Kendine ait olmayan tüm dini inançlar, insana ilkel gelir. | Open Subtitles | جميع المعتقدات الدينية تبدو بدائية اذا لم تكن الخاصة بك |
Sonra, zaman geçtikçe o inançlar, efsane ve folklora doğru geçti. | Open Subtitles | وبعدها، مع مضي الوقت، تضاءلت تلك المعتقدات إلى أساطير وخرافات شعبية. |
Dünyaya dair bazı inançlar geliştirmek istersiniz. | TED | تريد توليد المعتقدات حول العالم المحيط. |
Köylülerin hikayeleri... sarmısakla... haçlarla... kalbe saplanan kazıklarla ilgili batıl inançlar. | Open Subtitles | الفلاحون فقط كانوا يروجون خرافات عن الثوم الصلبان |
Dürüst temellere dayanan bir dilekçe göndereceğim.Dini inançlar ile birlikte. | Open Subtitles | سأقدم إلتماس على أساس رفض الخدمة العسكرية لأسباب دينية . |
Batıl inançlar zayıf insanların bir doğal sığınağıydı. | Open Subtitles | كانت الخرافة بمثابة ملجأ طبيعى لكل العاجزين والضعفاء |
Evdeki kitaplığımda tüm farklı inançlar var. Benimkinde de. | Open Subtitles | مكتبتي في البيت تحوي كُتب من .مُختلفِ المُعتقدات |
İnançlar şu şekilde olabilir: boşlukta kollarım nerede? | TED | يمكن أن تكون المعتقدات : أين ذراعيَّ في الفضاء؟ |
Yani ortada tüm bu inançlar, istekler, duygular, deneyimler var ve bunların hepsi birbiriyle bağlantılı; bu da sizsiniz. | TED | وبالتالي فهناك كل هذه الأشياء، مثل المعتقدات والرغبات والأحاسيس والخبرات، وكلها متصلة ببعضها البعض، وهذا هو أنت. |
Bu inançlar, dışarıdan gelen bilgiyi içine aldığında mesele sıklıkla, insanların hangi otorite ve kaynaklara güvendiğidir. | TED | حين تتضمن تلك المعتقدات معلوماتٍ خارجية، فإن القضية تتقلص لتركز على المصادر والسلطات التي يثق بها الناس. |
Bu üç unsur - inançlar, güvenilir kaynaklar ve değerler - bir iddia ve fikir birliği oluşturmada temel bir formül gibi görünebilir. | TED | هذه العناصر الثلاثة، المعتقدات والمصادر الموثوقة والقيم، قد تبدو كصيغة بسيطة للتوصل إلى اتفاق وإجماع في الآراء. |
Oh, Michael, dini inançlar konusuna soru sorman doğru olmaz. | Open Subtitles | اووه مايكل لا تسطتيع السؤال عن المعتقدات الدينية .. |
Bir inançlar sistemidir, ve nihayetinde, bizzat asıl tarihi katılımcılardan çok... bu inançlara bağlanan insanlardan bahseder. | Open Subtitles | وهو في النهاية يتحدث عن الناس الذين وضعوا هذه المعتقدات أكثر مما يتحدث عن المشاركين التاريخيين الفعليين أنفسهم |
Oralarda ne olduğunu bulmaya yönelik yolculuğumuzu büyük güçler ve inançlar şekillendirdi. | Open Subtitles | انه رحلتنا نحو معرفة ماذا يوجد في السماء تشكلت عبر قرون من المعتقدات و الأفكار |
İmparatorluklar büyüyor yeni inançlar da öyle. | Open Subtitles | بنموّ الامبراطوريات، كذلك المعتقدات الجديدة. |
Bu nedenle de habire değerler, normlar ya da inançlar icat edip duruyoruz. | Open Subtitles | لقد إنتهينا من إختراع القيم و المعايير و المعتقدات |
Sonra, zaman geçtikçe o inançlar, efsane ve folklora doğru geçti. | Open Subtitles | تضاءلت تلك المعتقدات إلى أساطير وخرافات شعبية. ولكننا صرنا نعلم الآن أن تلك القصص كانت حقيقة. |
O inançlar da değiştirilemez ya da karşı gelinemez. | Open Subtitles | وهذه المعتقدات غير قابلة للتغيير أو الدحض |
Köylülerin hikayeleri... sarmısakla... haçlarla... kalbe saplanan kazıklarla ilgili batıl inançlar. | Open Subtitles | الفلاحون فقط كانوا يروجون خرافات عن الثوم الصلبان |
Dürüst temellere dayanan bir dilekçe göndereceğim.Dini inançlar ile birlikte. | Open Subtitles | سأقدم إلتماس على أساس رفض الخدمة العسكرية لأسباب دينية . المعتقد الدينى |
"Batıl" ın söylediklerine gelince, tek söyleyebileceğim, insanın içinde olan tüm inançlar | Open Subtitles | وبالنسبة لاتهامات "الخرافة"ْ كل ما يمكنني قوله هو أن أي عبادة مبنية على الثقة التامة بالذات |
Ama ben, bu inançlar neden bu kadar kök saldı ve tüm dünyaya yayıldı, bunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لكنني أريد معرفة لِمَ تجذرت هذه المُعتقدات ..و كيفَ انتشرت في جميع أنحاء العالم |