"hayatını tehlikeye" - Traduction Turc en Arabe

• تخاطر بحياتك
• يخاطر بحياته
• أخاطر بحياة
• المخاطرة بحياة
• خاطرت بحياتك
• طائش للخطر
• حياتك للخطر
• حياتها للخطر
• تخاطر بحياة
• تخاطري بحياتكِ
• المخاطرة بحياتك
• عرّضت حياة
• بحياتك من
• بحياتكِ من
• المخاطرة بحياته

İçeri gir. Yine hayatını tehlikeye atıyorsun.
يجب أن تذهب إلى الداخل أنت تخاطر بحياتك مرة أخرى

200 woolongluk bir köpek için hayatını tehlikeye atıyorsun.
تخاطر بحياتك من أجل كلب كل سعره هو 200 ووبونغ.

Her gün dışarıda olan o. hayatını tehlikeye atan o.
إنه من يكون هناك كل يوم إنه من يخاطر بحياته

Ben de kızımın hayatını tehlikeye atamam.
وأنا لن أخاطر بحياة ابنتي

Sana kehanette bulunmak için kızın hayatını tehlikeye attı. Sence böyle şaka olur mu?
أتعتقد يمزح بعد المخاطرة بحياة البنت لإخبارك بختك؟

hayatını tehlikeye attın. Birleşik Devletler'in korumasındasın.
لقد خاطرت بحياتك ومن واجب المسئولين في مباحث الأمن الأمريكي حمايتك

Gerçekten bu gezegenin insanları için hayatını tehlikeye atmak istiyor musun, Binbaşı?
تريد حقا أن تخاطر بحياتك لناس هذا العالم، أيها الرائد؟

Sana gelirsek genç adam, bir daha müdürünün hayatını kurtardığında kendi hayatını tehlikeye atmamaya özen göster.
بالنسبة لك أيها الفتى، حين تنقذ مدير مدرستك المرة القادمة حاول ألاّ تخاطر بحياتك

hayatını tehlikeye atarak beni korumanın sebebi o, değil mi?
كانت هي سبب حمايتك لي بينما تخاطر بحياتك ، أليس كذلك؟

Mermilerden kaçıp tetiğe basarak hayatını tehlikeye atmak.
أن تخاطر بحياتك , تتفادى الرصاص وتجذب الزناد

Çünkü bir yabancı için hayatını tehlikeye atmasının hastalık dışında bir nedeni var.
لأنّه لا سبب آخر لجانب كونه مريض كي يخاطر بحياته لأجل شخص غريب

Sıkıntıda olan bir fareyi kurtarmak için hayatını tehlikeye atabilir.
يودُّ دائماً أن يخاطر بحياته مقابل مساعدة فأرةٌ في محنتها.

Bir insanın hayatını tehlikeye atması kolay değil özellikle de nedeni iyi bilmiyorsa.
من الصعب على أي إنسان أن يخاطر بحياته خصوصا ً إن لم يكن يفهم السبب

Oğlumuzun hayatını tehlikeye atmam.
ولن أخاطر بحياة ابني

Bence gayet iyi ilgileniyorsun ve yaptığı şeyle aynı fikirdesin ve bunu yapmakla Başkan'ın hayatını tehlikeye atmaya razısın.
السياسة ليست إهتمامى أعتقد أنها ستكون إهتمامك وأعتقد أنك تتفق مع ما تفعله هى وأنت تنوى المخاطرة بحياة الرئيس لتحقق ذلك

Prenses seninle konuşmak istiyor. Beni başka bir adama vermek için hayatını tehlikeye attın.
الأميرة تريد أن تتحدّث معك لقد خاطرت بحياتك لتعطينى لرجل آخر

Başka birinin hayatını tehlikeye atmaktan gözaltı.
مراقبة نتيجة لتعريض طائش للخطر ؟

Kendi hayatını tehlikeye atman anlamına bile gelse, gözün kapalı ortaya atlayıp birilerini kurtarmaya çalışacaktın.
ستسرع إلى هناك وتحاول إنقاذ أحد حتى لو كان ذلك يعني أن تعرض حياتك للخطر

Kimse ona eziyet edemez, ve hayatını tehlikeye atamaz.
،ولا يستطيع أحد أن يمسها ولن يعرض أي أحد حياتها للخطر

Birleşik Devletler Başkanı'nın hayatını tehlikeye atıyormuşsun gibi geldi bana.
يبدو لى أنك تخاطر بحياة رئيس الولايات المتحدة

hayatını tehlikeye atmaya değmez.
إنها شيءٌ لا يستحقُ أن تخاطري بحياتكِ من أجله

Sahiden de tanımadığın insanlar için hayatını tehlikeye attığına değiyor mu?
أعني، هل حقاً للأمر قيمة المخاطرة بحياتك لإنقاذ حياة أناس لا تعرفهم؟

Adamlarımın hayatını tehlikeye atarsan, seni oraya gömerim.
إذا عرّضت حياة رجالي للخطر سأدفنك هناك!

Seni kurtarmaya geldik. Buradaki herkes senin için hayatını tehlikeye atmaya hazırdı.
. كل رجل هنا كان يريد المخاطرة بحياته من أجلك