| Şu an pek de " Hootie " havasında değilim. | Open Subtitles | لأنني لست في مزاج جيد لأسمع هوتي و هو يغني |
| Üstelik gece yemeği havasında değilim. | Open Subtitles | إلى جانب أننى لست في مزاج جيد لحفلات العشاء |
| Onun için havasında değil durumunda vanquishing iksir çalışır. | Open Subtitles | أنت اصنعي جرعة للقضاء عليها في حال أنها ليست في مزاج للمساعدة |
| Bak,alınma ama,hiç konuşma havasında değilim | Open Subtitles | أنظري, بدون إهانة لكني لست بمزاج يسمح لي بالحديث |
| Sen yine yardım etmek için gittin, ama o havasında değildi, değil mi? | Open Subtitles | ذهبت هناك لنقل بعض الأغراض ولم تكن في المزاج ؟ |
| İşi yapmanın zamanı gelmişti. bütün gece uyumayanlarımız kahve ve çörek havasında değildi. | Open Subtitles | كلانا كان مستفيقاً طوال الليل ولم نكن في مزاجٍ يسمح بتناول القهوة والكعك |
| Kanepesinde uyuyan sarı şişman bir kedi, pencereye yağmur damlaları çarpıyor, ve mutfağın havasında kahvenin izi bile yok. | TED | هناك قطّة صفراء سمينة نائمة على أريكته، حبّات مطر تتساقط على النافذة، ولا أثر لرائحة القهوة في هواء المطبخ. |
| Şu an pek düğün havasında olduğunu sanmıyorum ama? | Open Subtitles | لا أتوقع أنكِ في حالة مزاجية لحضور حفل زفاف؟ |
| Ama Michelle'in işaret havasında olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لاني أظن ان ميشيل ليست في مزاج يسمح لها بأعطاء أشارات |
| Um, doğruyu söylemek gerekirse, şuanda pek de şirket havasında sayılmam. | Open Subtitles | لأكون صريحة معك، أنا لست في مزاج يسمح لي أن أختلط بأحد في الفترة الحالية |
| Tanrım, Henry bu akşam havasında. Sayesinde takım arkadaşları da öyle. | Open Subtitles | رائع،يبدو انه في مزاج رائع فهل اعضاء فريقه بنفس المزاج؟ |
| Doğrusunu söylemek gerekirse berbat bir gün geçiriyorum ve pek gülme havasında değilim. | Open Subtitles | أواجه يوم كريه وليس لي مزاج للضحك يمكننا أن ننتظر حتى الغد |
| Evet, belki şu anda sohbet havasında değildir. | Open Subtitles | نعم، لكنه على الأرجح ليس في مزاج مناسب للحديث في هذه اللحظة بالذات |
| Ben olsam üstüne gitmezdim. Bugün havasında değil. | Open Subtitles | لم أكن لأضغط عليه إنه في مزاج سيِّء اليوم |
| İyilik yapma havasında olan Şef, Amire haber yolladı. | Open Subtitles | النائب العام الذي كان بمزاج لإسداء خدمة أرسل تبليغاً للرائد |
| Yeni insanlarla tanışma havasında değilim. | Open Subtitles | اجل , لم اكن بمزاج مناسب لأقابل اشخاص جدد |
| Herkes havasında olduğuna göre, karaokeye gidelim mi? Ben varım! Karaoke kulağa eğlenceli geliyor! | Open Subtitles | بما أننا جميعاً بمزاج جيد لنذهب إلى الكاريوكي، حسناً؟ |
| Kutlama havasında olacak, yemekler dışarıdan gelecek... | Open Subtitles | إلتزاماتي. المزاج سيكون إحتفالياً، الطعام سيوزع، |
| Yok, baba hiç de dondurma havasında değilim. | Open Subtitles | أبي، لا لست في مزاجٍ جيّدٍ لتناول المثلّجات لقد خسرت خطيبي للتوّ |
| Amerikan tütününün kokusu çöl havasında taşınır. | Open Subtitles | سيفوح برائحة التبغ الأمريكي ويحمل في هواء الصحراء |
| İşe bak, Tabiat Ana bu ara havasında değil sanırım. | Open Subtitles | الطبيعة الأم في حالة مزاجية سيئة في الآونة الأخيرة. |
| Parti havasında değildim zaten. | Open Subtitles | لا أشعر برغبة بالمشاركة بالحفلة علي أي حال |
| Donna, kimse senin kas geliştirme programlarından birisini izleme havasında değil. | Open Subtitles | Ugh دونا، لا أحد في المزاجِ لأحد معارضِكَ بناءِ عضلةَ. |
| Mesajınızı ileteceğim, fakat gösterişli sosyalleşmeler havasında olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً، سأوصل له الرسالة لكن لا أعتقد أن لديه مزاجاً لأي علاقات أجتماعيّة |
| Bana eski model arabaları seven bir kız havasında gibi gelmemiştin. | Open Subtitles | -أنتِ لا تُلهميني كفتاة عاشقة للسيّارات العتيقة . |