Oraya vardığımız zaman istersen heykelin tepesine çıkarız diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما نصل إلى هناك سنصعد إلى قمة التمثال إذا أردتي |
Eğer burada bırakırsak, heykelin gerçekten ağlamadığını öğrenecekler ve Rahip Paul'u dolandırıcılıkla suçlayacak. | Open Subtitles | اذا تركناه هنا سيكتشفون بأن التمثال لم يبك حقا ويلومون الاب بول بالاحتيال |
Su kenarında dev bir heykelin ayak kısmını gördük. Dört parmaklı. | Open Subtitles | و هناك أيضاً قدم التمثال الضخم الموجودة بمحاذاة البحر على الجزيرة |
Temiz giysilerle, bir battaniyeye sarılmış şekilde bir heykelin altında özenle yatırılmıştı. | Open Subtitles | ملفوف في بطانية بيضاء وضع بعناية تحت تمثال |
- Kabuk, salakça, 1000 yıl önce kaçırılan heykelin başındaki sözcü. | Open Subtitles | التي تتحدث عن رأس العملاق المسروق منذ ألف سنة. |
Bütün hayatım boyunca sürekli bu heykelin altında gizlenip duramam. | Open Subtitles | لا يُمكننى البقاء مَحبوسة هكذا فى هذا التمثال طوال حياتى. |
- Danny, müzeye son gittiğinde heykelin kıçına sakız sıkıştırdığın için kovulmuştun. | Open Subtitles | داني , أخر مرة ذهبت للمتحف تم طردك للصقك للعكلة بمؤخرة التمثال |
Ve eğer heykelin yüzü ile müzisyenin yüzünü karşılaştırırsak, ikisinin de aynı özelliklere sahip olduğunu görürsünüz. | TED | والآن إذا قارنا وجه التمثال مع الموسيقار، ترون الملامح نفسها مجددا |
tam da bahsettiğimiz heykelin devrilerek parçalara ayrılması görülmekte. | TED | هذا هو التمثال ذاته، كما تم الإطاحة به، وتحطيمه إلى قطع. |
Size gösterdiğim heykelin resimlerini hatırladınız mı? | TED | هل تتذكرون صور التمثال الذي شاهدتموه من قبل؟ |
Burada, aynı heykelin iki görüntüsü yer almakta. | TED | هاتان صورتان تجميعيتان لنفس التمثال استنادًا على معلومات الجمهور. |
Düşünün: Kaçınız bir müzeyi ziyaret ettiğinizde bir heykelin arkası dahil tüm taraflarının fotoğrafını çeker? | TED | فكروا بالأمر: كم منكم، عندما تزورون متحفًا، يلتقطُ صورًا لجميع أجزاء التمثال حتى الجانب الخلفي منه؟ |
heykelin dijital yeniden inşaasını tamamlamak için fotoğraflarını arıyoruz. | TED | فوجدنا بالفعل صورًا لإكمال البناء الرقمي لهذا التمثال. |
Bu heykelin bize Fransızlar tarafından hediye edildiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | عرفت هذا التمثال هل أعطى إلينا من قبل الفرنسيين؟ |
Naber? heykelin kafasını kesen kişiyle tanışmayı ne çok istediğimizi konuşuyorduk. | Open Subtitles | كنا نقول إننا نتمنى لقاء من قطع رأس التمثال |
Zamanı ve yeri söyle! Hemen ofisinin dışında Kinsley meydanındaki heykelin yanında. | Open Subtitles | ميدان كنزلي قرب عملك,وستكون عند التمثال القديم غدا ظهرا |
Sonra cesedi golf sahasındaki bir heykelin altına bıraktınız. | Open Subtitles | ثم وضعت جثته لتستند قرب تمثال في ملعب الغولف |
Gardını ddüşürdü. Yarın sabah heykelin kafasını ele geçireceğim. | Open Subtitles | لقد انتهت مشكلة المتاهة ورأس العملاق ينتظرنا غدا لنأخذه. |
Birçok yerinden kanlar akan önünde sevinçli Romalıların yıkandığı heykelin senin yüce Roma'ya, yepyeni, diriltici bir kan getireceğine alamettir. | Open Subtitles | تمثالك الذي تنبثق منه الدماء من صنابير عديدة ليغتسل بها الرومان الباسمون تدل على أن، روما العظيمة ستتخضب بدماء مجدّدة، |
OYİ tüm heykelin üstünde parmak izlerinizi buldu. | Open Subtitles | وجدت وحدة الجرائم بصمات أصابعكِ في جميع أنحاء القبضة. |
ve burda bir işleyişin unsurları bulunuyor ve heykelin unsurları ve "kendiniz gibi hissetmenin" unsurları, kendinize yakın. | TED | إذا فهناك عنصر الأداء, و عنصر النحت, و هناك عنصر الإحساس بالذات, بقرب المرء لذاته. |
Hadi, gidip heykelin birini temizleyelim. | Open Subtitles | انة انسان هيا بنا دعنا ننظف بعض التماثيل |
Bütün heykelin boyutu aşağı yukarı bu. | TED | لذا إن قطع علامة الوقف إلى نصفين أو النقطة٬ فذلك هو حجم المنحوتة |
Biliyormusunuz, bu heykelin aslında huzuru getirmesi gerekiyordu... ve bir bakıma oldu. | Open Subtitles | تَعْرفُ، بأنّ التمثالِ كَانَ إفترضَ لجَلْبك سلامِ... وبطريقة ما، هو عَمِلَ. |