Bu ıssız yerde başımıza gelen en güzel şey birbirimizle karşılaşmamız oldu. | Open Subtitles | أفضل شيء حدث في هذا المكان هنا هو مقابلة كل منا للآخر |
Benim uzmanlığım, yaşamımdaki tek güzel şey evde katledilirken, işimi yapmaktır. | Open Subtitles | تخصصى ان اقوم بعملى بينما الشيء الجيد الوحيد في حياتي فى البيت، يذبح. |
Fakat etrafımızdaki birçok güzel şey gibi, o da bizden uzaklaşıyor ve henüz bunun farkına bile varmadık, çünkü gerçekten bakmıyoruz. | TED | ولكن مثل العديد من الأشياء الجميلة حولنا، نفقدها باستمرار دون أن نلاحظ ذلك، لأننا في الواقع لا ننظر إليها جيدًا. |
-Selâm güzel şey. -Yani eğlenmek için yaptığınız bu. | Open Subtitles | انت هناك شيء جميل اذا هذا الذي تفعله من اجل المرح |
"Gördüğün en güzel şey bu değil mi?" Diye sordum. | Open Subtitles | سألته ، أليس هذا أجمل شيء قد رأيته على الإطلاق؟ |
Yaptığımız onca güzel şey ne olacak? | Open Subtitles | ماذا بشأن كل الأمور الجيدة التي فعلناها ؟ |
Bu bütün gün boyunca birinin bana yaptığı en güzel şey | Open Subtitles | هـذا ألطف شيء قـام بـه شخص لـي طوال النهـار |
Ne yazık ki aniden soldurduğumuz güzel şey sekiz dakika önceydi. | Open Subtitles | من المحزن، الشيء الجميل يختفي بشكل فجائي - ثمان دقائقِ مضتِ. |
Bazen insanlar kovulmalarının başlarına gelen en güzel şey olduğunu söylerler ya? | Open Subtitles | تعلمون حين يقول الناس بأن طردهم كان أفضل شيء حدث لهم أبدا؟ |
Ya içtiğiniz en güzel şey olacak ya da içtiğiniz en son şey. | Open Subtitles | سوف يكون إما أفضل شيء لديك. أو آخر شي أفضل كان لديك. ممم. |
Kalp kırıcı olabilir ya da hayattaki en güzel şey olabilir. | TED | قد يكون محزنًا. أو قد يكون أفضل شيء في الحياة. |
24 dakikalık haber döngüsünde olacak olan güzel şey, ...yakında başka bir şeyle gelecek olmalarıdır. | Open Subtitles | الشيء الجيد في أخبار الساعة أن الناس سينتقلون إلى موضوع جديد قريبًا |
Buralarda yaptıkları tek güzel şey. | Open Subtitles | تقريباً الشيء الجيد الوحيد الّذي يقدمونه هُنا. |
Sonunda, ailemin kredimi mahvetmiş olmalarından çıkan tek güzel şey benim bu hatayı yapmamaya karar vermiş olmamdı. | Open Subtitles | و في الاخير، الشيء الجيد الوحيد الذي استفدته من والداي بإستنزاف بطاقتي كان بأنني كنت مصمم على ان لا افعل ذلك. |
Etrafta bu kadar güzel şey varken, niçin sadece bir tek kitabı alsın, öyle değil mi? | Open Subtitles | أعني ما بين كل الأشياء الجميلة لماذا لا يأخذ سوى كتاب واحد ألا توافقني ؟ |
Dünyada bir sürü güzel şey var. - Onları görmeni isterim. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء الجميلة في العالم وأنا أريدك أن ترينهم فقط |
Kızılderililerden hacıladığımız en güzel şey bu olmalı. | Open Subtitles | لا بد من أن هذا أكثر شيء جميل سبق أن سرقناه من الهنود |
Hala o yerdeki en güzel şey benim ve herkes tarafından arzulanıyorum ama sahibim dışında herkes için ulaşılmazım. | Open Subtitles | كنت لم أزل أجمل شيء في المكان يرغب فيّ الجميع ويتعذر الحصول عليّ إلا لسيدتي |
Sadece senin hakkında duyduğum onca güzel şey için değil... ama ayrıca... ben... seni, anne-babanı ve kasabadaki pek çok kişiyi... temsil eden adamım. | Open Subtitles | ليس فقط بسبب الأمور الجيدة التي سمعتها عنكِ ...لكن لأنه أنا الشخص الذي سوف يمثلكِ.. |
Muhtemelen bu ay bana söylediğin en güzel şey bu. | Open Subtitles | ربما هذا ألطف شيء قلته لي منذ مايقارب الشهر |
Buradaki bir başka güzel şey ise, kenarlardaki çıkıntılar. Biraz soluk duruyorlar. Sanki bu çıkıntılar aslında tüten dumanlarmış gibi görünüyorlar. | TED | الشيء الجميل ، هو ما تستطيع أن تراه في الطرف هناك بعض الأبخرة ، و التي تبدو باهتة في الصورة متصاعدة من هذا الطرف . |
Aşıkların s*kişmesi bu dünyadaki en güzel şey. | Open Subtitles | شخصان مغرمان، يتضاجعان. هذا هو أجمل شئ في الكون |
Hayır uyuyamayız. Bugün bir sürü güzel şey oldu. | Open Subtitles | أوه من المحتمل اننا سنخلد للنوم الان فقد حدثت العديد من الأشياء الرائعة اليوم |
Hayır. Başımıza gelen en güzel şey. Bulaşıkları düşünsene. | Open Subtitles | بالعكس فهذا افضل شئ حدث تخيلى حجم غسيل الصحون |
Bu harika! Başına gelebilecek en güzel şey. Kız kim? | Open Subtitles | هذا رائع ، إنه أفضل شئ يمكن حدوثه ، من هى الفتاة ؟ |
Hayatta senin tahmin edebileceğinden daha fazla güzel şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأشياء الجيّدة في الحياة أكثر مما بإمكانك أن تتصور. |
Bu sahip olduğumuz en güzel şey tatlım. | Open Subtitles | هذا هو اجمل شئ في كل ذلك,احبائي |
Haydi ama, işte böyle. Başarabilirsin güzel şey! | Open Subtitles | ..هيا، هذا هو يمكنك أن تفعليها أيتها الرائعة |