Artık benimle dalga geçmeyi bırakın da... ..o ihtiyar kıçlarınızı Fransa'ya götürün. | Open Subtitles | لكي تتوقف عن العبث معي و تعيد مؤخرتك العجوز إلى فرنسا |
Dalga geçmeyi bırak. Adam elini kaybetti, ölebilirdi. | Open Subtitles | توقف عن العبث, الرجل فقد ذراعه، كان من المُمكن أن يلقى حتفه |
Dalga geçmeyi bırak. Adam elini kaybetti, ölebilirdi. | Open Subtitles | ،توقف عن العبث , الرجل فقد زراعه كان من الممكن أن يلقى حتفه |
Ordaki dağlardan da geçmeyi deneyebilirdi ama orası çok tehlikeli. | Open Subtitles | ويمكنه أيضا العبور من خلال هذه الجبال ولكنها خطيرة جدا |
Son 48 saat içinde düşman Ohm Nehri'ni, buradan ve buradan geçmeyi başardı. | Open Subtitles | خلال ال 48 ساعة الأخيرة فقد نجح العدو في عبور نهر أوم هنا و هنا |
Eğer sınavı geçmeyi başarabilirsem seni arkama atıp, yarım adayı gezmeye çıkacağım. | Open Subtitles | اذا نجحت في اجتياز الامتحان، سأحملك على ظهري في جولة حول الجزيرة |
Dalga geçmeyi bırak. Adam elini kaybetti, ölebilirdi. | Open Subtitles | ،توقف عن العبث , الرجل فقد زراعه كان من الممكن أن يلقى حتفه |
Benimle dalga geçmeyi bırak ve kıçını kaldırıp uçağa bin. En kısa sürede! | Open Subtitles | كف عن العبث معي واصعد على طائرة بأسرع وقت ممكن |
Şimdi benimle dalga geçmeyi bırakıp bulduğum şu çözümü dinleyecek misin? | Open Subtitles | هل ستستمرين في العبث معي؟ أم تريدين أن تسمعي حلي؟ |
Benimle taşak geçmeyi bırakıp anlaşmayı yapacak mısın? | Open Subtitles | هل ستتوقف عن العبث معي وتقوم بإتمام هذه الصفقة |
Bana dalga geçmeyi bırakıp o kızı kapmamı söylemiştin ya hani? | Open Subtitles | أتذكرين حينما أخبرتيني بأن أتوقف عن العبث وأن أذهب لأحصل على الفتاة؟ |
Bu yüzden taşak geçmeyi bırak ve biraz insanlık göster. | Open Subtitles | لذا كفّوا عن العبث وأظهروا بعض الإنسانية |
Ben sadece alanda manevra yapmaktan bahsediyorum, içinden geçmeyi değil. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن المناورة ضمن الحقل لا العبور من خلاله |
Ben sadece alanda manevra yapmaktan bahsediyorum, içinden geçmeyi değil. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن المناورة ضمن الحقل لا العبور من خلاله |
- Ama zorlu saatlerin ardından takım karşıya geçmeyi başardı. | Open Subtitles | ولكن بعد عدة ساعات من المعاناة تمكن فريقنا من العبور |
Umarım Padawan'lar şimdiye kadar köprüyü geçmeyi başarmışlardır. | Open Subtitles | أرجو أن تكون المتدربتان نجحتا في عبور هذا الجسر الأن |
Ama karşıdan karşıya geçmeyi bile beceremiyorken bu işleri nasıl yapacağımı bilemiyordum. | Open Subtitles | ولكني لا أرى فكيف يمكن أن أفعل أي من تلك الأشياء عندما لا أستطيع حتى عبور الشارع |
Gelişen dünyada kötü bir yolu geçmeyi denemekle ya da gelişmiş bir ülkede trafikte kalmak ile karşılaştırın. | TED | قارن ذلك بمحاولة اجتياز طريق وعرة في العالم النامي، أو حتى أن تكون عالق بالازدحام في بلد في العالم المتطور. |
Akıllı bir adam suyu geçmeyi öğrenene kadar köprüleri atmaz. | Open Subtitles | الرجل الحكيم لا يحرق جسوره حتى يتأكد من عبوره الماء |
Karanlığa sığınarak, fırtına gelmeden kaçmak için su yüzüne çıkar ve daha derin sularda bir sığınak bulmak için ortaya çıkan kum düzlüklerini geçmeyi göze alırlar. | Open Subtitles | ..تحت جنح الظلام يندفعون للهروب قبل العاصفة ويخاطرون بعبور المنطقة المسطحة المكشوفة من الرمال |
Odayı boşaltmayı ve özel celseye geçmeyi öneriyorum. Bay Bohannon'ı görevinde tutma ya da azletme kararını oylayalım. | Open Subtitles | سيتم إخلاء المكان الآن للتداول والتصويت، إذا ما كان السيد،" بوهانون"، سيبقى في منصبه أويتم تسريحه. |
onu nerdeyse haklamıştım, ama beni geçmeyi basardı. | Open Subtitles | حاولت أمساكه بشدة، لكن... إستطاع إجتيازي |
Harekete geçmeyi başaramasa da, ilk aksiyon kahramanlarından biridir. | Open Subtitles | ورغم أنه قد يبدو غير قادر على الشروع في أي حركة فهو في الحقيقة أول بطل حركة |
GEÇMEYİ DENESENE... KIZ KARDEŞİN! | Open Subtitles | حاول أن تُمرر لي أختك! |