bunun sebebi tarihsel kayıtların büyük bir hızla dijital ortama geçiyor olması. | TED | والسبب في ذلك هو أن السجل التاريخي يتم تحويله رقمياً بسرعة كبيرة. |
Pekala, öyleyse niçin saatte 25 mil hızla sürebileceğin yerde 15 mille gidiyorsun? | Open Subtitles | إذاً لمَ تقود بسرعة 25 كم في منطقة حد السرعة بها 40 كم؟ |
Yaklaşık 10,000 metre yükseklikte, saatte 800 kilometre hızla uçacağız. | Open Subtitles | سنطوف بارتفاع 31000 قدم بمعدل سرعة 500 ميل فى الساعة |
Bu virüsler hızla milyonlarca çoğalabildikleri için yine hızla rastlantısal mutasyon oluşturabilirler. | TED | وبسبب أن الفيروسات تتكاثر سريعاً بالملايين تستطيع سريعاً أن تطَّور طفرات عشوائية. |
Bu hızla gidersek matkap duvara ulaşana kadar matkaba yeterli zararı veremeyiz. | Open Subtitles | بهذا المعدل ، لن نضره كفاية قبل أن يصل إلى ذلك الجدار |
Beklemediğim şey ise, giderek artan bir hızla yukarı gitmesidir. | TED | ما لا أتوٌّقعه هو أن تتجّه نحو الأعلى بسرعة متسارعة. |
Böylece tsunami saatte 800 km hızla ilerleyerek, ortaya çıkmış olur. | TED | وهكذا، يتكون التسونامي، متحركًا بسرعة تزيد عن 500 ميلا في الساعة. |
İki parçacık, ışık hızı kadar bir hızla çarpıştığında kuantum dünyası devreye girer. | TED | عندما يتصادم جزيئين فهما بسرعة الضوء تقريباً، حينها تبدأ قوانين عالم ميكانيكا الكم |
Diyelim ki saatte en fazla... 15 kilometre hızla karşılaşıyorlar. | Open Subtitles | تتجمع عند السرعة القصوى دعنا نقول 10 أميال فى الساعة |
Radara göre şimdiden sahil kesiminde yağış başladı.... ...ve hızla kuzeye doğru ilerliyor. | Open Subtitles | الرادار يظهر بالفعل زيادة عجلة السرعة عبر المناطق الساحلية و تتحرك بسرعة للشمال |
Eğitim öğretim yılının sonu da hızla yaklaşıyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | هذا يبدوا مفاجئاً بالنسبة لآخر سنة أن تمر بهذه السرعة |
Ama istediğin zaman, tam bir diplomatik dokunulmazlıkla istediğin hızla bunu kullanabileceksin? | Open Subtitles | لكن يمكنك قيادتها متى شئت، وبأكبر سرعة ممكنة مع حصانة ديبلوماسية كاملة؟ |
Şu anda batıya doğru saatte 75 mil hızla ilerliyor. | Open Subtitles | تتجه حالياً غرباً يقترب من سرعة 75 ميل في الساعة |
Köprü üstüne güneydeki açık sulara son hızla ilerlemesini söylesin. | Open Subtitles | أخبر الجسر لرئاسة جنوب عن المياه المفتوحة في سرعة الجناح. |
hızla kavgaya dönen tartışmaya pencereden bakan bir komşuları şahit oldu. | Open Subtitles | هذا الشجار تحول سريعاً إلى جسدي وشهده أحد الجيران من نافذه |
Eğer bu hızla devam ederse, çok yakında Amazon’da sahip olduğumuz, iklimi düzenleyen bu güçlü pompayı kaybedeceğiz. | TED | اذا حافظنا على هذا المعدل من الخسارة, قريبا سنخسر هذه المضخة الضخمة التي نمتلكها في الامازون والتي تنظم مناخنا. |
Çarptığım ve hızla kaçtığım o arabayı unutalım. ve kimseye söylemediğimi. Şimdiye kadar. | Open Subtitles | أنسى تلك السيارة التي صدمتها و هربت مسرعة ولم أخبر أحدا حتى الآن |
Oldukça hoş ve hızla yayılmaya başladı, bio çeşitliliği bir zamanlar çok zengin olan Kuzeybatı Akdeniz'de aşırı büyümeye başladı. | TED | هي جميلة جدا ولديها بداية سريعة لتنمو سريعا في ما مضى غنية جدا التنوع الحي في شمال غربي البحر المتوسط |
Bu süre boyunca 100 km hızla otobanda ilerliyor. | TED | كل هذا الوقت كان يقود بسرعة 65 ميل في الساعة على الطريق السريع. |
Bu balonları al ve "koş" dediğim zaman hızla koş ve balonları elinden bırakma. | Open Subtitles | اركضي، أركضي بأسرع ما يمكنكِ و لا تفلتي البالونات |
Ve büyük bir hızla, çok hücreli oldular, çoğalabiliyorlardı, enerji kaynaklarını elde etmek için fotosentezi kullanabiliyorlardı. | TED | وبسرعة كبيرة، أصبحت متعددة الخلايا، استطاعت التكاثر، استطاعت استخدام التركيب الضوئي كطريقة للحصول على مصدرها الطاقي. |
Buradaki kum tepecikleri yılda 600 metre hızla güneye doğru hareket ediyor. | TED | ووجدتُ أن الكثبان هنا تتحرك باتجاه الجنوب بمعدل 600 متر في العام |
FDG hızla vücudun içinde dolaşacak. | TED | سيبدأ الغلوكوز المشع بالتحرك سريعًا في الجسم. |
Kilisenin yanından geçtiğin hızla barın da yanından geçsen, çok daha iyi olur, küçük şaşı. | Open Subtitles | لو مررت بالحانة مسرعاً كما مررت على الكنيسة كان ذلك من الأفضل لك وحتى تغض بصرك |
iyi bir hızla yürüyor fakat biraz önceki seyahat ile karşılaştırıldığında, öylesine yürüyor, | TED | ويسير إليها بخطى حثيثة، ولكن مقارنة بالسرعة التي رأيناها فهو يسير ببطء. |
Saatte 4,000 mil hızla Dünya çevresinde hareket ettiği radar tarafından saptandı. | Open Subtitles | لقد رصد بلرادار حول الارض يدور في معدل 4000ميل في الساعة |