Mülk sahibi ona kirayı yetiştirmesi için zaman vermedi ve onu arazisinden çıkardı. | Open Subtitles | و المالك لم يعطه الوقت لكي يقوم بالتسديد و قام بطرده من منزله |
Daha büyük hayvanlar, tam tersine, avcıları uzaklaştırmakta daha iyidirler ve büyük boyutlara erişmek ve hayatları boyunca defalarca çoğalmak için zaman lüksüne sahipler. | TED | وبالمقابل فالحيوانات الأكبر حجمًا هي أفضل في صد الحيوانات المفترسة، وهكذا لديها متسع من الوقت لتنمو إلى أحجام كبيرة وتتكاثر عدة مرات خلال حياتها. |
Bunun için zaman ayırır mısınız? Harry'nin böbreğini değiştirmek için. | Open Subtitles | اجل, اذا كان هنالك وقت لهذا ربما يجب ان نعطيه الكلية |
İyi oldu. Zamanda yolculuk olayını ayarlamak için zaman kazandım. | Open Subtitles | هذا رائع سيمهلني هذا الوقت كي أنظم أموري |
Hayır, eğer düşünmek için zaman istediysen. | Open Subtitles | لا , إلا إذا طلبتي المزيد من الوقت لتفكري بالأمر |
Ölülerin görebildiği şeyleri elbette yaşayanlar da görebilir, tabii bakmak için zaman ayırabilirlerse. | Open Subtitles | بالطبع، معظم ما يراه الميتون يمكن أن يراه الأحياء إن أخذوا الوقت الكافي للنظر |
Bunun için zaman yok. Alay şafakta yola çıkıyor. | Open Subtitles | لن يكون هناك وقت لذلك الفوج يتحرك للخروج عند الفجر |
Düşünmek için zaman mı istiyorsun? Neden sadece çalıştığın gerçeğini... | Open Subtitles | أنت تريد وقت لكي تفكر لماذا أنت لا تفكر بالأمر الذي للتو |
Düşünmek için zaman istediğimi ve evet diyeceğimi söyledim. | Open Subtitles | أنا أخبركم بما أخبرته أنني أحتاج الوقت لكي أهدأ وانني سأقول نعم |
Sen insanları tanımak için zaman harcamak ister misin? | Open Subtitles | ألا تظن أننا بحاجة الى الوقت لكي نعرف الناس ؟ أعني أن نعرفهم حقاً |
Herşeyi yoluna koymak için zaman... Nasıl biri olduğumu görebiliyormusun ? | Open Subtitles | أحتاج الوقت لكي اُرتب اموري الا يمكنك ِ أن تري كيف أبدو؟ |
Daha sonra soru sormak için zaman olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك متسع من الوقت لطرح الأسئلة لاحقًا. |
James istediğin her şeye sahip olmak için zaman var hâlâ. | Open Subtitles | جيمس، والآن لا يزال هناك متسع من الوقت للحصول على كل ما تريد. |
Rağmen Daha sonra bunun için zaman olabilir. | Open Subtitles | .. مع أنه ربما سيكون هناك وقت لهذا لاحقاً |
Çünkü daha sonra tek şey için zaman bullabilirsin... | Open Subtitles | و الشيء الوحيد الذي ستجد الوقت كي تفعله لاحقاً |
Kusursuz değil ama bize daha iyi düşünmek için zaman kazandıracak. | Open Subtitles | الامرليسمثالياً, لكنه سيتيح لنا المزيد من الوقت للتفكير بشئ أفضل |
Bunun için zaman ayıracak fazla insan yoktur. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | لا يمتلك معظم الناس الوقت الكافي لهذا، شكراً |
Şimdi bunun için zaman yok, genç bayan. | Open Subtitles | ليس هناك وقت لذلك الآن يا آنستي |
Düşünmek için zaman mı istiyorsun? Neden sadece çalıştığın gerçeğini... | Open Subtitles | أنت تريد وقت لكي تفكر لماذا أنت لا تفكر بالأمر الذي للتو |
Durumu tam olarak analiz edip uygun bir strateji belirlemek için zaman gerekiyor. | Open Subtitles | نحن نحتاج لمزيد من الوقت لتحليل الموقف و نصيحة سليمة و خطة إستراتيجية |
Bu You yas için zaman ihtiyacımız olacak sizin ve için büyük bir kayıp olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن هذه خسارة كبيرة لكم . و أنكم تحتاجون لوقت كي تحزنوا |
Biliyorum panik yapıyorsun ama şimdi, bunun için zaman yok. | Open Subtitles | أعلم أنك على الأرجح مذعور الآن لكن لا يوجد زمن لذلك |
İnsan ırkına nüfusunu artırması için zaman vermemiz çok önemli. | Open Subtitles | حسنٌ , إنّه لمن المهم أن نسمح للجنس البشري الوقت لتعويض الفاقد |
Ben yine de ikimiz için zaman ayıracağım. | Open Subtitles | لا أستطيع عمل هذا مازلت سأحصل على الكثير من الوقت من أجلنا |
Bu yüzden daha geleneksel şirketlerin hacker kültürünü ve getirdiği yaratıcı kaosu benimseyebilmeleri için zaman ve uyum gerekecek. | TED | وبالتالي فإن الشركات التقليدية، ستكون بحاجة للوقت كي تتكيف وتحتضن ثقافة المخترق وما تجلبه تلك الثقافة من فوضى إبداعية. |
Üzgünüm ama bana daha iyisini bulmak için zaman vermediniz. | Open Subtitles | أنا آسف، لم تعطيني وقتاً كافياً لأجد واحدة أخرى. |