Evet, bu her ne ise anladığım kadarıyla onun için önemli. | Open Subtitles | أجل, و أيّاً كان هذا فهو مهم بالنسبة له كي أراه |
Benim için önemli olan gelinimin sevgisini, ailesinin de güvenini kazanmaktır. | Open Subtitles | هذا مهم بالنسبة لي لأحوز على عواطف زوجتي و ثقة عائلتها |
Beyin modelleri bizim için önemli, çünkü onlara dayanarak bilgisayar modelleri oluşturabiliyoruz ve bilgisayarlar da bu modellere dayanarak beynimizin ne kadar iyi çalıştığını teşhis edebiliyor. | TED | أنماط الدماغ مهمة بالنسبة لنا لأنه بالاستناد عليها نستطيع بناء نماذج للحواسيب، وبناءً على هذه النماذج تستطيع الحواسيب التعرف على مدى الكفاءة التي تعمل بها أدمغتنا. |
Benim için önemli olan, insanlarının kafalarının içindekidir, ve seninkinde hiçbir şey yok! | Open Subtitles | ما يهمني هو ما يملكه الناس من عقل و أنت لا تملك شيئاً |
Uluslararası ayakları var, ve buna doğru eğilmemiz bizim için önemli. | TED | لديهم فروع دولية، ومن المهم بالنسبة لنا أن نتجه إلى هذا. |
Bunun senin için önemli olduğunu görebiliyorum o yüzden bu Perşembe dışarı çıkacağız. | Open Subtitles | حسناً ، أرى بأن ذلك مهماً بالنسبة لكِ حيث سنخرج معاً هذا الخميس |
Ama bu, ölçeğin sonundaki zengini umursayan herkes için önemli. | TED | ولكن من المهم لكل شخص من يهتم بالأغنياء بهذا المستوى؟ |
Bu gün senin için önemli bir gün. İstedim ki Rab seninle olsun. | Open Subtitles | اليوم هو يوم هام بالنسبة لك لذا اريد من الاله ان يكون معك |
- Hayatımdaki hiçbir şey senin için önemli değil mi? | Open Subtitles | هل تقول أن لا شيء في حياتي مهم بالنسبة لك؟ |
Benim için önemli olan tek bir şey olduğunu anladım. | Open Subtitles | لقد أكتشفت بانه يوجد شيء وحيد مهم بالنسبة لي جونير |
Demek istediğim, birinin sağlığı üzerine olabilir, birinin kariyeri üzerine olabilir, birisi için önemli bir şey olabilir. | TED | أعني، قد تكون صحة شخص ما، قد تكون عمل شخص ما، شئ مهم بالنسبة لهم. |
Ve o harika konuşmayı yaptık, yani, bizim için önemli olan nedir ? | TED | و دارت بيننا محادثة رائعة ، حول، ما هو مهم بالنسبة لنا؟ |
Bununla savaşan organizasyonla savaşarak değil, onlarla beraber savaşıp onlara liderlik ederek onları birbirleriyle bağlantıya geçirip, gidişatı zorlayarak çünkü bu konu onun için önemli. | TED | لا يحارب المؤسسة التي تحارب المرض ولكنه يحارب معهم ويقوضهم يجعلهم يتواصلون متحدي الوضع الراهن لانه شي مهم بالنسبة له |
Sadece, bizim için önemli olan birine, birşey olduğu zaman, umursuyoruz. | Open Subtitles | نحن نهتم فقط عندما يحدث هذا لشخص مهم بالنسبة لنا |
Bu alanlar sadece bazılarımız için lüks alanlar değil, fakat dünyadaki herkes için önemli alanlardır. | TED | هذه هي الأماكن التي ليست فاخرة فقط للبعض منا ، ولكن مهمة بالنسبة للجميع في هذا العالم. |
Şimdi, Zappos çalışanları için önemli olan şeyler sizin için önemli olmayabilir. | TED | الآن، الشئ المهم للناس في زابوس، لربما تكون هذه الأشياء غير مهمة بالنسبة لكم. |
Bu sorun çözüldüğü sürece kimin çözdüğü benim için önemli değil. | Open Subtitles | لا يهمني من سيتوصل إلى الحل طالما ان المسألة سوف تحل |
Benim için önemli olan bunların bağlam içinde ortaya konmuş çözümler olmasıdır. | TED | الشيء المهم بالنسبة لي هو أن هذه هي حلول تم حلها ضمن محيط معين. |
Fotoğrafçı oldum. Her şeyi bırakıp fotoğrafçı oldum. Benim için önemli olan fotoğrafçılığı yapmaya başladım. | TED | أصبحت مصوراً فوتوغرافياً تخليت عن كل شيء و صرت مصوّراً وبدأت بالفعل القيام بالتصوير و كان شيئاً مهماً بالنسبة لي. |
Bak Tommy, bu senin için ve Sarah için önemli gibi olmayabilir şu an, ama bir gün olacak. | Open Subtitles | ربما ليس من المهم لكم أو سارة في الوقت الحالي ، ولكن يوما ما قد يكون. مرحبا ، روجر؟ |
- Bak, doğru şeyi yapmak senin için önemli biliyorum. | Open Subtitles | إستمع إلي، أعلم أن القيام بالأشياء الصحيحة هام بالنسبة لك، |
Benim için önemli değil. Sen ne dersen de ben 100.000 dolarımı yine de alacağım. | Open Subtitles | لا يهم بالنسبة لى لأننى سأحصل على 100 الف بأى طريقة تريدها |
Gece veya gündüz, önemli değil, hemen ara ve dikkatli ol, bu benim için önemli. | Open Subtitles | ،ليلاً أو نهاراً، لا يهمّ، فقط إتصلي بنا وخذي حذركِ، فهذا يهمّني |
Tamam! Tamam! Senin için önemli olan tek şey buysa, al, senin olsun. | Open Subtitles | حسنا ، حسنا ، إذا كان هذا كل ما يهمك ، إذا خذه |
Bu Freddie Taylor için önemli bir duyurudur. | Open Subtitles | هذا اعلان مهم ل (فريدلى تايلور) |
Olay yerindeki tekrarlanan detaylara bakarak ritüelin onun için önemli olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | و ذلك بتكرار تفاصيل خلال مسارح الجرائم كما نعلم ان طقوسه ثمثل شيءا مهما بالنسبة له |
Evet. Çünkü müziğim... Benim için önemli. | Open Subtitles | نعم ، أعني أن موسيقاي هامة بالنسبة لي أنتِ تعلمين هذا |
Dosya için önemli olabilecek bir şey söyledi mi hiç? | Open Subtitles | هل قال اي شيئا هذا قد كون مهم في القضية؟ |
Büyükbabasını görmek isteyeceğini düşündüm bu, onun için önemli bir gün. | Open Subtitles | حسناً , علمت بأنه سيكون مسروراً إنه يوم كبير بالنسبة له |