Senin dosyanı bir başkasına gösterdiği hakkında bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | هل لديك أى دليل أنه أطلع ملفك النفسانى لأى شخص ؟ |
Gizlice kaçıyor. Somut bir kanıtın olmalı. Somut bir kanıtın yok. | Open Subtitles | يجب ان يكون لديك دليل قوي ليس لديك اي دليل قوي |
kanıtın doğası gereği onu gösterme hakkım olmasa da İbrahim'in sınır dışı edilmesini gerektiren çok sayıda kanıtımız var. | Open Subtitles | على الرغم أنني لا أمتلك الحرية للافصاح عن تلك الأدلة لكن هناك دليل كافي يدعمنا للتأكيد على ترحيل ابراهيم |
Ve daha sonra hangi kanıtın mahkemede geçerli olacağına karar vermeye başlayacaklar. | Open Subtitles | و بعدها سيختاورا الدليل الذي يشعرون بإنه مناسباً ليعطوه إلى المدعي العام |
Tek kanıtın 12 yaşındayken gördüğün doğum lekesi. | Open Subtitles | دليلك الوحيد هو الوحمة التي رايتها عندما كان عمرك 12 عاما |
Ön duruşma ayın 19'u saat 10:00'da yapılacak, o zaman davaya devam etmek için yeterli kanıtın olup olmadığına karar vereceğim. | Open Subtitles | جلسة الإستماع الأولية ستكون في الـ19 من الشهر العاشرة صباحاً، حينها سأقرر إن كان لدينا أدلة كافية لإكمال المحاكمة |
Ne gerçeği? Görevi suiistimal kanıtın varsa göster de görelim. | Open Subtitles | أي حقيقة, لو كان عندك أي دليل كنت ستريني إياه. |
Adli kanıtın nedir ya da bir fikrin var mı? | Open Subtitles | ماذا يقول الطب الشرعي لك دليل اوي اي شي ؟ |
Beni suçlamak için geleceksen eğer kanıtın olsa iyi olur. | Open Subtitles | ،وتأتي إلى بإلقاء التهم علي ،حسنٌ .يُفضل أن لديكَ دليل |
kanıtın yükü senin üzerinde ve korkarım ki sağlam bir delilin yok. | Open Subtitles | يقع عبء إيجاد دليل على عاتقك وأخشى أنك لا تملكين دليلاً دامغاً |
Amit'in dün gece Pune'da olduğuna dair bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | هل لديك دليل على أن أميت كان في بيون الليلة الماضية؟ |
- İşte o yüzden hastanedeki 50'li yaşlardaki o hastanın katil olduğuna dair kanıtın var mı diyorum! | Open Subtitles | لذا، هل لديك دليل أنّ المريض الذي بالخمسينات بذلك المشفى هو القاتل؟ |
Onu düşmanın öldürmediğini ne biliyorsun? Hiç kanıtın yok. | Open Subtitles | ربما الفيتناميون هم الذين قتلوه ليس لديك دليل يا رجل |
Bu kanıtın bu protolde yapabileceği etkiyi dikkate alırsak, beklemek sanırım boynumuzun borcu. | Open Subtitles | بما أنهم يفحصوا الدليل الآن فيجب إذن أن ننتظر إلى أن ينتهي التحليل |
Bu kanıtın peşinden gitmek için başka bir yol bulmalısın. | Open Subtitles | أنتِ عليكِ فقط إيجاد طريقة أخرى لتصلي خلف ذلك الدليل |
Savcının çok iyi planlanmış davasını düşüren yeni kanıtın hayaleti | Open Subtitles | شبح الدليل الجديد إضعاف مكانة المُدعي العام في أتم صورة |
Ve o görüşmedeki tek kanıtın da geçersiz. | Open Subtitles | و إساندك دليلك لذلك الإجتماع غير مقبول |
Yapabileceğimiz en iyi şey, o kanıtın hatalı olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | أفضل شيءٍ بإمكاننا فعله هُو الإثبات أنّ تلك الأدلة خاطئة. |
Senin bu evliliğin bilinçli şekilde yapıldığına ve bir numara olmadığına dair bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | ألديكي أي أدلة علم درايتكم التامة بالزواج وعلاقتكم وأنه ليس مجرد ورقة؟ |
Şimdi, bu yaşam türünün, biyolojik kanıtın içinde olabilecek sorunun bu organizmanın içinde yaşayan virüsle üç yıl önceki kaçırılmamda maruz kaldığım vücudumda yayılan kanserle bağlantısının cevabını anlamaya başladım. | Open Subtitles | بدأت أدرك الآن أن جواب هذا السؤال.. ربما موجود بخلال صورة الحياة نفسها. إثبات بيولوجي لعلاقتها بالسرطان الذي يغزو جسمي, |
- kanıtın nerde dostum? - Kanıta gerek yok. | Open Subtitles | لسنا بحاجة الى برهان نحتاج فقط الى مايزيل الشك |
Hapishaneye girdiğine dair herhangi bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | ألديك أيّ أثبات بأنك كُنت متواجد بذلك السجن؟ |
Elinde kimseye zarar verdiğime dair tek bir kanıtın olmamasına rağmen. | Open Subtitles | حتى أنت، لا تملك دليلا .على أنني آذيت أي شخص يوما |
İşte kanıtın. | Open Subtitles | حسناً، هذا هو برهانك لقد اقتنعنا يا سيادة المحافظ |
Belki de katil, cesedin üzerindeki suçlu çıkarabilecek bir kanıtın alışılmadık defnedilme yöntemi yüzünden korunmuş olabileceğini düşünmüştür. | Open Subtitles | ربما شعر القاتل أن بعض دلائل الإدانة قد حفظ عن طريق اسلوب غير نظامي لمكان دفن ضحيته |
Paha biçilemez bir kanıtın çalınmasında öncülük edilmesine yardımcı oldun. Arkeolojik bir hazineydi. | Open Subtitles | لقد كُنت مُشرفًا لتوّك على عمليّة سرقة لتظهر مُجموعة أدلّة لا تقدّر بثمن أيّ كنز. |
Hadi ama Hatch daha önce de kanıtın vardı. | Open Subtitles | -بربك،"هاتش "، لقد رأيت إثباتك من قبل، هذه المرأة العجوز من لبنان ؟ |