"İnanç"ın web sitesindeki yazılara göre polisin elinde bir şüpheli varmış, Darryl Cotton, ve onlara sen yardımcı olmuşsun. | Open Subtitles | المقالات من موقع الإيمان مجرد قصص منشورة قائلةً بأن الشرطة مشتبهة بـ\ داريل كوتون و هذا ما أوصلهم إليه |
Kutsal ve inanç prensipleri dediği şeylerle bizimle dalga geçiyor. | Open Subtitles | إنه يحاول أن يهدم مجتمعنا بما يسميه بمبادئ الإيمان والقداسة |
İnanç mı? İnanç görebilecek kadar aydınlık ama kör edecek kadar karanlıktır. | Open Subtitles | بالكاد هناك ضوء في الإيمان يكفي لترى ولكن الظُلمة كافية كي تعميكَ |
Herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! | Open Subtitles | نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب |
Ve inanç sorgulanır da, senin gibi bir melek anlamazsa... | Open Subtitles | وماذا سيحدث اذا تم امتحان هذا الايمان وملاك مثلك تماما |
Eğitim karşıtı ruhban, simya karşıtı klise, bilgiye karşı inanç | Open Subtitles | رجال الدين ضد التعليم, والكنيسة ضد الخيمياء, الإيمان مقابل المعرفة. |
Son paramı buraya gelmek için tek yön bilete harcadım, ve sen bana inanç üzerinden iyileşmekten mi söz ediyorsun? | Open Subtitles | لقد أنفقت الدولار الأخير المتبقي لدي للوصول إلى هنا في تذكرة ذهاب فقط، و أنت تخبرينني بالشفاء عن طريق الإيمان |
İnanç ile varabileceğiniz yer olağanüstüdür. | TED | و هذا شئ استثنائي لأي مدى يمكن أن يقودنا الإيمان. |
Bu, inanç sayesinde kabul ettiğimiz bir model. Ve bu sorun değil. | TED | إنه نموذج تقبلناه بكثير من الإيمان. و هذا حسن. |
İnanç beni ve kardeşlerimi üniversite öğrencileri bizi kilise okuluna davet etmek için evimize geldiklerinde buldu. | TED | وجد الإيمان طريقه إليّ وإلى أشقائي عندما حضر طلاب الجامعة إلى منزلنا لدعوتنا إلى مدرسة يوم الأحد. |
İnanç yolunu takip ettiğimizde ve el ele vererek birçok sorunumuzu çözmeye çalışırken fark edilebilecek kadar potansiyel olduğuna inanıyorum. | TED | وأعتقد يمكنُ تحقيق أكثر من ذلك بكثير عندما نسيرُ عبر فجوة الإيمان جنبًا إلى جنب في محاولة لحل العديد من المشاكل. |
MT: Kurgudaki bu inanç, herhangi bir tür temsilî deneyim için gereklidir. | TED | ماركو: هذا الإيمان بالخيال هو جوهري لأي نوع من التجارب المسرحية. |
Bu ayrıca, politik mekanizmada bir onur gücü olarak da inanç ifadesidir. | TED | هي كذلك تعبيراً عن الإيمان بالآلة السياسية كقوة للشرف. |
Keşke başka şeyler hissedebilsem bebek, benimle olduğun için heyecan ya da iyi bir anne olacağıma inanç gibi. | Open Subtitles | أتمنى لو كنت أشعر بشيء مختلف مثل، أنني مسرورة لأنك معي الان. أو إيمان بأنني سوف أكون أما صالحة. |
Ama güven olmadığı zamanlarda bile her zaman inanç var. | Open Subtitles | ولكن حتى عندما لا يكون هناك ثقة فهناك دائماً إيمان |
Fakat her müzisyen inanç ve mantık, içgüdü ve zeka arasında farklı bir denge kurar. | TED | لكن لكل موسيقي توزانه الخاص بين الايمان و المنطق، الغريزة و الذكاء |
Eğer karar vermek için zaman alacağını ister inanç İstediğiniz bir şey mi? | Open Subtitles | هلا أخذتِ وقتكِ لتقرري في ما إذا كان هذا الأيمان الشي الذي تريدينه؟ |
Eski inanç toplum kuruyor, bir ordu çocuk yapıyor ve ahırını tepeleme dolduruyor. | Open Subtitles | وأقيموا مجتمعاً مليئاً بالإيمان إبنوا منزلاً تستطيعون فيه إعداد جيش واملئوا المكان بالماشية |
Ah , ah ... İnanç , biraz Bir sorun . | Open Subtitles | يا للهول, (فايث) هناك مشكلة صغيرة |
Tüm inanç sisteminiz buna sahip olan birine dayanmıyor mu? | Open Subtitles | ألا يعتمد إيمانك بأكمله على شخص واحد يمكنه فعل ذلك؟ |
Bu fonların kullanım kaynaklarını kontrol etmeli ve inanç temelli organizasyonlarda aşırılıkları önlemeliyiz. | TED | علينا التحقق من مصادر استخدام هذه الأموال وضبط التجاوزات من قبل مؤسـساتنا الدينية. |
Bugüne kadar içimdeki tek inanç beni bir rahip olarak görmeleri imajıydı. | Open Subtitles | كل ما كنت املكه حقا اي ايمان لصورتى ككاهن ، و عليه |
Gene, inanç, kanıt yokluğunda dahi bir şeyin doğru olduğuna inanmaktır. | Open Subtitles | جين، الإيمان هو الإعتقاد بشيء بصدق حتى في عدم وجود دليل على ذلك |
Bu inanç devam ettiği sürece halkımızdan kimse savaşmayacak. | Open Subtitles | هل سيتبقى أى مسيحى مؤمن إذا لم يقاتل شعبنا من اجل ذلك ؟ |
Ben şefkat hakkında islami bir bakış açısıyla konuşuyorum ve belki de benim inancım şefkat ile temellenmiş bir inanç olarak tasavvur edilenlerden biri değil. | TED | انا اتحدث عن الشفقة والرحمة من وجهة نظر إسلامية ، مع أن لا يعتقد الكثير من الناس وجود علاقة وطيدة بين العقيدة الاسلامية و الرحمة |
Müslümanların büyük çoğunluğu için cihad, inanç için içsel bir mücadeledir. | TED | بالنسبة للغالبية العظمى من المسلمين المتدينين، الجهاد هو نضال داخلى للإيمان |