| Aklıma şöyle bir soru gelmişti , eğer dünyayı ve güneşi bağlayabilseydim bu bağlantıyı sağlayan koni nasıl görünürdü? | TED | وكان هناك سؤال يقفز الى رأسي، ما المخروط الذي يربط بين الشمس والأرض بهذا الشكل إذا إستطعت وصل المجالين؟ |
| Aynen pek çok hayvanın kendilerini eğittikleri gibi onlarda kendilerini yetişkinliğe hazırlıyorlar. İleride onlarda tüm gün güneşi takip edebilecekler. | TED | انها تحاول تدريب نفسها كما تقوم الحيوانات الصغيرة قبل ولوجها في مرحلة البلوغ حيث ستقوم لاحقاً بتعقب الشمس طيلة اليوم |
| Sağanak yağmur güneşi örtecek, başka da bir bok olmayacak. | Open Subtitles | لن يحدث شيء أكثر من مرور تلك السُحوب عبر الشمس |
| Sabah güneşi usul usul pencereden içeri girdiğinde sesini kulaklarımda duymak istiyorum. | Open Subtitles | تعال بهدوء إلى النافدة عندما تناديك شمس الصباح أريد أن أسمع صوتك |
| güneşi örten sağanak yağmurdan çok daha fazla bir şeydi. | Open Subtitles | كان الأمر أكثر من مجرد مرور بعض السحاب عبر الشمس |
| Sonra yaklaşık 10 yıl boyunca güneşi ve yıldızları görmedim. | Open Subtitles | وبعدها لم أرَ الشمس أو النجوم ثانيةً لقرابة عشرة أعوام. |
| Eminim iyi geçireceğin bir kaç yılın ardından güneşi görmene izin verirler. | Open Subtitles | أنا واثقة أنه بعد سنوات من حسن السلوك، سيتركونك ترين الشمس ثانية. |
| Keşke güneşi tersine çevirip dünyayı daha yaşanır kılabilecek güce sahip olsaydım. | Open Subtitles | أود لو أنّ لديّ القوة لأعكس الشمس وأعيد العالم إلى وضعيته الملائمة |
| Keşke güneşi tersine çevirip dünyayı daha yaşanır kılabilecek güce sahip olsaydım. | Open Subtitles | أود لو أنّ لديّ القوة لأعكس الشمس وأعيد العالم إلى وضعيته الملائمة |
| Babası hep güneşi görmesi için o köşeye taşımak istiyordu. | Open Subtitles | أراد دوماً أن ينقلها إلى الزاوية حتى تواجه شروق الشمس |
| Ayrıca orada bahçe de var, en azından güneşi görebiliyorum. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن لديهم ساحة فيمكنني أن أرى بعض الشمس |
| Bu tutulma süper bir şeymiş. Bahçeden geçerken güneşi görmedim bile. | Open Subtitles | حفل الكسوف هذا كارثيّ، لم أرَ الشمس بالمرّة حين عبرت الباحة. |
| güneşi veya yıldızları göremeyeceğiz ya da rüzgârın bir daha yanaklarımızda esişini hissetmeyeceğiz. | Open Subtitles | ولن أرى الشمس أو النجوم بعد الآن أو أشعر بالرياح تمرّ على وجهي |
| Demek istediği, gökyüzünü görebilirsiniz ve güneşi deneyimleyebilirsiniz. | TED | حيث أنه يمكنك رؤية السماء ويمكن ان تستمتع بضوء الشمس |
| Yani indirekt olarak, güneşi görebiliyorsunuz. | TED | وذلك بطريقة غير مباشرة ، يمكنك أن ترى الشمس |
| burada görebileceğiniz bu gölgeyi oluşturdular, güneşi kapatan, ama gökyüzünden gelen güzel ışığa açık olan. | TED | وخلقوا هذا الظل الذي تستطيعون أن تروه هنا ، والذي يقوم بتغطية ضوء الشمس ولكنه يدخل ضوء السماء الصحي |
| Bilirsiniz, planktonlar güneşi kullanarak oksijenimizin 3'te 2' sini üretiyor. | TED | كما تعلمون، فإن العوالق تنتج ثلثي أكسجيننا باستعمال الشمس. |
| Falcon, küçük bir güneşi ateşleyebilecek bir bobin silahına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | فالكون , نحن نحتاج السلاح اللولبي الذي يمكنه أطلاق شمس صغيرة |
| Öğle güneşi altında bile karanlığı yaşarlar. | Open Subtitles | فيجب أن يسكن في الظلام بالرغم من أنه يسير تحت شمس الظهيرة |
| güneşi bir kere hissettin mi gölgeler artık soğuk gelir. | Open Subtitles | بما أنكِ أحسست بالشمس على بشرتك فالظل تحديداً سيشعرك بالبروده |
| Bu olaya güneşi de eklersek ciddi bir sorunumuz var gibi. | Open Subtitles | إنّها بفعل الشّمس. إذاً, لدينا مشكلة حقيقيّة. |
| Ben, Proteus, bütün insanlığın bilgi ve cehaletine sahibim ama güneşi yüzümde hissedemiyorum. | Open Subtitles | بروتيس يَمتلكُ الحكمةَ ويتجاهل كُلّ الرجال لكن آي لا استطيعُ أن أحس الشمسِ على وجهِي |
| Sana hoşça kal demek için bir güneşi yakıp yok ediyorum. | Open Subtitles | أنا أحرق شمساً لأقول وداعاً فحسب |
| Amerikan girişimi ateşi, ve suyu, rüzgarı güneşi ve toprağı, her şeyden bolca üretmek için bir araya getirdi. | Open Subtitles | المشروع الأمريكي استغل النار والماء والرياح والشمس والتربة لإنتاج وفرة من كل شيء |
| Ve soğuk New England güneşi yavaşça levazımatçının ofisinin arkasından battı... | Open Subtitles | وكما يحدث لشمس انجلترا الباردة تغرب ببطء خلف مستقرها |
| Böylece gökte çakılıp kalmaz, güneşi bahtımızın; koştururuz, onu ardımızdan | Open Subtitles | وهكذا،على الرغم باننا لا يمكن أن نجعل شمسنا تبقى واقفه، على الرغم من اننا نجعلها تتحرك |
| Şu taraftaki iki güneşi yok ettiği zaman etraf karardığı için sıkıntı çıkmıştı. | Open Subtitles | يمكن أن يكون أسوء مرة أصبح الكوكب في الظلام عندما دمر الشمسين بدون قصد |
| güneşi gökyüzünden düşürebilir ve sizin şu Ortaçağ zırvanızı... | Open Subtitles | أنا يُمْكِنُ أَنْ أَجْعلَ الشمسَ تَسْقطُ مِنْ السماءِ وتحرقكم |
| Çatıdan gelebilecek bir havan mermisini durdurabileceğini zannetmiyorum ayrıca güneşi de severim. | Open Subtitles | نعم, ولكنه لن يتصدى لقذيفه قادمه من السقف كما تعلم إضافة إلى ذلك أحب الشروق |
| Gülümseyişinin güneşi göğüslerinin sallanışı ve tarzının zarafeti. | Open Subtitles | وشمس تسطع من ابتسامتك اهتزاز صدرك وروعة أسلوبك |
| Güz güneşi kadar güzel birşey yoktur. | Open Subtitles | لا شيء هناك جميل كالشمس الخريفيه. |