halının üzerine kan yayılmış bu kan deryasından bir kısmı da kanepeye sıçramıştı. | Open Subtitles | كانت الدماء تسيل منه على السجادة ومنها تكونت بركة من الدماء تحت الأريكة |
Ama ayrıca anahtarların da olmaması demekti ve halının üstünde mantarların büyümesi. | Open Subtitles | لكن هذا يعني أيضاً أنه ليس لها مفاتيح والفطر ينمو داخل السجادة |
Yatak odasındaki halının üzerinde Mark Jeffries'e ait olmayan sperm örneği bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا المني على السجادة في غرفة النوم لا ينتمي للاحتفال جيفريز. |
Herhalde 500 yıldır bir halının içinde kaldığın içindir. | Open Subtitles | أحزر بأنّ أجيء من أن ألفّ في البساط لل500 سنة الماضية. |
Kararsızlığı, çöküntüyü, geçici çözümleri ve halının altına süpürdüğümüz pislikleri yansıtırlar. | Open Subtitles | تعكس التقلب، الشقوق، الحلول المؤقتة، و الأوساخ التي ننظفها أسفل السجاد |
Anahtar uymayınca hatasını anlayacak ikiyle ikiyi toplayacak ve halının altına bakacak. | Open Subtitles | ، وعندما لا يفتح معه سيدرك خطأه يجمع الأمور سوياّّ وينظر تحت سجادة الدرج |
PM: Az önce bir tabak dolusu sosisi yere saçtı, yepyeni halının üstüne. | TED | بيتر مولينكس : حسنا لقد قام مايلو بايقاع طبق من النقانق على الارضية وتحديدا على السجادة الجديدة |
Ve bu halının da kanıtları örtmek için buraya konulduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونحن نعتقد بأنّ السجادة وضعت في محاولة لتغطية الدليل. |
-Ne demek değildi? Yerdeki halının altındaydı. | Open Subtitles | ماذا تعني لم يكن هناك , لقد كان تحت السجادة |
Onu dövdükten sonra fetusu halının üzerine sıçmıştır. | Open Subtitles | بعد الضرب الذي تلقته , على الأرجح انها الآن تتغوط الجنين على السجادة |
İ çinizden biri o halının dışına çıkarsa ölür ! | Open Subtitles | إذا خْطوت خطوة واحدة خارج تلك السجادة الزرقاء القبيحة، فأنت ميتة |
Gitmelerinden önce o halının güzelce değiştirilmiş olmasını sağla. - Tamam. | Open Subtitles | تأكد بأن تستبدل تلك السجادة بشكل مثالي قبل أن يذهبوا |
Peki, ama her hasta olduğunda halının üzerine yapma. | Open Subtitles | نعم, لكن لا ترمى النفاية على السجادة كل مرة تكون مريضاً |
Küller yerlerde, halının üstünde. | Open Subtitles | وكانت هناك طافية وأعقاب سجائر على الأرض وفوق السجادة |
Bu halının fiyatı nedir, Brannigan? | Open Subtitles | كم ثمن ذلك البساط الذي على الحائط يا برانيجان ؟ |
Ailem ve okulum gibi beni halının altına süpüremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك القائى تحت البساط اكثر ن والدى او من المدرسة او من العالم اجمع |
Sanki tozları halının altına süpürüp, hiçbir şey olmamış gibi yapmayı. | Open Subtitles | فقط تكنسين الأمر تحت البساط وكأن شيئاً لم يحدث ؟ |
Farkına varmıyoruz ve koltuklarının kumaşının veya halının zehir moleküllerini tuttuğunun da farkında değiliz. | TED | فنحن لا نلاحظ ولا نلاحظ أننا لا نلاحظ الجزيئات السامة الصادرة من السجاد أو نسيج المقاعد. |
halının üstüne işediği için kırbaçlanmayı bekleyen bir köpek gibi hissediyordum. | Open Subtitles | كنت اشعر كأنني كلب تبول على سجادة وينتظر ان يسحق |
Babam, halının sizde kalmasına izin verdiğini söyledi, ama o benim rahmetli anneme bir hediyem olduğu için, size verme hakkına sahip değil. | Open Subtitles | أبي أخبرني بأنـّه رضي أن تأخذ السجّادة ولكن بما أنـّها هديـّة من والدتي المرحومة إنـّها ليست له لكي يهبها |
kendimden geçerdim sonra, seni zorla oturma odasındaki halının üzerine yatırmak zorunda kalırdım. | Open Subtitles | و سيكون على اغتصابك بالقوة هنا على بساط حجرة المعيشة |
Ve aynı halının eski binasında yenilenmeden önce çekilmiş fotoğrafı var. | Open Subtitles | وصوره لنفس السجاده من احد مبانيه القديمه قبل ان يقوم بتجديدها |
Mesaj bırakıp halının nerede temizlenmesini istediğini söylüyorsun. | Open Subtitles | تترك رسالة لتخبرهم بانك تريد ان تنظف سجادتك |
Seni halının sonuna kadar takip edicem. | Open Subtitles | أنا سَأَتعقّبُك إلى نهاية هذه السجادةِ. |
Tüylü halının üzerine yüzüğümü düşürdüm. | Open Subtitles | خاتمي قد وقع ايجب ان يكون لديك سجاد بوبر طويل ؟ |