| Gözlerim nakış gibi işlenmiş güllerin çocukluğumun manzarasında açan desenlerine kitlenmişti. | TED | أصبحتْ عيناي ملتصقة بأشكال الورود المطرزة مُزْهِرَةََ من خلال مشَاهِد لطفولتي. |
| Parlak ışıkta, daha önce hiç fark etmediğim bir resme takıldı Gözlerim. | Open Subtitles | دارت عيناي على صورا كثيرة أخرى حتى وقعت عيناي على صورة بيضاوية |
| Ama hasta kilit altında. Gözlerim yanıyor ve uyumak istiyorum. | Open Subtitles | لا يوجد نافذة او باب عيناي تحرقانني و أشعر بالنعاس |
| Ya buradan ortağımız olarak çıktı, ya da Gözlerim beni yanılttı. | Open Subtitles | إن لم يكن من غادر المكان حليفاً فإن عيني قد خدعتاني |
| Eğer hamile bir kadın görürsem... Gözlerim yorulana kadar... ağlıyacaktım. | Open Subtitles | إذا رأيت إمرأة حبلى حتى أبكي حتى تود عيوني السقوط |
| Gözlerim başka bir yerde daha çok işe yarar, Efendi Baka. | Open Subtitles | يمكننى إستخدام عيناى بشكل أفضل فى مكان آخر يا سيد باكا |
| Siz mankafalar Gözlerim kapalıyken oltaya nasıl kanca taktığımı gördünüz mü? | Open Subtitles | يا بلهلاء هل رأيتموني يوما اقوم بتركيب الطعم و عيناي مغلقتان؟ |
| Ne hakkında konuşabilirler ki? Gözlerim kesinlikle iyileşti. Kendim okuyabilirim. | Open Subtitles | لقد تحسنت عيناي بالتأكيد، يمكنني قراءة الخطاب، لا تتعب نفسك |
| Ama bir saniyeliğine, Gözlerim bembeyaz parladı ve o şeyi tuttum, böylece karşılıksız iyilikçiyle anlayabileceği bir dilden konuşabilecektim. | TED | ولكن وللحظه، توهجت عيناي غضباً، وقمت بإمساك هذا الشيء، اذ أستطيع التحدث مع عديم المنفعة هذا بلغة قد يستطيع فهمها. |
| Gözlerim doldu ve işte yaşamak istediğim yer dedim. | TED | دمعت عيناي وقلت هذا هو المكان الذي أريد أن أكون فيه. |
| 20 yıldır bu lambanın altında Gözlerim mahvoldu. | Open Subtitles | لقد هلكت عيناي لمدة 20 سنة تحت هذا المصباح |
| Aralandı, etrafta gezindi dinlenmiş Gözlerim,.. | Open Subtitles | قف منتصبًا, حرّكت عيناي المسترخية في الجوار, |
| Şaşı Gözlerim yüzünden değildi, çünkü balodan önce tedavi edilmişlerdi. | Open Subtitles | ولم يكن بسبب عيني المتهدلة فقد عالجتها قبيل الحفلة الراقصة |
| Bu hükümdarlık benim gözümün bebeğiydi ama Gözlerim kapanınca senin olacak. | Open Subtitles | هذه المملكة كانت قرة عيني. وعندما تُغلق عيوني ستكون خاضعة لكِ. |
| Yani, bence Gözlerim hep kapalı kalsaydı, bizi gerçekten orada hayal edebilirdim. | Open Subtitles | حسناً، أفكر لو أني أبقيت عيني مغلقة يمكنني فعلياً تخيل أننا هناك |
| Gözlerim beni yanıltıyor mu yoksa Barden Güzelleri'nden mi oldun? | Open Subtitles | هل عيوني يخدعوني أو أنت بفرقة بيلا جامعة برادون ؟ |
| Gözlerim başka bir yerde daha çok işe yarar, Efendi Baka. | Open Subtitles | يمكننى إستخدام عيناى بشكل أفضل فى مكان آخر يا سيد باكا |
| Sadece Gözlerim görünüyordu. | TED | والشيء الوحيد الذي يمكنكم رؤيته، هو عينيّ |
| 12 gün Gözlerim bağlı, ellerim kelepçeli gözaltında tutuldum. | TED | كنت معتقلا لمدة 12 يوما كنت طوالها مغمم العينين ومكبل اليدين |
| Sıcak toprağa uzanmak istiyorum Gözlerim kapalı, burnumda da çamur kokusuyla. | Open Subtitles | أريد أن أستلقى على الأرض الدافئة وأغمض عينى وأشم رأئحة الوحل. |
| Ve gerçekten çok güzel Gözlerim olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وهي قالتْ بأنّني عِنْدي حقاً عيون اللطيفة. |
| Evet, kavuşturduk. Gözlerim gerçekten açıldı. | Open Subtitles | لدينا الكثير لتسويته إنها أشياء تفتح فعلاً العيون |
| Bacaklarım yaşlı, kulaklarım duymaz, Gözlerim görmez... | Open Subtitles | ساقاي رماديتان, أذناي مسدوتان وعيناي عجوزان |
| Otobüs içinde parlak gözler gördüm, ama benim Gözlerim değildi. | Open Subtitles | لقد رأيت أعين تبرق فى الحافله ولكنهم لم يكونوا لي |
| Benim Gözlerim kahverengi. Sizinki mavi ya da gri olabilir. | TED | فأنا لدي عينان بنيتان. ربما عيناك زرقاء اللون أو رمادية. |
| Bazen aynanın karşısında dururum, Gözlerim sürekli büyür. | Open Subtitles | أحيانا أقف أمام المرآة. وعيني تصبح أكبر و أكبر. |
| Gözlerim açıkken, kabuslardan çıkacak yaratıklar gördüm. | Open Subtitles | فلقد رأيتُ أشياءًا تزحف من الكوابيس ولكن أعيني كانت مفتوحة |
| Kafamın arkasında da Gözlerim var biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلمين أنني أمتلك عينين في مؤخرة رأسي, اليس كذلك؟ |