Ve şimdi de Doktor Bryce bu düğün hediyemi kabul etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | وترفض الدكتورة برايس الآن قبول هدية زفافي لكما |
Planladığımız gibi,ayakkabıların sol çiftlerini Calcutta'ya gönderdik ve sağ çiftlerini Madrasa'a ve biz her iki yerden ayakkabıları kabul etmeyi reddettik. | Open Subtitles | كانت خطتنا ارسال الاحذية اليسار الى كالكتا والأحذية اليمين الى مادرس ونرفض قبول الأحذية في كل المدينتين |
Eğer onlara ikna olmadıysa cevapları kabul etmeyi reddedenlere. | Open Subtitles | يرفضون قبول الأجوبة إن لم يكونوا مقتنعين |
Yerine, neşe ve üzüntüyü aynı anda kabul etmeyi öğrendik; güzellik ve amacı ortaya çıkarmayı öğrendik ve bunun, buna rağmen ve sayesinde olduğunu öğrendik hepimiz doğup hepimiz öldüğü için. | TED | بدلا من هذا، تعلمنا قبوله بحزن وفرح في نفس الوقت. لنكشف عن جمال وهدف هذه الحياة التي بالرغم من ولادتنا فكلنا سنموت. |
..topluma geri kazandırmaya çalışmak yerine yönetim ülke içindeki ayrışmayı kabul etmeyi ve sömürmeyi seçti ve çoğunluk olarak düşündüklerinin tarafına geçti. | Open Subtitles | إلى المجتمع الوطني ... الإدارةإختارتْ... لقبول واستغلال التقسيم العنصري |
Eğer kabul etmeyi seçersen, görevin Kremlin'deki olağanüstü güvenlikli sızmak ve o yok etmeden önce Cobalt'ın dosyasını almak. | Open Subtitles | مهمتك، إن قبلت بها هي التسلل إلى أرشيفات "الكرملين" ذات الحراسة المشددة واستعادة ملف (كوبولت) قبل أن يتمكن من تدميره |
Cole'lardan gelen bir davetiyeyi kabul etmeyi aklından bile geçirmezsin. | Open Subtitles | أنت لا تحلمين ابدا بقبول دعوة من عائلة كولز |
Başka bir şey yapamayız. Bunu kabul etmeyi reddediyorum! | Open Subtitles | لا يمكننا التوقف عن فعل شيء ، أنا أرفض قبول هذا الواقع |
Keşke baştan hayır cevabını kabul etmeyi öğrenseydim. Hayatım çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ليتني تعلّمتُ قبول الرفض في حياتي، لسهّل عليّ ذلك حياتي كثيرًا |
Karşı karşıya olduğumuz sorun, bu nedenle, türlerimizin biyolojik durumunu kabul etmeyi reddedenler yüzünden zayıflıkların ve engellerin varlığımızı nasıl bozduğunun görülmesi ve gelecek nesillerimiz için düzeltilmesidir. | Open Subtitles | التحدي الذي نواجهه، بأي حال، رفض قبول الحال البيولوجي لجنسنا البشري، هو كيف لحالآت العجز والإعاقة |
Annem işi kabul etmeyi bize sorduğunda onu destekledim. | Open Subtitles | وعندما أمي سألتنا عن قبول هذه الوظيفه كنت سأتفهم ذلك |
İnsanları oldukları gibi kabul etmeyi öğrenmek zorundaydım. | Open Subtitles | كان لدي الكثير لتعلمه حول قبول الناس على ما هم عليه. |
Eğer kabul etmeyi seçersen, görevin bu gece yarısına kadar kilidi çözülmüş diski bana getirmek. | Open Subtitles | يجب عليك أن تختار قبول مهمتك، من خلال أن تجلب ليّ قرصاً مفتوحاً قبل منتصف الليل. |
Bence teklifi kabul etmeyi düşünmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد انه يجب علينا ان نٌفكر في قبول الصفقة |
Kabul edilemeyeni kabul etmeyi öğrenerek. | Open Subtitles | عن طريق التعلم لقبول ما لا يمكن قبوله |
Çünkü bunu kabul etmeyi reddediyorum. | Open Subtitles | لأن أرفض قبوله. |
Bu yüzden baylar, yönetim kurulu, Bay Nakamura'nın çok cömert, çok yaratıcı olan hisse başına 35 dolardan satın alma teklifini kabul etmeyi öneriyor. | Open Subtitles | وبالتالي، السادة ... هو لدينا توصية لقبول ناكامورا في... سخية، والإبداعية |
Görevin, eğer kabul etmeyi seçersen... | Open Subtitles | مهمتك، إن قبلت بها... |
Cole'ların ticaretle uğraştığı ve alt sınıftan oldukları doğru ve onlardan gelen bir daveti asla kabul etmeyi düşünmem. | Open Subtitles | بالتأكيد عائلة كولز من التجار , من أصل منخفض ولا أحلم أبدا بقبول دعوة منهم |
Dünyayı olduğu gibi kabul etmeyi öğrendin ama, değil mi? | Open Subtitles | ولكنك تعلمت كيف تتقبل العالم كما هو ، اليس كذلك ؟ ولكنك تعلمت كيف تتقبل العالم كما هو ، اليس كذلك ؟ |
Hayat, hiç almadığın özrü kabul etmeyi öğrenince çok kolaylaşır. | Open Subtitles | الحياة تكون أسهل بكثير حينما تتعلم أن تتقبل الاعتذار الذي لم تحصل عليه أبدًا |