"kalıntı" - Traduction Turc en Arabe

    • بقايا
        
    • البقايا
        
    • أثر
        
    • الأثر
        
    • رواسب
        
    • الرواسب
        
    • رفات
        
    • المصنوعة اليدوية
        
    • اللاوظيفية
        
    • المخلفات
        
    Baba, İkinci Değişiklik Maddesi sadece devrim döneminden bir kalıntı. Open Subtitles أبي , التعديل الثاني كان فقط من بقايا أيام الثورة,
    Burun deliklerinde ve elbisesinin önünde yüksek yoğunlukta... metalik kalıntı var. Open Subtitles تركيز عال من بقايا معدنية في أنفه وعلى الجبهة من الملابس.
    Adli tıpçılar henüz herhangi bir kalıntı bulamadılar, yalnızca kül. Open Subtitles لم يعثر الطب الشرعي على أية بقايا بعد, مجرد رماد
    Küllerinde iki diş ve kimliğini onaylamama yetecek kadar kalıntı vardı. Open Subtitles كان هناك سنان في البقايا المحروقة، وهي كافية لي لتأكيد هويته.
    Dürüst olmak gerekirse, hala, sizin yıldız geçidi olarak adlandırdığınız bu nesnenin, geçmiş zamandan kalmış bir kalıntı olmadığı gerçeğine alışmaya çalışıyoruz. Open Subtitles لأكون صريحاً، مازلنا نحاول التكيف مع حقيقة أن بوابة النجوم لدينا، كما تسمونها لم تعد مجرد أثر من الماضي السحيق
    Belki de taptıkları gizli kalıntı budur. Open Subtitles لربما هذا الأثر المقدسُ السّريُ شيئ يَعْبدونةَ.
    Hayvansal yatıştırıcılara ait belirtiler var, ama hastalık veya kalıntı yok. Open Subtitles وتوجد آثار لمهدئات حيوانية لكن لا أمراض أو رواسب
    Borudan alınan artıklarda ise iz analizine gönderdiğim bir tür kalıntı buldum. Open Subtitles وعلى بقايا سُحِبت من الأنبوب، وجدتُ نوع من بقايا التي أرسلتها للتعقب.
    Suda uzun süre kalmış, barut izi için kalıntı alamıyorum.. Open Subtitles لقد غُمر في الماء، لذا لا يمكننا إختبار بقايا البارود.
    Neden buradasınız? Arkeolojik kalıntı olabilir diye onu ben çağırdım. Open Subtitles إتصلت به عندما ظننت أنّنا قد نتعامل مع بقايا أثرية.
    En son zanlının parmaklarında bulunan bir kalıntı incelendi. Open Subtitles تم إكتشاف بقايا غريبة موجودة في أصابع مرتكب الحادث الأخير
    Polis telsizinde duydum. kalıntı bulmuşlar. Open Subtitles لقد سمعت أحد إذاعات الشرطة لقد وجدوا بقايا أشلاء
    Onu kilitleyemezsin, kutsal bir kalıntı, görmeye hakkımız var. Open Subtitles لا يمكنك أن تبعدها عنا إنها بقايا مقدّسة لدينا الحق
    Kırılmaya terk edilmiş bu çok iyi kalite kalıntı malzemeyi çok düşük bir maliyete alabildiğimiz çift taraflı bir kazanç durumuydu. TED وكان مشروع لا خسارة فيه حيث يمكننا الحصول على البقايا ذات الجودة العالية، التي حُتم عليها التدمير، بدون قيمةٍ تُذكر.
    Derisindeki kalıntı muhtemelen keserken ya da tartarken olmuş. Open Subtitles البقايا الموجودة على جلدة من المؤكد أنها نتجت عن التقطيع والوزن
    Dr. Goodman, uçakta 6 kişiye ait kalıntı bulduk. Open Subtitles أيها الدكتور جوودمان لقد عثرنا على خمسة مجموعات من البقايا البشرية على متن تلك الطائرة
    Tırnaklarının arasında çok az kalıntı var, ...ve bileklerde ya da dirseklerde morarma gözükmüyor. Open Subtitles أثر الحد الأدنى من تحت الأظافر، وأنا لم أر أي كدمات على الأسلحة أو المعصمين.
    Tırnaklarında hiçbir kalıntı bulamadık, mücadele etmemiş. Open Subtitles لا أثر لجلد تحت الأظافر ، فهي لم تخدش احد
    Günlüğe göre bu kalıntı, kutsal bir sünnet derisiymiş. Open Subtitles هذا الأثر وطبقا للمذكرات كانت عبارة عن جلد مقدمة قضيب المقدسة
    Silahı bezle tut. Kurbanın ellerine de bak, kalıntı falan var mı. Open Subtitles احرص على مسح المسدّس، وافحص يديه بحثاً عن رواسب بارود
    kalıntı inceleme sonucu birkaç güne gelir ama mutlaka bombaydı. Open Subtitles نتيجة الرواسب ستعود خلال أيام لكن حصل لابد أنه إنفجار
    İki kalıntı da yaklaşık 1 aylık. Open Subtitles كلا من رفات الضحتين تعود لشهرين
    Diğer kalıntı yapılardan farklı olarak apandis her zaman zararsız değil. Tehlikeli biçimde iltihaplanabilir. TED على خلاف البنى اللاوظيفية الأخرى، الزائدة الدودية ليست دائمًا غير ضارة— يمكنها أن تصبح ملتهبةً بشكل خطير.
    Karbonlaşan kalıntı gösteriyor ki son 12 saat içinde yanmış. Open Subtitles تفحم المخلفات يشير أنها أحترقت خلال 12 ساعة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus