| Bunun yerine, doğum günleri ve küpköklerden çok daha ilginç bir şey hakkında, biraz daha derin ve benim zihnime, işten daha yakın birşey hakkında konuşacağım. | TED | أنا أرغب بالتحدث عوضاً عن ذلك عن شيء مثير للإهتمام أكثر بكثير من أعياد الميلاد والجذور التكعيبية أنه شيء أعمق وأقرب إلى عقلي .. من عملي |
| Ben yemekteyken ilginç bir şey geldi mi? | Open Subtitles | هل أتى شيء مثير للإهتمام أثناء تناولي الغداء |
| Fakat burada gördüğünüz şekliyle bir uçan makine yapmakla ilgili ilginç bir şey var. | TED | لكن هناك شيئاً مثيراً للاهتمام بحق حول الآلات الطائرة سيبدو لك شيئاً بإمكانك تمييزه. |
| bir gizemi çözmeye çalışıyorlardı. Ve şunu buldular; eğer bunun gibi bir vakum tüpleri olsaydı ve içerisinden yüksek voltaj geçirilseydi, böyle ilginç bir şey meydana gelirdi. | TED | اكتشفوا أنهم لو كان لديهم أنبوب مفرغ مثل هذا ومررنا جهدًا عاليًا بداخله، لحدث شيء غريب. |
| (Gülüşmeler) Eskiden bir tarot seansı sırasında çok ilginç bir şey oldu. | TED | منذ و قت بعيد كان هناك قراءة لكروت التاروت مثيرة للاهتمام. |
| Güzel Michael. Ne zaman ilginç bir şey bulsan, bundan para kazanıyoruz. | Open Subtitles | رائع يا مايكل , دائما حينما تجد شيئا مثيرا للاهتمام , نحن جميعا نكسب نقودا |
| Sanırım ilginç bir şey bulmuş olabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أني وجدت شيئاً مثيراً للأهتمام |
| Dün başıma ilginç bir şey geldi. | Open Subtitles | كما تعلمين ، شيء مثير للاهتمام حدث معي بالأمس |
| İlk videoları yükler yüklemez, ilginç bir şey oldu. | TED | وبمجرد وضعي لأول سلسلة من الفيديهوات على يوتيوب حدث شئ مثير |
| İhbar ettiğim arabadan ilginç bir şey çıktı mı? | Open Subtitles | أثّمة أي شيء يدعو للإهتمام بتلك السيارة بلغت عنها؟ |
| - İlginç bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أمر مثير للشبهات بخصوصها |
| Bu sabah kasabaya giderken, ilginç bir şey gördüm. | Open Subtitles | ذهبت إلى البلدة هذا الصباح، رأيت شيء مثير للإهتمام. |
| Burada çok ilginç bir şey var. Olası bir gama rahatsızlığı. | Open Subtitles | هناك شيء مثير للإهتمام ربما يدل إلى مكان تواجده |
| Okulda ilginç bir şey olmadı mı bugün? | Open Subtitles | إذن لا شيء مثير للإهتمام حدث في المدرسة اليوم؟ |
| Bugün ilginç bir şey oldu. | Open Subtitles | رأيت شيئاً مثيراً للاهتمام اليوم |
| Bu sayede ilginç bir şey öğrendim. | Open Subtitles | لكن بسبب ذلك عرفت شيئاً مثيراً للاهتمام |
| Bir akşam her zamanki gibi yorucu bir günün sonunda Boksör ve Benjamin ilginç bir şey gördüler. | Open Subtitles | في احد الامسيات بعد يوم عمل طويل ومتاخر كالعادة بوكسر وبنيامين اكتشفوا شيء غريب |
| Hepsinin bilgisayarlarını kopyalayacağım böylece ilginç bir şey olduğunda öğrenirim. | Open Subtitles | ساقوم بنسخ جميع حواسيبهم لأرى إن كان سيطرأ أي شيء غريب |
| Ve sonunda bedava. Bedava gerçekten ilginç bir şey. | TED | وختاماً، ما هو مجاني. المجانية حقيقة مثيرة للغاية. |
| Ve ilginç bir şey fark ettim: Avaz, otistik çocukların sözcük öğrenmesine yardımcı oluyor. | TED | وأدركت شيئا مثيرا للاهتمام: "avaz"يقوم بمساعدة الأطفال المصابين بالتوحد ليتعلموا الكلمات. |
| Morris, ilginç bir şey yakaladım. | Open Subtitles | (لورنس)، لقد وجدت شيئاً مثيراً للأهتمام حقاً. |
| Peki. İlginç bir şey olursa sana söylerim. | Open Subtitles | حسنا , سأعلمك اذا حدث اي شيء مثير للاهتمام |
| İlginç bir şey yapabileceğimizi düşünüyoruz. | TED | لذا نعتقد أن هناك شئ مثير يمكننا فعله هنا |
| İhbar ettiğim arabadan ilginç bir şey çıktı mı? | Open Subtitles | أثّمة أي شيء يدعو للإهتمام بتلك السيارة بلغت عنها؟ |
| - İlginç bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أمر مثير للشبهات بخصوصها |
| Bu ilginç bir şey. | Open Subtitles | ...هذا نوع من شيء مثير للإهتمام |
| Journal American'da ilginç bir şey okudum. | Open Subtitles | رأيت شيء مثير للأهتمام في جريدة الجورنال الامريكية |
| Artık rüya görmek için zamanın var. İlginç bir şey gördün mü? | Open Subtitles | حسن، لديك وقت كاف لها الآن أي شيء مثير للاهتمام؟ |
| İnsanlarla ilgili çok ilginç bir şey bu. | Open Subtitles | هذا شيء مشوق حول البشر |
| İlginç bir şey buldum. | Open Subtitles | وجدت شيئا شيقا |