| Bizim şu aşçı, yürekliyse bir şeyler getirmeyi deneyecektir. | Open Subtitles | إذاكـانالطبّـاخلديهأيّشيءلملءمعدتنـا ، فسوف يحـاول جلب أيّ شيء بدون تردّد |
| Hepimiz bugün ev ödevlerimizi getirmeyi unutmadık değil mi? | Open Subtitles | هل تذكّرنا جميعاً اليوم جلب الواجب المنزلي؟ |
| Monica nihayet annesini Meksika'dan buraya getirmeyi başarmıştı... ve annem bir parti veriyordu. | Open Subtitles | مونيكا تمكنت أخيراً من إحضار أمها من المكسيك و أمى كانت تعدّ حفلاً |
| Çekici birisin ama kızarkadaşımı getirmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أنت شخص جذاب يا أندي ولكني أفضل إحضار صديقتي. |
| Yatak odanı buraya getirmeyi istemezsin onları yatak odana getirmeyi istersin. | Open Subtitles | ليس عليك أن تجلب فراشك إلى هنا يجب أن يحدث العكس |
| Bobby Kennedy İndiyanapolise şehrin mesajı getirmeyi planlmaştı. | TED | ادرج بوب كندي ضمن جدوله احضار رسالة المدينة الداخلية الى انديانا بولس |
| Bir paket sigara geri getirmeyi unutma, tamam mı? | Open Subtitles | لا تنسي أن تحضري معك علبة السجائر، حسناً؟ |
| Çekiç getireceksen, çivileri de getirmeyi unutma. | Open Subtitles | وإن جلبت مطرقة، يجدر بك جلب بعض المسامير أيضاً. |
| Özel birisini getirmeyi düşünürseniz listemi gözden geçirebilirim. | Open Subtitles | أستطيع أن اراجع الجدول اذا أردت جلب شخص مميز |
| Bu mektubu getirmeyi seni görebilmek için kabul ettim. | Open Subtitles | لقد وافقت على جلب الرسالة فقط حتى أستطيع أن أراك |
| Umutsuzlara umut getirmeyi deneyen, ezilmişleri ayağa kaldırmaya çalışan, | Open Subtitles | إنها قصّة واعظ حاول جلب الأمل إلى اليائسين، حاول مساعدة المظلومين، |
| Konuşmayı ve senin için yapacağımız testi eve getirmeyi unutma | Open Subtitles | أو شيء من هذا القبيل لا تنسى إحضار كل شيئ إلى البيت نحن نحتاج للإعداد لاختبارك |
| Gidip yiyecek bir şeyler getirecektim, çünkü bana getirmeyi unuttular, yani siz çocuklar konuşmaya izinli değil misiniz? | Open Subtitles | كنت أريد إحضار شيء للأكل نسوا إحضار شيء لي هل أنتم ممنوعون من الكلام؟ |
| - Tabii ki bir dahakine yanınızda Carter'ı da getirmeyi düşünün. | Open Subtitles | بالطبع ، في المرة القادمة فكروا فى إحضار كارتر معكم |
| Gazetemi getirmeyi unutmuşum ama bu muhabbet çok lezzetli. | Open Subtitles | نسيت إحضار صحيفتي إلى هنا لكن هذا الحوار الطويل رائع |
| Başka kimsemiz yok. Su getirmeyi unutma. | Open Subtitles | فليس لدينا سوى بعضنا بعض لا تنس أن تجلب الماء |
| Hatta görevlilerden birisi odaya televizyon getirmeyi bile teklif etti. | Open Subtitles | احد موظفي الاستقبال قال ان بإمكانه احضار تلفاز هنا من اجلي |
| Daha önce torunumuzu getirmeyi hiç düşünmedin. | Open Subtitles | لم تفكري أن تحضري حفيدنا من قبل |
| - Seninkini bende aldım, ve getirmeyi unuttum. | Open Subtitles | ـ لقد إشتريت لكى هدية و لكن نسيت أن أحضرها معى ـ أعلم ذلك , و لكن لا بأس إفتحها |
| O yüzden Bay Jenner'ın fotoğrafının bu göreve getirmeyi umduğum mükemmeliyetin standardını temsil edebileceğini umuyordum. | Open Subtitles | لذا كنت أتمنى أن الصورة للسيد جينر يمكن أن.. يمكن أن تمثل معيار البراعة التي آمل أن أجلبها الى هذا المكان |
| Uzun süre burada yoktum yeni döndüm ve dönerken de, çatal bıçak getirmeyi unuttum. | Open Subtitles | لقد رجعت هنا مؤخراً بعد أن كنت مسافر لسنوات عديدة نسيت أحضار مايلزم للمائدة من سكاكين وشوك وملاعق |
| - Şimdi, babamın son dileğini yerine getirmeyi plânlıyorum. | Open Subtitles | "الآن سأُحقق وصية أبي، باستخدام قائمة الأسماء التي تركها ليّ.." |
| Bu Goa'uld'ları buraya getirmeyi mi planlıyorsunuz? | Open Subtitles | أتقترحين أن تجلبي هؤلاء الجواؤلد هنا؟ |
| Onu yanımda getirmeyi planlamadım. Olduklarında daha iyi olduklarını sanıyorlar. | Open Subtitles | لا أفكر فى إحضارها معى فهم يعتقدون انهم افضل منى |
| Mataramı getirmeyi unutma. | Open Subtitles | لا تنسى مكاني بالمقصف |
| Yanımda seni getirmeyi istedim. Neden gelmedin ki? | Open Subtitles | أردت أن أجلبك أنت لمَ لم ترغب بالمجيء؟ |