| Ortada sadece birini iyi adam yapmaya yetecek kadar meziyet var. | Open Subtitles | هناك مايكفي من الاستحقاق بينهما لجعل احدهما فقط رجل جيد |
| Ya da bu senin iyi adam, benim çoban olduğum anlamına da gelebilir. | Open Subtitles | او انها تعني انك الرجل الصالح وانا الراعي |
| Kötü şeyler yapan iyi adam. Garcia, Joey Short'un gerçek adını bulur musun? | Open Subtitles | هذا يفسر سلوكه أيضاً، رجل صالح يقوم بأعمال سيئة |
| Bu kadar seneyi beyaz şapkalı iyi adam olmaya çalışarak tükettim. | Open Subtitles | قضيت كل هذه السنين محاولا أن أكون الرجل الجيد أتعلمين. الرجل ذو القبعه البيضاء |
| Yo, sadece bu iyi adam nasıl olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | لا هذا الرجل اللطيف فقط اراد ان يعرف كيف حالكم |
| Birçok iyi adam yüzüne 2 dolarlık orospu gibi makyaj... | Open Subtitles | مجموعة من الرجال الجيدين لا يموتون ووجههم للأسفل في الوحل |
| Mal sahibi Bay Massey, iyi adam, çok dürüst ama tuttuğu kişilerle hakkında çok titiz. | Open Subtitles | حالياً, المالك السيد ماسي رجل طيب و عادل جداً و لكنه حريص بخصوص المرتشون |
| İyi adam yetiştirmişsin Ferman Abi. Bomba ne zaman gümleyecek diye bekliyorduk, elimizde patladı. | Open Subtitles | رجل لطيف كنت المدربين، قنبلة حية ينتظر أن تنفجر، ولم تنفجر. |
| İyi adam. Senin TV seyretmemen gerekiyor. Biliyorum. | Open Subtitles | رجل جيد وانت ليس المفروض ان تشاهد التلفاز |
| BeIki de sen o iyi adam değiI, iyi gibi görünen kötü adamdın | Open Subtitles | ربما كنت رجل جيد يتظاهر كونه رجل سيء أو ربما تكون رجل سيء يتظاهر كونه رجل جيد |
| Alınma ama Lionel, Bu "iyi adam olma"nın senin için yeni olduğunu biliyorum ama kimseyi kandıramazsın, biz de öyle. | Open Subtitles | لا مخالفة، ليونيل وأنا أعلم أن كله "يجري رجل جيد" الشيء هو جديد لك لكن لا يمكنك خداع أي شخص |
| Yıllar önce aşık olduğum adamla aynı iyi adam. | Open Subtitles | الرجل الصالح ذاته الذي أُغرمت به قبل كلّ تلك السنوات |
| Ve ben de hep iyi adam olmak isterdim. | Open Subtitles | وكنت دائماً أريد أن أكون الرجل الصالح وبمكان ما في منتصف اللعبة |
| İyi adam! O sonuncu iyi adamdı! | Open Subtitles | رجل صالح,الأخير كان رجلاً صالحاً |
| Bu iyi adam daha dün benimle orospuya gitmişti. | Open Subtitles | رجل صالح... حيث يذهب ليمارس الجنس معي في اخر الليل. |
| Senin iyi adam olduğunu farz edince kötü adamlar biraz farklı geliyor. | Open Subtitles | اوتعلم ، أن الوضع مختلف يعلم الرجال السيؤون بأنك الرجل الجيد |
| Bu iyi adam uçakları izlememiz için dışarıda beklememize izin verir mi? | Open Subtitles | هل سيسمح لنا الرجل اللطيف بالإنتظار بالخارج لنشاهد الطائرات ؟ |
| Bir çok iyi adam kaybettim. Bir gazinin hislerini iyi bilirim. | Open Subtitles | فقدت العديد من الرجال الجيدين, لذا أعلم من أنت و بماذا تشعر. |
| Evinde, ölen karısının veya oğlunun tek bir fotoğrafını bulundurmayan bir iyi adam. | Open Subtitles | رجل طيب لا توجد لديه صورة واحدة لزوجته المتوفاة أو لإبنه الوحيد في كامل أرجاء منزله |
| Bu çağrıdaki iyi adam ama kendine dost arıyor. | Open Subtitles | حول هذا النداء ، إنه رجل لطيف ولكنه يبتغي الصحبة فحسب |
| Ben de dedim ki, "En iyi adam mı? sen bu dolaptaki en iyi adam bile değilsin." | Open Subtitles | لذا أقول أنت أشبين العريس وأنت لست أفضل رجل في الخَزانة |
| Orada birçok iyi adam kaybettik. | Open Subtitles | أوه, ياعزيزي لقد خسرنا الكثير من الرجال الطيبين هناك |
| İyi adam falan olmayabilirim ama üzüm üzüme baka baka kararır. | Open Subtitles | يمكن أن لا أكون الشخص الجيد أو أياً يكن و لكن تحتاج واحدة لتعرف واحدة |
| İyi adam olmanın en kötü yanı nedir biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف ما السىء فى ان تكون شخص جيد |
| Ve düşündüm ki eğer iki üç iyi adam bulursam,... içeri girer ve paraları alabilirim. | Open Subtitles | وأعتقد إذا أستطعت أن أحصل على إثنان أو ثلاثة رجال جيدين بأمكاني أن أدخل هناك وأسرقه |
| Kötü bir durum ama burada iyi adam ben oluyorum. | Open Subtitles | الأمر سيء ، لكنني أحاول أن أكون رجلاً صالحاً |
| Yüzüğü attıktan sonra, hala iyi adam benim. | Open Subtitles | تقل رغبتهم في أخذ خاتمه و أظل أنا الشخص الطيب |