Yukarıda hava kapanmaya başlarken aşağıdaki mağara ekibi ilerleme kaydediyor. | Open Subtitles | ،بينما يتدهور حال الطقس عالياً يُحرز فريق الكهف تقدماً بالأسفل |
Yukarıda hava kapanmaya başlarken aşağıdaki mağara ekibi ilerleme kaydediyor. | Open Subtitles | ،بينما يتدهور حال الطقس عالياً يُحرز فريق الكهف تقدماً بالأسفل |
Kişi başına düşen GSYİH'nın her seviyesinde daha fazla sosyal ilerleme için fırsat, daha azı için riskler var. | TED | في كل مستوى من مستويات نصيب الفرد من الناتج الإجمالي المحلي، هناك فرص لمزيد من التقدم الاجتماعي، وأخطار لأقل. |
Jordan Collier'a ve Promisin'e karşı bir yılda yaptığımızdan daha fazla ilerleme kaydettim. | Open Subtitles | لقد أحرزت تقدما كبيرا ضد جوردون كولير و البروميسين بعد صناعتى منذ عام |
Geçen yıl Vadik'in operasyonu üstünde çalışan yabancı bir ajan epey ilerleme kaydetti. | Open Subtitles | السنة الماضية وكيل أجنبي عمل على إختراق عملية فاديك جعل تقدّم جيد جدا. |
Bu hastalıktan en çok muzdarip olan iki ülkede çok büyük bir ilerleme kaydedebiliriz, bu iki ülke Etiyopya ve Nijerya. | TED | ويمكننا أن نحرز تقدمًا ملموسًا في بلدين اثنين عانيا بشكل كبير من هذا المرض، وهما إثيوبيا ونيجيريا. |
Belirgin bir şekilde ilerleme gösteriyorsun. | Open Subtitles | هذا التمرين كان جيداً . إنك في تحسن ملحوظ |
Biz bu yönde büyük ilerleme kaydettik, bu yüzden doğal gazı geçeceğimiz konusunda eminim. | TED | وقد أنجزنا تقدماً كبيراً في هذا الجانب، ولذلك أنا واثق من أننا سنتغلب على الغاز الطبيعي. |
Otomatik hasat ve yeterli aydınlatma gibi farklı alanlarda ilerleme kaydettik. | TED | أحرزنا تقدماً في الكثير من المجالات كالحصاد الآلي والإضاءة الفعَّالة. |
Müthiş bir ilerleme kaydediyorum, fakat, görüyorsunuz, bir soyguncu arayacağımızı sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا أحرز تقدماً كبيراً لكن لا أعتقد أن علينا البحث عن سارق |
Fakat hep sanıyordum ki ilerleme kaydetmek için, esasında tüm beyni kopyalamam gerekiyor. | TED | ولكن أنا دائما ما اعتقدت أنه لنحقق التقدم يجب أن أصنع دماغًا بشريًا. |
Böylece Kraliçenin mührü ile dünyayı yeni bir ilerleme ve keşif çağına sürükleyebilirim. | Open Subtitles | بأذن الملكة، أنا يمكن أن أقود العالم إلى عصر جديد من التقدم والاكتشافات |
Bak, bütün gün böyle devam edebiliriz ama artık ilerleme zamanı. | Open Subtitles | أنظر .. نستطيع ان نرقص كل اليوم لكن هذا وقت التقدم |
Steph'in takımı güzel ilerleme kaydediyor ama bizde hızlı hareket etmeliyiz. | Open Subtitles | فريق إضافة تعليق لتحرز تقدما جيدا، ولكن علينا أن نتحرك بسرعة. |
Burada gördüğünüz gerçekten büyük bir başarı hikayesi, çok fazla bilinmiyor ama inanılmaz bir ilerleme kaydediyoruz. | TED | وما تجده هو عبارة عن قصة نجاح هائلة حقا ليست معروفة بالشكل الكافي، أننا نحرز تقدما لا يصدق. |
Seni sürüngenle kurbağa arasında bir yere koyuyorum. - Büyük bir ilerleme. | Open Subtitles | يضعك هذا بمكان ما بين زير نساء و الدنيء، تقدّم ملحوظ، أليس كذلك؟ |
Ama yapılabilir. Gününmüzde, bu konuda ilerleme kaydeden bir sürü şirket var ve başarıyorlar da. | TED | لكنها قابلة لللتنفيذ، وهنالك العديد من الشركات في وقتنا الحاضر التي تحرز تقدمًا في هذا المجال وتحقق نجاحًا. |
İlerleme işaretleri belirmek için 18 aydır bekliyoruz. | Open Subtitles | لقد انتظرنا ثمانية عشر شهرا ولا دليل لحدوث تحسن |
Ama burada ciddi ilerleme gösterdiğimizi düşünüyorum, General. | Open Subtitles | ولكنّي أعتقد أنّنا نحرز تقدّماً ملموساً، حضرة اللواء |
Gerçek şu ki, ilerleme seni ve senin gibileri korkutuyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن التقدّم يرعبك أنت ومَن هم على شاكلتك |
Bu uygunsuz gerçek şu ki yeterince hızlı bir ilerleme kaydedemiyoruz. | TED | الحقيقة المخجلة هي اننا لا نصنع تقدم سريع بما فيه الكفاية |
Yapay zekâda son zamanlardaki inanılmaz ilerleme gerçekten şu soruyu ortaya atıyor Ne kadar ileriye gidecek? | TED | لهذا كل هذا التطور الحديث في الذكاء الاصطناعي يطرح التساؤل: إلى أي مدى سيصل هذا الذكاء؟ |
Ve değişim olmadan ilerleme olmayacağını unutuyoruz. Yani sabrınız olmalı. | TED | وننسى أنه ليس هنالك تطور من دون تغيير. إذا عليكم التحلي بالصبر. |
Hiç ilerleme göstermiyorum. - Başaramıyorum. | Open Subtitles | إنها تتقدم بينما أنا لا أفعل تقدمها يهزم تقدمى |
Ben Hindistan'da çalışıyorum, ilköğretim adına olağanüstü ilerleme kaydetmiş bir ülkede. | TED | أنا أعمل في الهند، التي قامت بتقدم هائل في جلب التعليم الأساسي للجميع. |
İlerleme kaydediyoruz ama etkisi sınırlı. | Open Subtitles | كما تعلم انهم يحقّقون تقدّمًا ، ولكن التأثير منخفض |
Kanalizasyon ve drenaj sistemlerinde ilerleme ise daha iyi sağlık sonuçları vermektedir. | Open Subtitles | التحسن في نظام التصريف الصحي ادى إلى مستوى صحي أفضل |