"gelmediği" - Traduction Turc en Arabe

    • يأتِ
        
    • لم يأتي
        
    • لم تحضر
        
    • يأت
        
    Ruslar olimpiyatlara gelmediği zaman, bütün ödülleri biz kazandık. Open Subtitles عندما لم يأتِ الروس فزنا نحن بكل شىء
    Kadından gelmediği belli olduğu için DNA taraması yaptım. Open Subtitles لمْ يأتِ منها، لذا فحصتُ الحمض النووي.
    Ve tahminim yalnız gelmediği yönünde. Open Subtitles وأشكّ أنّه لم يأتِ لوحده.
    gelmediği sürece bir nişan yüzüğünü... asla satın almayacağını söyleyen biri sendin. Open Subtitles أنك لن تشتري خاتم خطوبة إذا لم يأتي من ماكينة كرات العلكة
    Sunil onu almaya gelmediği için aşkın ateşi içini kavuruyor. Open Subtitles لقد اشتعلت نيران الحب لأن سونيل لم يأتي لاستقبالها
    Mesela çocuk bakıcısı gelmediği için filme geç kaldı. Open Subtitles على سبيل المثال ، جاءت متأخرة للفيلم الجديد لأن مربية الأطفال لم تحضر
    Sızıntının şirketten gelmediği ne malum? Open Subtitles لماذا تشير كل أصابع الاتهام إليَّ؟ هل أنتِ متأكدة أن تسرب المعلومات لم يأت من طرفك؟
    gelmediği bir gerçek. Open Subtitles الحقيقة أن لم يأتِ
    Alıcı gelmediği sürece kalabileceğini söyledim. Open Subtitles قلتُ ذلك طالما لم يأتِ مشترين
    Tek bildiğim, Danny'nin bana geleceğini söylediği ama gelmediği. Open Subtitles كل ما أعرفه أن (داني) أخبرني أنه قادم ومن ثم لم يأتِ مطلقاً
    Ta ki Ike'nin gelmediği o güne kadar... Open Subtitles لذا ذات يومٍ، لمْ يأتِ (آيك) للعمل.
    Ailemden kimse gelmediği ve orada tanıdığım tek kişi, sadece çuvallamamı görmek için gelen Tony Wonder olduğu için mi? Open Subtitles هل لأنّه لم يأتِ أحدٌ من عائلتي والشخص الوحيد الذي أعرفه بالخارج (هو (توني وندر الذي حضر متأملاً بأنّ يراني أفشل في خدعتي
    Yanında silahla gelmediği sürece olmaz. Open Subtitles ) -ليس إن لم يأتِ معها مسدّس .
    Yani kanama midesinden gelmiyor, bu da kanamanın hiç bir yerden gelmediği anlamına geliyor. Open Subtitles و هذا يعني أنه ليس من المعدة أيضاً و هذا يعني أنه لم يأتي من مكان آخر
    Havuzdaki köpekbalığının benim tanklarımdan gelmediği oldukça açık. Open Subtitles أنه من الواضح ان القرش الذي في الحوض لم يأتي من خزاني.
    Evet, kimse gelmediği için kimseyi ağırlayamadım. Open Subtitles اجل.. لأني لا اقوم بتمتيع اي احد لأنه لم يأتي احد
    gelmediği için, mahkeme sınır dışı etme kararı vermiş. Open Subtitles وعندما لم تحضر الجلسة أصدرت المحكمة أمراً بالترحيل
    Sanık vekilin duruşmaya gelmediği anlaşıldığından... Open Subtitles ، بما أن مـُحامي الدفاع ...لم تحضر إلى قاعة المحكمة
    Biliyor musun, eve gelmediği o geceyle ilgili beni arayıp neler olduğunu anlattığı o rüyayı tekrar tekrar görüyorum. Open Subtitles لدي هذا الحلم المتكرر عن الليلة التي لم يأت فيها إلى المنزل حيث يهاتفني ويخبرني بما حدث
    İki hafta sonra öğrendim ki gelmediği için ona küfür ettiğim zaman o, Doğu Nehri'nde çürüyormuş. Open Subtitles بعدها بأسبوعين، اكتشفت أنه بينما ألعن اسمه لأنه لم يأت كان متعفنًا في النهر الشرقي
    Bütün hayat hikayemi kilisedeki o geceye kadar izleyebilirim, kurtarıcımın gelmediği o geceye; en çok inandığım şeyin yalan değilse bile, tamamen doğru olmadığını gördüğüm geceye. TED استطيع تتبع كل الدراما في حياتي منذ تلك الليلة في الكنيسة عندما لم يأت مخلصي؛ عندما اتضح ان الشيء الذي آمنت به بكل يقين، ان لم يكن كذبة، فهو على الأقل ليس الحقيقة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus