Herkes hayat arkadaşını arar. Bu bir zayıflık göstergesi değil. | Open Subtitles | كل شخص يبحث عن نصفه الآخر ليست هذه علامة ضعف |
Bu kızlarla ilgili asıl ilginç olan şey, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerde yayılan bir sosyal devrimin de göstergesi olarak, evlenmemiş olmalarıdır. | TED | والشيء المدهش عنهن انهن علامة فارقة للثورة الاجتماعية التي تحدث في العالم النامي اذ ان هذه الفتيات لسن متزوجات |
İklim krizinde çocuk sahibi olma konusundaki artan endişe insanların ne kadar baskı altında hissettiğinin önemli bir göstergesi. | TED | المخاوف المتزايدة من إنجاب أطفال في ظل الأزمة المناخية هو مؤشر صارخ إلى شعور هؤلاء المعرضون إلى ضغط شديد |
Bu zalimliğinizin göstergesi olacak ve zayıflığınızın eğer öldürmezseniz gene iradesiz diyecekler 1340. | Open Subtitles | سيعتبر ذلك بادرة قسوة وعقم فكري وإن لم تقتلوني... سيعتبر ذلك بادرة ضعف |
Anonim bir tehdit mektubunun bir güç göstergesi olduğu söylenemez. | Open Subtitles | لا أعتقد أن تهديداً من شخص مجهول يدل على القوة |
6. Yakıt göstergesi parladıktan ve gravitometre döndükten kısa bir süre sonra reaktör sızdırıyor. | TED | 6. بعد وقتٍ قصير من إضاءة مقياس الوقود ودوران مقياس الجاذبية، يحدث تسرب للمفاعل. |
Arabanın hız göstergesi 150 km yol katettiğini gösteriyordu. | Open Subtitles | عداد السرعة فى سيارتها يشير بأنها قادت لمسافة 94 ميل |
Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. | Open Subtitles | طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً |
Dün ön kapının yakınlarında zeminde gezgin arkadaşı için hazırladığı iyi niyet göstergesi olan hoş geldin yazısını buldum. | Open Subtitles | بالأمس ,بالقرب من البوابة الامامية, وجدت علامة النداء التى تركها, وهى رموز مشًفرة لزملائه المسافرين |
Bu meslekte bunu, zayıflık göstergesi olarak gördüm. Ve gittim. | Open Subtitles | ورأيتها علامة ضعف فى مجال هذا العمل,لذلك ذهبت |
Çamura itilmenin bir ilgi göstergesi olduğunu ...anlayacak kadar değilmişim. | Open Subtitles | ليس كبيراً كفاية لأفهم أن الدفع في الطين علامة من علامات الإعجاب. |
Kendinden ızgarası, güveç göstergesi, ütü masası ve burda da ayak yıkama küveti var, bayanlar tüm gününü önünde geçirdiği için. | Open Subtitles | لديه أربعة عيون و مؤشر للحرارة, و طاولة للكي و حوض لنقع القدم و طالما أنكِ امرأة فستقضين اليوم كله أمامه |
Soğansı yumruya bakacak olursak saçın zorla koparıldığının göstergesi olabilir. | Open Subtitles | هذا يمكن ان يكون مؤشر الي انه قد ازيل بقوة |
U.V. fırtınaları sırasında U.V. göstergesi burada 43'e ulaşır. | TED | وخلال عواصف الأشعة فوق البنفسجية هناك، يصل مؤشر الأشعة فوق البنفسجية 43. |
Ama Danny ve sana olanlardan sonra değer verdiğim insanlara yalan söylemenin bir sevgi göstergesi olduğu gerçeğini kabul ettim. | Open Subtitles | لكن بعد داني والذي حدث إليك، قبلت ذلك هي بادرة الحبّ لخدع الناس أهتمّ به. |
Mürettebat üç gönüllüden oluşacak ve tek istedikleri bir iyi niyet göstergesi. | Open Subtitles | الطاقم سيكون مكون من ثلاث متطوّعين ينتظرون بادرة حسن نيّة |
İyi niyetimin göstergesi olarak küçük ama içten bu yadigârımı size sunuyorum Prenses. | Open Subtitles | لهذا أيتها الأميرة، أعرض عليك شيء يدل على حسن نيتي |
Son anında seni görmeye gelenler insanın yaşamının bir göstergesi sanırım. | Open Subtitles | أنه مقياس لحياه الشخص, كما أعتقد هؤلاء من أتوا لكى يروك فى النهايه |
O gün geç saatte yağ değiştirmişlerdi ve km. göstergesi not edilmişti. | Open Subtitles | لقد غيروا الزيت نهاية اليوم ولوحظ عداد المسافة |
Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. | Open Subtitles | طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً. |
Şimdi eğer bu tedavi amaçlı değilse... o zaman bu özel madde bir Rohipnol göstergesi olabilir. | Open Subtitles | الآن، إذا لم يكن دواء فهو توقيع مخدّر معيّن يمكن أن يكون دلالة لـ روهيبنول |
General Hammond, iyi niyetimizin göstergesi olarak az sayıda silah gönderebilirsek. | Open Subtitles | جنرال هاموند, إذا أرسلنا عدد قليل من الأسلحة كبادرة حسن نية |
Angier'in günlüğü, bu iyi niyet göstergesi, tamamen sahte. | Open Subtitles | مذكرات أنجير التي أعطيتنيها لإظهار حسن النية ، انها مزيفة |
İyi niyet göstergesi olarak İsrailli olmayan... tüm rehineler serbest bırakılacaktır. | Open Subtitles | لذا، تعبيراً عن حسن النية سيتم إطلاق سراح الغير إسرائيليين |
Bir saygı göstergesi olarak evet diyorum. | Open Subtitles | و كـ نوعٍ من إظهار الإحترام لكم أقول: نعم |
Bir şey olmayabilir, bir şeyin göstergesi de olabilir. | Open Subtitles | قد لا يكون شيئاً وقد يكون مؤشراً لأمر ما |
Onca ilgi, onca gülümseme hepsi saygısızlığın bir göstergesi. | Open Subtitles | كلّ ذلك الودّ وتلك الابتسامات، ما هم إلّا مؤشّر لعدم الاحترام. |
Tüm alanı onlara bıraktın. Bazıları bunun zayıflık göstergesi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | والتنازل عن كامل المساحه لهم البعض يرى ذلك و كأنه اظهار لضعف كبير |