Gerçek şu ki, sizin bir fanınızım. Ama sanırım bunu anladınız. | Open Subtitles | في الحقيقة انا من معجبيك، لكن أعتقد أنك اكتشفت هذا سلفًا |
Muhtemelen öyle, efendim, ama Gerçek şu ki görünürde suçları yok. | Open Subtitles | ربما لا سيدي , ولكن في الحقيقة لم يرتكبوا اي جريمة |
Gerçek şu ki, silahı yokettiğimizden emin olabilmek için, önce onu bulmamız gerek. | Open Subtitles | الحقيقة هى أننا يجب أن نتأكد من تدمير السلاح، بجل أن نجده أولاً |
Gerçek şu ki ben de seninle aynı şeyleri istiyorum. | Open Subtitles | الحقيقة هى أنى أريد نفس كل الأشياء التى تريدها أنت |
Gerçek şu ki Amerikanın hasta bir toplum | Open Subtitles | إنّ الحقيقةَ في أمريكا أن أمريكا مجتمع مريض |
Gerçek şu ki her halükârda benden daha iyi bir şoför. | Open Subtitles | في الحقيقه هي أفضل مني بكثير في القياده على أي حال |
Bu işe yarayabilir, ama Gerçek şu ki, yeni insanlarla tanışmak bizi öldürmez. | Open Subtitles | ربما يكون ذلك لكن في الحقيقة لن يقتلنا أن نتعرف على أشخاص جدد |
Ancak Gerçek şu ki, asıl buluşacağın kişi ben değilim. | Open Subtitles | في الحقيقة إنني لست الفتاة الذي تم تدبير الموعد معها |
Gerçek şu ki biz yarattığımız ısınmanın geri besleme döngüsü ile tamamen ne zaman bastırılacağını bilmiyoruz. | TED | في الحقيقة نحن لا نعلم على الاطلاق متى سوف يؤثر الدفء الذي نتسبب به تأثيراً كبيراُ لا يمكن ضبطه ومتى سيرتد ذلك علينا |
Ve Gerçek şu ki şöyledikleri şeyin çoğunu anlamıyorum. | TED | في الحقيقة انا لا افهم الكثير مما قاله وربما معظم ما قاله |
Fakat Gerçek şu ki bizim kullanıcılarımız, alıcılarımız onlardan farklı şeyler yapıyorlar. Daha fazla bacak bacak üstüne atıyorlar. | TED | لكن في الحقيقة أن مستخدمينا، وزبائننا يعملون أشياء مختلفة. يضعون أرجلهم فوق بعضها |
Ama Gerçek şu ki, intihar etti. | Open Subtitles | الحقيقة هى انه قتل نفسه فعلا, وهذا مؤكد. |
Gerçek şu ki; yanlış ya da doğru olan neydi, bilmiyoruz. | Open Subtitles | الحقيقة هى... إننا لا نعلم ما الذى أخطأ وما الذى أصاب |
Gerçek şu ki biz çoktan ayrılmıştık. | Open Subtitles | الحقيقة هى, اننا رتبنا للحفلة منذ وقت طويل |
Gerçek şu ki ikimizde birbirimizi çok seviyoruz. | Open Subtitles | إنّ الحقيقةَ بأنّ كلانا نحب بعضنا البعض كثيراً. |
Gerçek şu ki bu adamda Puppet Master tarafından kontrol edilen başka bir kukla. | Open Subtitles | الحقيقه هي ان هذا الشخص لعبة اخرى مسيطر عليه من قبل سيد اللدميه |
Gerçek şu ki, okuldaki tüm sanat programlarını yok ettim. | Open Subtitles | بالواقع , لقد قمتُ بإبادة .كل برامج الفن بهذه المدرسة |
Ama Gerçek şu ki, şu ana kadar ve şu an da dahil hayatımı toplum önünde konuşma korkusuyla sürdürdüm | TED | ولكن الحقيقة هي أنني عشت حياتي حتى هذه اللحظة، بما فيها هذه اللحظة، في خوف قاتل من التحدث أمام الناس. |
Ancak Gerçek şu ki bunlar çoğunlukla tek seferlik, butik işler ve kolay kolay dünya çapında yeniden yapılmaz. | TED | لكن الواقع هو أن هذه مشاريع تنفذ لمرة واحدة مشاريع فريدة، ليس من السهل إعادة تصنيعها على مستوى عالمي. |
Gerçek şu ki, efendimin Düzen Efendileri'nin güçlerine önderlik etmeye gücü yok. | Open Subtitles | الحقيقه هى أن سيدى لم يعد مناسب ليقود قوات تحالف أسياد النظام |
Gerçek şu ki, sonuçta bu bizim işimiz. | Open Subtitles | إنّ الحقيقة في نهاية اليوم هي ما نحن نعمل |
Gerçek şu ki Mona Lisa her zamanki yerinde asılı değildi ve yine Gerçek şu ki resim, fotoğraf stüdyosunda bulunmuştu. | Open Subtitles | حقيقة ان الموناليزا ليست موجودة فى المكان المخصص لها ,كان فى الحقيقة بسبب انها كانت فى معامل التصوير. |
Gerçek şu ki eğer beyaz perdede yaşıyor olsaydık nüfusumuz bir krizle karşı karşıya gelirdi. | TED | في حقيقة الأمر، إذا عشنا في عالم الشاشة، ستكون لدينا أزمة سكانية بين يدينا. |
Fakat Gerçek şu ki ilk hangi bilgenin dediğinin önemi yok çünkü bilgenin verdiği bir öğüt, bugün bile geçerli. | TED | لكن الحقيقة أنه لن يؤثر من هو الحكيم الذي قالها أولا لأنها ما زالت نصيحة حكيمة حتى في يومنا هذا. |
Ama Gerçek şu ki, annem 45 yıldır onun eve gelmesini bekliyor. | Open Subtitles | لان هذا اكبر مني فقط . ولكن الحقيقية هي , امي كانت |
Gerçek şu ki seni gerçekten de denize fırlatmak istiyorlar. | Open Subtitles | الحقيقة هيّ.. انهم يريدوا ان يلقوك في البحر |