"kafeste" - Traduction Turc en Arabe

    • القفص
        
    • في قفص
        
    • بقفص
        
    • بالقفص
        
    • داخل قفص
        
    • الأسر
        
    • أقفاص
        
    • قفصٍ
        
    • القفصِ
        
    • الأقفاص
        
    • قفص في
        
    • في القفَص
        
    Charlene, eğer bu gece bu kafeste ölürsem beni hep hatırlamalısın. Open Subtitles تشارلين ، اذا مت فى هذا القفص اليله عليكى ان تتذكرينى
    Ama sadece kapının önündeki polisleri kafeste saklanarak atlatmak için. Open Subtitles لكن بعدما أختبأ داخل القفص ليمر عبر الحراس عند الباب
    kafeste ve sadece bu odada kalmaları kaydıyla. Open Subtitles إذا إحتفظ بها مسجونة في القفص وفقط في هذه الغرفة
    -Bütün bir hayatini kafeste geçirdin. -Kim oldugunu kabul ederek... Open Subtitles قضيت حياتك محتجزة في قفص عبر قبولك ما أنت عليه
    kafeste olmak ne hissettiriyor insanların seni yakalama yöntemi nasıl? Open Subtitles كيف تشعرين كونك في قفص مسألة أن الرجل كان سيمتلكك؟
    Eğer hüküm giyersen, ki büyük ihtimalle giyeceksin, hayatının geri kalanı bir kafeste geçecek, her sabah ölmüş olmayı dileyerek uyanacaksın, tabi eğer... Open Subtitles من المرجح انك سوف تقضى بقية حياتك بقفص تستيقظ كل صباح تتمنى لو كنت ميتاً إلا إذا
    Siz ikiniz o garajda tel kafeste ölüm maçına çıkmış gibi çalışıyorsunuz. Open Subtitles تعاونكما معاً في ذلك المرآب أشبه بمباراة مصارعة القفص الفولاذي.
    Evet. Ben ve kurt adam, bir kafeste 3 dakika. Tek istediğim bu. Open Subtitles أجل , أنا و المستذئب وحيدون في القفص لمدة ثلاث دقائق , هذا كل ما أطلبه
    Hapisteyken, küçük bir delikte, aynı kafeste kaldığın adam hakkında pek çok şey öğrenirsin. Open Subtitles عندما كنت في السجن ، الصندوق الصغير تعلمت الكثير عن الرجولة عندما كنت في القفص
    Cadılar hiç bir büyüyle kaçamayacakları kafeste kilitliler. Open Subtitles المسحورات محبوسين في القفص والذيلا يستطيعأحد أنيهرب منهبأيسحر.
    Bütün bunları kafeste kalmam için mi yaptın? Open Subtitles ..لقد فعلت ذلك فقط لكي فقط لتبقيني في القفص الملعون؟
    Belki beni bu kafeste tutmayı bir kere daha düşünmelisin. Open Subtitles ربما ستريد إعادة التفكير بإبقائي في هذا القفص
    Kurbanlar, şüphelilerin bir kafeste tutup, onları kışkırtması ve internete koyması için toplara sattıkları 14 yaşında okullu kızlardı. Open Subtitles الضحايا هم فتاتي المدرسة ذوات الـ 14ربيعا الذين حُبسوا في القفص وبيعوا لبعض المغتصبين , لضربهم وبيعهم على شبكة الانترنت
    Biz seninle yukarıda içerken şuradaki kafeste bir kız vardı. Open Subtitles جلست هنالك فتاة داخل القفص بينما كنا جالسين نأكل في الأعلى
    Joca ile zenci ve çingenelerle dolu bir kafeste yaşayacağız. Open Subtitles أنا و هو سنسكن في قفص مليء بالزنوج و الغجر
    Geri kalan ömrünü bir kafeste geçirmekten kurtarmaya çalışıyorum seni. Open Subtitles أحاول أن أمنعك من تمضية بقية حياتك مسجوناً في قفص
    Geçenlerde kafeste hapsedilen bir çocuğu kontrole gittiğimde kümeste hapsedilen bir genç buldum. Open Subtitles الاسبوع الماضي ذهبت لتفق طفل كان محجوزا في قفص ووجدت مراهقا في حظيرة
    kafeste iki düzine adamım var ve er ya da geç annenin bizi öldüreceğini düşünüyorlar. Open Subtitles لدي أربع وعشرين رجل بقفص في الخارج بسبب رأي أنها تنوي قتلنا جميعاً بأقرب فرصة
    - Dağ aslanı değildi. - O hala kafeste. Open Subtitles إنه لم يكن أسد الجبل إنه ما زال بالقفص خارجا
    Bir havuz dolusu köpek balığı gibi olacaklar ve çelik bir kafeste olmadığım takdirde o havuza atlamam mümkün değil. Open Subtitles سيكونون مثل أسماك القرش في مسبح مليء بالأسماك ولن يكون لديّ مفر من القفز ما لم أكن داخل قفص فولاذيّ
    Bir kafeste büyüdüğünüzde ergenlik çağı ivme kazanır. Open Subtitles غالباً ما تتسارع عملية البلوغ عندما تكون التربية في الأسر.
    Senin iyi adam olduğunu bu yunusların gelip geçici olduklarını kafeste olmadıklarını bilmiyorlar. Open Subtitles لا يعرفون أنك من الأخيار هذه الدلافين حرة في التنقل كما تشاء وليست في أقفاص
    Paslı bir kafeste sıkışıp onun gibi bir adam için çalışarak harcanamayacak kadar güzel Open Subtitles جميلة جداً في أن تضيعيها حبيسة في قفصٍ روسي للعمل لدى رجل مثل هذا
    Övünme yaşlı kadın Ölümün o kafeste oturuyor ve seni duyuyor. Open Subtitles لا تُفتخري بذلك، أيتها العجوز إن موتُكَ يَجْلسُ في ذلك القفصِ وهي تَسْمعُك
    Bak sen kafeste rahat ediyor olabilirsin ama ben kimseye ait olmak istemiyorum. Open Subtitles أجل، أعني لا اسمع أيّها المدلل، ربّما تناسبكَ الأقفاص ولكنّي لا أحبّ أن يتملكني أحد
    Bir yerlerde, bir kafeste ruj sürülmüş olarak yatmasına dayanamam. Open Subtitles لم أستطع إحتمال إن كان في قفص في مكانٍ ما يضع أحمر الشفاه
    Belki kafeste geçireceğin zaman olayları net görmeni sağlar. Open Subtitles ربما تمضيةُ بعض الوَقت في القفَص سيجعلكَ ترى الأمور بشكلٍ أوضَح

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus