Video: Anlatan: Bütün bunlar Amerika'yı yeniden güçlendirmek hakkında. | TED | فيديو: راوي: الأمر متعلق بإعادة تقوية أمريكا. |
İyi adamlara iyi olmanın ilkelerinden biri ittifakımızı güçlendirmek. | TED | ومن بين ما يدفعنا للتلطف مع اللطفاء هو تعزيز أواصر التحالف بيننا. |
Diplomatik araç kutusu aslında iletişimimizi güçlendirmek için kullanabileceğimiz değişik araçlarla dolu. | TED | ادوات الدبلوماسية مليئة فعليا بادوات مختلفة يمكن ان نستخدمها لتقوية تواصلنا |
Bugünü güçlendirmek için geleceğin sözünü kullanırız | Open Subtitles | نحن سنستخدم وعود المستقبل لنجعل حاضرنا قويا |
Böylesi önemli günler, birleşmeleri güçlendirmek için iyi birer fırsattır. | Open Subtitles | تعرفين في مناسبات كهذه غالبا تكون فرصا كبيرة لتعزيز التحالفات |
Yok, Bizim işimiz buradaki hattı korumak. Sağlam tilki deliklerimiz var, Onları güçlendirmek yeterli. | Open Subtitles | كلا ان مهمتنا ان ندافع عن هذا المكان و لكن علينا ان نقوي مخابئنا |
Ailemizi güçlendirmek artık geciktiremeyeceğin bir zorunluluk. | Open Subtitles | تحصين عائلتنا أصبح ضرورة لم يعد بوسعك تجاهلها |
Güneydeki kuvvetleri güçlendirmek istiyor olmalısınız. | Open Subtitles | . الفرسان السود ، يحصلون على حصتهم هل تتمنى تقوية قواتنا في الجنوب ؟ |
Potansiyelimi keşfetmek ve geliştirmek istiyordum bu da zihnimi ve bedenimi güçlendirmek demekti böylece yeteneklerimi, kendimi incitmeden kullanabilecektim. | Open Subtitles | أريــد إكتشــاف وتـطوير إمكانياتــي مما يعني يجب تقوية ذهنـي وجسـمي لأستطيع أستخدام قدراتي من دون إيذاء نفسي |
Babalarla kızlar arasındaki bağı güçlendirmek için düzenlenen Hıristiyanlara özgü bir organizasyon işte. | Open Subtitles | حسناً، إنه حدث ديني يهدف إلى تقوية الرابط بين الآباء و بناتهم |
Karımla evlenme nedenim, Macaristan'la ticaretini güçlendirmek içindi. | Open Subtitles | أنا و زوجتى تزوجنا من أجل تعزيز وتقوية اتفاقيتها التجارية مع المجر |
Kendi savını güçlendirmek istediğimde benim söylediklerimi her zaman hatırlayabilmen çok garip. | Open Subtitles | من المضحك أنك تتذكر دوماً ما اقوله عندما تريد تعزيز جدالك |
İşimi çok iyi yaptığımı, onunla bir ilgisi olmadığını taşra bürolarını güçlendirmek için olduğunu. | Open Subtitles | أني قمتُ بعملٍ ممتاز ولا علاقة لهذا بأي شيئ لكنهم يُحاولون تعزيز مكتب المقاطعة |
1935'de, İtalyan Mühendisler Birliği güçlendirmek için temele harç kattılar. | TED | في عام 1935، حَقَنَ فيلق المهندسين الإيطاليين المونة الإسمنتية لتقوية الأساس. |
Baba-oğul arasındaki dostluğu güçlendirmek için açıkhava tatilinden iyisi yoktur. | Open Subtitles | سنقيم مخيما.. لاشي مثل النزهات العظيمة لتقوية الرابطة |
1916 yazında adi suçlular Verdun'da ateş altında eriyen birlikleri güçlendirmek için askere alındılar. | Open Subtitles | في صيف عام 1916 سُجّلوا تحت قائمة مجرموا القانون العام ثم أرسلوهم لتقوية الكتائب التي أذيبت في نيران فيغدن |
Bügünümüzü güçlendirmek için geleceğin sözünü kullanmalıyız | Open Subtitles | نحن سنستخدم وعود المستقبل لنجعل حاضرنا قويا |
Bugünümüzü güçlendirmek için Gelecek sözünü kullanmalıyız | Open Subtitles | نحن سنستخدم وعود المستقبل لنجعل حاضرنا قويا |
Farklılıklarımızı ve kişisel güç mücadelelerimizi, Goa'uld'u güçlendirmek ve hakimiyetimizi tehdit edenlere karşı üstünlüğümüzü sağlamak için bir kenara bırakmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نضع جانبا خلافاتنا وتصارع الأفراد من أجل السلطة لتعزيز قوة الجواؤلد وضمان سيادتنا |
Sabah erkenden, kahvaltıdan hemen sonra, küçük bir tımarlamayla dostluğu güçlendirmek için en iyi zamandır. | Open Subtitles | الصباح الباكر، بعد الإفطار هو أفضل وقتٍ لتعزيز الصداقات، مع قليل من الإستمالة |
İşte bu yüzden bu seneyi dünyadaki en zeki beyinlerinden bazılarının kullandığı aracı güçlendirmek için geçirdik. | Open Subtitles | لهذا قضينا آخر سنة نقوي عقولكم بنفس الأدوات التي استخدمتها أفضل العقول في التاريخ |
O duvarı güçlendirmek için kullanabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا تحصين جدار الحجب بهم. |
Anna on beş yaşında, aileler arasındaki eski çatışmaları gidermek ve Alexios'un saltanatını güçlendirmek için Nikephoros Bryennios ile evlendi. | TED | في سن الخامسة عشرة، تزوجت آنا من نيكيفوروس برينيوس لقمع الصراعات القديمة بين عائلاتهم وتقوية عهد أليكسيوس |
Kendini güçlendirmek zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تحصّن نفسك. |
Siperinizi güçlendirmek isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | يجب ان تقووا مخابئكم |