية خصومًا يمكنه هيمنتها |
Hayatım boyunca inkar ettiğim şeyleri görüyordu. | Open Subtitles | رأى أشياء لدي تجنبتها طوال حياتي. |
O, zaman genişlemesini matematiksel bir gariplik olarak görüyordu. | Open Subtitles | لقد رأى تمدد الوقت كما وهو لغز رياضي |
Zor bir hastaydı. Gerçeği çok net görüyordu. | Open Subtitles | رأى الواقعية بغاية الوضوح |
Bir arkadaşım görüyordu. | Open Subtitles | صديقي رأى أناس ارجوانيين |
Kendini eşşiz bir savaşçı gibi görüyordu | Open Subtitles | رأى نفسه كمقاتل فريد |
Randy doğru karar verdiğini düşünüyordu ve nereye baksa, buna dair kanıtlar görüyordu. | Open Subtitles | (شعر (راندي أنّه قام بالاختيار الصحيح وأينما نظر كان يرى دليلاً على هذا |
Ama o her türlü suçu görüyordu. Bu yüzden makineye gördüğü şeyleri iki gruba ayırmasını programlamak zorunda kaldım: | Open Subtitles | ولكنها كانت تكشف كل أنواع الجرائم لذا كان عليّ أن أُعلم الآلة |
Bunların ötesinde bu kadın karikatürler görüyordu. | TED | و الأهم من ذلك أنها كانت ترى رسوماً متحركة |