Bu adamın iddia ettiği kişi olduğuna dair bir kanıt yok. | Open Subtitles | لا دليل لدينا أن هذا الرجل هو من يدعي أن يكون |
O yüzden evet, iddia ettiği gibi masum olmasını istiyorum. | Open Subtitles | لذا, نعم, أريده أن يكون بريئاً كما يدعي أنه كذلك |
Sayın Hakim, Bay Biederbeck iddia ettiği kiloda olmayabilir. | Open Subtitles | سعادتك، السيد بيدربيك ربما يكون وزنه مختلف عما يدعي |
Şimdi, Winkler iddia ettiği gibi üç gün önce Tranquility Villa'sına doğru tepeye ilerliyor. | Open Subtitles | الآن هناك إتجه مباشرةً نحو الفيلا قبل ثلاثة أيام كما يزعم |
Nicole'ün çalıştığını iddia ettiği şirket. Pordenone davasına onlar bakmamış. | Open Subtitles | شركة التأمينات, تدّعي نيكول أنها تعمل لديهم. تبين أنهم لم يتناولوا قضية البوردينوني. |
Eğer Ajan McGee, iddia ettiği gibi kim olduğunu söylediyse Bennie'nin tehditkar davranması mümkün değil. | Open Subtitles | و لو كان العميل (ماغي) عرّف عن نفسه بشكل صحيح بالشكل الذي يدعيه, لما كان (بيني) تصرف بهذا الشكل المهدد |
Bu adam, BJ'in rüyasında gördüğünü iddia ettiği adam. | Open Subtitles | هذا الرجل يدّعي بي جي أن رأى في حلمها. هاري كوكيلي. |
Eğer bu adam iddia ettiği gibi masumsa Başkan olarak ilk hareketiniz bu adama işkence edilmesini tasdik etmeniz olacaktır. | Open Subtitles | لو أن هذا الرجل بريء كما يدعي فسيكون أول قرار لك كرئيس هو أن تعذبه |
"Fahişe, feministlerin iddia ettiği gibi erkeklerin kurbanı değil, fatihidir." | Open Subtitles | المومس ليست كما يدعي أنصار الحركة النسائية ضحية الرجال بل بالأحرى هي قاهرتهم |
Hutton'un iddia ettiği kadar güzel birisi olup olmadığından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التأكد من أنها جميلة كما يدعي هوتون |
Burası Forest Gölü'ndeki yazlığı Demokratik Komite'nin iddia ettiği gibi Michagan'da değil. | Open Subtitles | هذا هو منزلها الصيفي في فورست ليك وليس في ميشيغان كما يدعي المجتمع الديمقراطي |
Kendisi savunmanın hiç var olmadığını iddia ettiği benzen şişesinin görgü tanığıdır. | Open Subtitles | لقد راى قنينة البينزين بعينه التي يدعي المدعي عليه انه لا وجود لها |
Olduğunu iddia ettiği kişi olması mümkün olmayan bir çocuğun? | Open Subtitles | من طفلٍ قد لايكونُ حقاً من يدعي أنهُ هو؟ |
Jay'in geldiğini iddia ettiği dünya burası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي يدعي جاي أن يكون من بينها. |
Gülünç bir şekilde iddia ettiği gibi haftada bir gün Harvard'a gitmedi. | Open Subtitles | هو لم يلتحق بهارفارد ليوم في الاسبوع كما يدعي |
Ancak o anda zil zurna sarhoştu ve gördüğünü iddia ettiği perinin boynuzları altı kıvrımlı ihtiyar, alacalı bir koyun olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكنه كان ثملاً جدا آنذاك والجنية التي يزعم أنه رأها اتضح انه خروف أبقع |
Yani Lukas'ın kollarındaki yaralar, Bernardo'nun iddia ettiği gibi 5 gün önce olmuş olabilir? | Open Subtitles | إذاً الإصابات على ذراع " لوكاس " قد تحدث قبل 5 أيام كما يزعم " برناردو " ؟ |
Suzie'nin bulduğu ve her türlü kilidi 45 saniyede açtığını iddia ettiği bir şey. | Open Subtitles | شيء وجدته (سوزي) في فضلات الطعام تدّعي أنه يمكنه فتح أي قفل في غضون 45 ثانية |
- Esas o iddia ettiği kişi değil. | Open Subtitles | أنه ليس الرجل الذي يدعيه. |
İddia ettiği kişi olduğuna emin miyiz? | Open Subtitles | أحقاً متيقنون من أنه هو الشخص الذي يدّعي أنه هو |
Saldırıya uğradığını iddia ettiği yerin birkaç adım ilerisinde. | Open Subtitles | بعــيد عن المكان الذي إدعى الهجوم عليــه |
Schrödinger'in atom altı dünyanın davranışlarını tamamen açıkladığını iddia ettiği dalga fonksiyonu denen yeni niceliği karakterize etmesidir. | Open Subtitles | أنها أظهرت كمية جديدة تدعى الدالة الموجية و التي ادعى شرودينجر أنها تصف سلوك العالم الدون ذري بشكل كامل |