İnsanlar bunları okuyor. Bu, onları gerçek hayatlarında mutsuz yapıyor. | Open Subtitles | تجعل الناس التي تقرأها تعساء وغير راضين عن حياتهم الخاصة |
Ne durumda olduklarını merak ediyorum. hayatlarında neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعلم كيف حالهم أريد أن أعرف ما يجري في حياتهم |
Onlarla çok gurur duyduğumu hala hayatlarında onlarla olduğumu söyle. | Open Subtitles | أنني فخور جداً بهم وأنني معهم لا أزال في حياتهم |
Teşekkürler. Birbirimizin hayatlarında olacaksak biraz daha samimi olsak fena olmaz. | Open Subtitles | إذا سنكون في حياة بعضنا البعض، فقد حان الوقت لنكون ودودتَين. |
Ama şu anda hayatlarında neler olup bittiğini hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | لكن ليس لدينا فكرة عن . ما يحدث بحياتهم الآن |
İşler hayatlarında ilk defa onlar için olması gerektiği gibi gitmediği için dava açtılar. | Open Subtitles | إنما يقاضياني لأنها المرة الأولى في حياتهما التي لم تسر فيها الأمور كما يريدان |
Günlük hayatlarında mücadele eden parasız iş adamlarını hedef alıyor. | Open Subtitles | انه يستهدف رجال اعمال محبطين و يعانون في حياتهم اليومية |
Bazen insanların hayatlarında değişiklik yapmak zorunda oldukları bir an gelir. | Open Subtitles | أحياناً يأتي الناس لمكان، حيث يجب عليهم صنع تغيير في حياتهم. |
Fakat bazı insanlar şimdiye kadar hayatlarında olan her bir şeyden bahsetmeyi sevmezler. | Open Subtitles | لكن بعض الناس لا يريدون الحديث عن كل شيء حدث لهم في حياتهم |
Hastalarım hayatlarında bir şey yapmaktan çekindiğinde onlara bazen balıklama dalmaları gerektiğini söylerim. | Open Subtitles | هناك شيء أقوله لمرضاي عندما يترددون بشأن القيام بخطوة ما في حياتهم الخاصة |
Vücutlarına, kendileri ile başbaşa kalmaya ve iki dakikaya ihtiyaçları var ve bu onların hayatlarında önemli değişikliklerle sonuçlanabilir. | TED | يحتاجون أجسامهم، خصوصية ودقيقتان ويمكنها بشكل ملحوظ تغيير مخرجات حياتهم. |
Bugünlerde gitgide daha çok insanın bilinçli bir şekilde hayatlarında bir yer açmak için önlemler aldığını fark ettim. | TED | لاحظت أن المزيد من الناس يأخذون تدابير واعية هذه الأيام لكي يفتحوا فضاءات في حياتهم. |
Tamam, ben ödenekle yaşayan annelerin, risk altındaki çocukların, eski çelik işçilerinin de hayatlarında bir fıskiyeyi hak ettiğini düşünüyorum. | TED | حسنا، اعتقد ان امهات الرعاية الاجتماعية و الاطفال المعرضين للخطر وعمال الصلب السابقين يستحقون نافورة في حياتهم. |
Tek bilmeniz gereken çocukların da yetişkinlerin de hayatlarında çiçekler olmasını hak ettikleridir. | TED | ماتحتاج لعرفته هو ان الاطفال والكبار يستحقون الازهار في حياتهم. |
Burada oturan tüm insanlar bu konuşmaların nicesini dinledi, hayatlarında birçok ders aldılar. | TED | فلدى كل من الحاضرين الكثير من هذه الاحاديث سمعوا عن دروس أكثر في حياتهم. |
Onların zaman zaman kendi hayatlarında bir seyirci gibi hissetmelerine neden olan şey bu uzun dönemli erteleme. | TED | بل بسبب ذاك التأجيل طويل المدى الذي جعلهم كالمتفرجين ، أحيانًا ، على حياتهم نفسها .. |
O gece çoğu kişi, hayatlarında ilk kez o gece anlamlı bir dini tecrübe yaşadıklarını söylediler. | TED | قال العديد من الناس بأنها المرة الأولى التي يخوضون فيها تجربة دينية ذات معنى خلال حياتهم. |
İngilizce öğrettim, su filtreleri ve yiyecek aldım ve bütün çocukları hayatlarında ilk defa diş hekimine götürdüm. | TED | درّست اللغة الإنجليزية واشتريت مرشحات المياه والأكل وأخذت كل الأطفال إلى طبيب الأسنان لأول مرة في حياتهم. |
Bu şehirlerde insanların bugünkü ve yarınki hayatlarında mimarinin etkisi binaların büyüme hızına benzer şekilde yerel toplulukları ve ekonomileri değiştirmesidir. | TED | وفي هذه المدن، تأثير الهندسة المعمارية في حياة الناس اليوم والغد تغير في المجتمعات والاقتصادات المحلية بنفس السرعة كما تنمو المباني |
hayatlarında ne yapmak istediklerine saygı göstermek gerek. | Open Subtitles | يجب ان تحترم ما يريدوا ان يفعلوه بحياتهم |
Cate ve Ryan beni hayatlarında daha az istiyorlar ama Lux'la birlikte olmamın tek yolu oraya gitmem. | Open Subtitles | كايت ورايان يريدونني قليلاً في حياتهما ولكن الطريقة الوحيدة لأكون مع لاكس هي أن أكون هناك |
Kimin orada olacağını, kimin anlayacağını ve hayatlarında onlara ne olacağını asla bilemem. | TED | لم اعلم قط من كان من الممكن ان يكون هناك او يستقبل ما اقدم وما يمكن ان يحدث لحياتهم |
hayatlarında olup bitenleri konuşurlar... | Open Subtitles | ويتحدّثن عن حياتهنّ. |