Eğer bu da yeterli değilse Amerikan Psikoloji Birliği iklim değişikliğine karşı kaçınma çatışması, çaresizlik ve vazgeçme gibi verdiğimiz psikolojik tepkilerin arttığını söylüyor. | TED | الآن إن لم يكن ذلك كافيًا تصرح الجمعية الأمريكية لعلم النفس إن استجابتنا النفسية تجاه تغير المناخ مثل تجنب المنازعات، واليأس، والاستسلام في ازدياد |
UUAB idaresi tarafından Enkazdan kaçınma Protokolü devreye sokuldu. | Open Subtitles | كانت مراسم تجنب الحطام طلب من إدارة الوكالة |
Bundan kaçınma imkanımız varken kimsenin zarar görmesine gerek yok. | Open Subtitles | لا حاجة لأن يتأذى أحد ما دام بإمكاننا تفادي ذلك. |
Düzenli uyku, yemek yeme, stresten kaçınma, bir programının olması. | Open Subtitles | النوم الجيّد و الأكل المنتظم، تفادي القلق، الجدول. |
Walsh araç değiştiriyorsa, bu kaçınma manevrası yapacak kadar umursadığının göstergesi olabilir. | Open Subtitles | اذا كان والش قد قام بمبادلة السيارات سيكون أول مؤشر بأنه مهتم بما فيه كفاية لاتخاذ إجراءات المراوغة. |
kaçınma manevraları ve çatışma üzerine eğitimli olduğu belli efendim. | Open Subtitles | يبدو أن المشتبه به على درجة عالية من التدريب في أساليب المراوغة والمهارات القتالية |
Yani bu riskten kaçınma davranışı oldukça eski evrimsel bir tepki. | TED | إذاً فهذا السلوك لتجنب الخطر هو استجابة تطورية قديمة جداً. |
Demek hiç var olmayan asteroitlerden sakınmak için kaçınma protokolü devreye sokulmuş. | Open Subtitles | إذن هى دخلت في مراسم التفادي لتفادي كويكبات ليست موجودة |
Bir yıllıkların bitkisel dokuları, kökleri ve yaprakları kalıtımsal direnç, kaçınma ve tolerans özellikleri açısından çok fazla şeye sahip değildir. | TED | كالأنسجة النباتية، والجذور والأوراق الحولية، ليس لها الكثير من المقاومة الكامنة وخواص التجنب والتحمل. |
UUAB idaresi tarafından Enkazdan kaçınma Protokolü devreye sokuldu. | Open Subtitles | كانت مراسم تجنب الحطام طلب من إدارة الوكالة |
Şiddetten kaçınma birinci önceliğimiz Bayan Bloom. | Open Subtitles | تجنب العنُف هو أولوياتنا العليا ياسيدة بلووم |
Diğer yanında ise kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan doğuştan daha üstün olduğuna dair görüşler ve bu gruplarla sosyal etkileşime girmekten kaçınma vardı. | TED | ولكن في الطرف الآخر هناك أشياء مثل اعتقاد أن "داخل مجموعتك" هي بطبيعتها متفوقة على "خارج مجموعة" ما أو تجنب التفاعل الاجتماعي مع هؤلاء الآخرين. |
Bu, bize ölüm hakkındaki konuşmalarımızı tıbbi veya biyolojik bir şeye sınırlama şeklimizin,hepimizin paylaştığı ölümden kaçınma, onun hakkında konuşmaktan korkma kültürünün yansıtıcısı olduğunu anlamamıza yardımcı olur. | TED | قد تساعدنا على إدراك أن الطريقة التي تحد من حديثنا عن الموت لشيء يكون طبيا أو بيولوجيا هو إنعكاس لثقافة أكبر نشتركها جميعا تجنب الموت، والخوف من الحديث حول هذا الموضوع. |
B:vatandaşa önyargılı davranmaktan,kişinin itibarını zedelemekten kaçınma isteği" | Open Subtitles | ب ـ تجنب الإفتراء على من هو حسن السمعة |
Kişilik bozukluğundan kaçınma. | Open Subtitles | تفادي إضطراب الشخصية. |
- Meteor yağmuru. kaçınma eylemi. | Open Subtitles | امطارمن النيازك عملية المراوغة |
kaçınma vektörlerini henüz tamamlamadım. | Open Subtitles | لم أنته من تنفيذ متجهات المراوغة |
Muhtemelen en çok görülen kaçınma stratejisi bir yıllık bitkilerde bulunur. | TED | ويمكن أن تكون للحوليات السنوية أكثر استراتيجية مشتركة لتجنب الفقدان. |
Sıklıkla herhangi bir şekilde hissedilmekten kaçınma anlamında gizlilikten bahsederiz. Ama bazı şeyler doğal göründüklerinde onları aynı zamanda görmezsiniz. | TED | إذاً فنحن دائماً ما نتحدث عن التسلل والتخفي كوسيلة لتجنب أي نوع من الاستشعار، ولكن حين تبدو الأمور على طبيعتها التامة، فإنك لا تراها أيضاً. |
Demek hiç var olmayan asteroitlerden sakınmak için kaçınma protokolü devreye sokulmuş. | Open Subtitles | إذن هى دخلت في مراسم التفادي لتفادي كويكبات ليست موجودة |
Bak, benim babamla aramdaki ilişkim karşılıklı çatışmaktan kaçınma üzerine kurulu. | Open Subtitles | مبنية على التجنب المتبادل للنزاعات |