| Tanrı çirkinlikten hoşlanmaz. Şirinliğe de bayılmaz. En güzel düğün hediyesi hakikattir. | Open Subtitles | الرب لا يحب القباحة يا بام أعتقد بأن أفضل هدية يمكنكِ إهداوئها |
| Yumurtalar ve tostlar soğuyacaklar. Kimse soğuk bir kahvaltıdan hoşlanmaz. | Open Subtitles | البيض والخبز المحمص يزدادون برودة لا أحد يحب الفطور البارد |
| Hiçbir atlet ya da şampiyon, kaybetmekten hoşlanmaz. | TED | اسمعي، لا يوجد رياضيّ أو بطل يحب أن يخسر. |
| İnsanlar ölümden konuşmaktan hoşlanmaz. O nedenle sen araştırmalısın. | Open Subtitles | الناس لا يحبون التكلم عن الموت لهذا لابد ان تتحقق |
| Müziğine dalmışken rahatsız edilmekten hiç hoşlanmaz. | Open Subtitles | عندما يستمع إلى موسيقاه يكره أن يزعجه أحد |
| İnsanlar yönlendirmelerden hoşlanmaz. | Open Subtitles | الناس تكره أن تكون مُوجهة من قِبل الآخرين |
| Bernie, Harry "Tanrı aşkına" denmesinden hoşlanmaz. | Open Subtitles | بيرني.. هاري لا يحب أن يقول الناس بحق المسيح |
| - Belki bana birşeyler alır. - Senin şeylerinden hoşlanmaz o, Suicide. | Open Subtitles | ربما يشتري شيئا مني إنه لا يحب حاجاتك يا إنتحار |
| Okuldan pek hoşlanmaz öyleyse mahkeme o kadar da ıstıraplı değildi. | Open Subtitles | برغم أنه لا يحب المدرسة لذا لا أعتقد أن ذلك يعتبر ألماً |
| Chandler, kimse birisinden ayrılmaktan hoşlanmaz. | Open Subtitles | شاندلر ,لا أحد يحب ان ينهي علاقته بشخص ما |
| Yalan söylemediğinizden emin olmalıyım. Bay Sanders hoşlanmaz. | Open Subtitles | يجب أن أتأكد أنك لا تكذب السيد ساندرز لا يحب ذلك. |
| Giydikleri takıların ya da kullandıkları parfümlerin çoğundan hoşlanmaz ve saçlarına dokunmaya tahammül edemezdi. | Open Subtitles | كان لا يحب الحلي التي ترتديها النساء والعطور التي يستخدمنها كان لا يطيق ان يمس شعر النساء |
| Pekala, pekala. Başa dönmeyelim. Kimse yağcılıktan hoşlanmaz. | Open Subtitles | حسنا، حسنا لا تتملقني، لا أحد يحب التملق |
| Kimseye söyleme. Butch bundan hoşlanmaz. Deli olur. | Open Subtitles | لا تخبرى أحدا, لن يحب بوتش ما قلته إنه يغضب من هذه الأمور |
| Evet, kimse terli bir gelinden hoşlanmaz. | Open Subtitles | نعم, لا أحد يحب أن يكون لديه عروس متعرقة |
| Bana yapman gerekmez. Aslında erkekler oral seksten pek hoşlanmaz. | Open Subtitles | ولا تقلقى بخصوص رد الجميل فارجال لا يحبون ممارسة الجنس بالفم |
| Size söyledim.. küçük adamlar ciddiye alınmamaktan hoşlanmaz | Open Subtitles | اخبرتك ان الأرواح الشريرة لا يحبون أن يضايقوا |
| Raphael Poulin başkasının yanında işemekten hoşlanmaz, ayrıca sandaletlerine garip garip bakılmasından hoşlanmaz. | Open Subtitles | يكره رافائيل بولا التبول بجانب شخص آخر كما يكره أيضا الغمزات الحقيرة التي تدور حول صندله |
| Haşin askerlerden hoşlanmaz, nadiren kaleden dışarı çıkar. | Open Subtitles | انها تكره رجال الحرب العبوسين وهي نادرا ما تغادر القلعة |
| Çoğu maymun sudan hoşlanmaz ama uzun burunlu maymun yüzmeyi sever. | Open Subtitles | معظم القرود لديها نفور من الماء... لكن قرد الملمة... يستمتع بالسباحة |
| Yani kendimi kurutursam o pislik bundan hoşlanmaz değil mi? | Open Subtitles | ..إذًا, إذا جعلت جسدي جافًا من الماء لن يعجب الدودة ذلك كثيرًا, اليس كذالك؟ |
| Ama iş bu ve benim abim böyle şeylerin kolay olmasından hoşlanmaz. | Open Subtitles | ولكنه عمل وأخي الكبير لا يعجبه ذلك عندما تكون الأمور ليست سهلة |
| Yani, biraz büyük ama hangi kız biraz büyükten hoşlanmaz ki. | Open Subtitles | أعني أن حجمه أكبر، ما الفتاة التي لا يعجبها حجم أكبر قليلاً؟ |
| Seninle konuştuğuna bile inanamıyorum. Kimseden hoşlanmaz. | Open Subtitles | لا أستطيعُ التصديق بأنّه يُكلّمكَ حتى، إنّه لا يُحب أحد |
| Oğlum, kadınların onun için temizlik yapmasını sevmez. Birisinin bir şeylere dokunmasından bile hoşlanmaz. | Open Subtitles | لا يريد ولدي أن تقوم امرأة بالتنظيف له لايحب أن يمس أحد أشيائه |
| Şimdilik burada uyuyabilirsin. Kocam bundan hoşlanmaz ama, pekala. | Open Subtitles | يمكن أن تنام هنا الآن زوجي لن يحبه هذا ، لكن سيتفهم |
| Biliyorsun, köpekbalıkları bundan hoşlanmaz. | Open Subtitles | تَعْرفُ،أسماك قرش لا تَحْبُّ ذلك |
| İnsanlar içlerindeki duygulardan bahsetmekten hoşlanmaz. | Open Subtitles | الناس لاتحب .التحدث عن أحاسيسهم الداخليه |
| Çok hevesli görünmek istemiyorum. Dam'lar bundan hoşlanmaz. | Open Subtitles | لا أريد أن ألدو متلهفاً جداُ السيّدات لا يحببن ذلك |
| Sanırım hanımefendi bir silaha benzediğini söylemişti. Pek çok insan silahlardan hoşlanmaz. | TED | أظن أنها قالت أنه يشبه المسدس. الكثير من الناس لايحبون المسدسات. |