| Görevimiz, Julius Limbani'nin hayatını kurtarmak ve oradan çıkmasını sağlamak. | Open Subtitles | مهمتنا هي انقاذ حياة جوليوس ليمباني وتحريره، انه رجل مميز |
| Malcolm, eğer bu kızı kurtarmak istiyorsan, elinden geleni yap. | Open Subtitles | أتعلم يا مالكولم، اذا أردت أن تنقذ الفتاة فذلك جيد |
| Ve şirket hayatımı kurtarınca, benim tek görevimin de şirketi kurtarmak olduğunu farkettim. | Open Subtitles | و بما أن الشركة أنقذت حياتي أظن بأن واجبي هو أن أنقذ الشركة |
| Ayrıca, dün gece o adamın hayatını kurtarmak ne kadar hoştu. | Open Subtitles | بالإضافة كيف كان ذلك رائعاً.. أن ننقذ حياة ذلك الرجل البارحة؟ |
| Gana'dan bir çocuğu balık köleliğinden kurtarmak için ortalama 400 dolar | TED | ولد في غانا ينقذ من الاستعباد في صيد السمك، مايقارب الاربعمئة دولار. |
| Hans Zarkov. Gezegenimiz Dünyayı kurtarmak için bu ikisini kaçırdım. | Open Subtitles | اسمى هانز زاكروف انا عالم لقد اختطفتهم لانقاذ كوكبنا الارض |
| Ona göre başka hayatları kurtarmak, kendine bir hayat kurmaktan daha önemliydi. | Open Subtitles | إنقاذه لحياة الآخرين كان أكثر أهميةً لديه من الحصول على حياتِه الخاصة |
| Hayat kurtarmak beni kahraman yapmıştı, ama iyi biri yapmış mıydı? | Open Subtitles | أنقاذ حياة شخص يجعلني بطل لكن أيجعلني شخصاً جيد ؟ |
| Onu çalacaksın! Noel'i kurtarmak iyi bir final değildi. Fazlasıyla ticari. | Open Subtitles | انقاذ عيد الميلاد كان نهاية رديئة هناك اعلان تجاري على الطري |
| Bu üssün güvenliğini, belki de yardım edemeyeceğimiz birini kurtarmak için tehlikeye attım. | Open Subtitles | لقد عرضت امن القاعدة للخطر من اجل انقاذ شخص كان بعيداً عن المساعدة. |
| Ben de çocuğun hayatını kurtarmak için kirpik kıvırıcımı boğazına sapladım. | Open Subtitles | وأنا فقط رميت مشبك الشعر أسفل رقبته من أجل انقاذ حياته. |
| Yanan bebeğini kurtarmak için arabanın üstüne atlayan şu canavarlardan biriymişim gibiydi. | Open Subtitles | لقد كنت مثل هؤلاء الامهات التي تقف امام سياره كي تنقذ ابنها |
| Bir gecede birden fazla genç kız kurtarmak zorunda değilsiniz. Tamam, çekilin yoldan. | Open Subtitles | يفترض عليك ألا تنقذ أكثر من سيدة بالليلة الواحدة حسنًا، تنحوا عن طريقي |
| İşin ucunda senin hayatını kurtarmak var. Anlayış göstereceklerdir bence. | Open Subtitles | إذا كان هذا يعني أن أنقذ حياتك أعتقد أنهم سيتفهمون |
| Kızınızı deliliklerinizden kurtarmak ve kralın cesedini kaldırmak için geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لكي أنقذ إبنتك من جنونك وإزالة جثة الملك |
| Ayrıca, dün gece o adamın hayatını kurtarmak ne kadar hoştu. | Open Subtitles | بالإضافة كيف كان ذلك رائعاً.. أن ننقذ حياة ذلك الرجل البارحة؟ |
| Bunların hepsi paçanızı kurtarmak için sizin uydurduklarınız. | Open Subtitles | هذا الامر بأكمله كان فكرته من اجل ان ينقذ نفسه. |
| Madronas mümkün olduğunca çok hayatı kurtarmak için elinizdeki en iyi şansınız. | Open Subtitles | مادروناس هو أفضل طريق لك لانقاذ حياة أكبر قدر ممكن من الحياة. |
| Yani oğlanları babalarından kurtarmak için öldürdü kendinin kurtarılmasını istediği gibi. | Open Subtitles | لذا قتل الصبيين لينقذهما من والديهما كما يتمنى لو تم إنقاذه |
| Finley onu yangından kurtarmak isterken öldü. | Open Subtitles | فينلى توفى فى حريقاً كيميائياً محاولاً أنقاذ صديقه |
| Onu kurtarmak istediğini biliyorum, ...ama onu kurtarırsan, Avalon'a sınırsız bir güç vermiş olacaksın. | Open Subtitles | أعلم أنك تريد إنقاذها ولكنك بهذا تعطي أفالون سلطة مطلقة |
| İyi de siz ikiniz ilişkinizi kurtarmak istemeseydiniz gelip burada benimle oturmazdınız. | Open Subtitles | لكنك لن تكون هنا تجلس معي إن لم ترغب بإنقاذ هذه العلاقة |
| Yasalar bir yana, seni yanardağdan kurtarmak ahlaki açıdan doğruydu. | Open Subtitles | بغض النظر عن القوانين إنقاذك من البركان كان قرارا أخلاقيا |
| Kendi piçini kurtarmak için, onu büyü namına kurban etti. | Open Subtitles | ضحت به بإسم السحر كل هذا لتنقذ إبنها الوغد الشرير |
| Eğer genç Hawkins'in hayatını kurtarmak istiyorsanız, ...benimkini de kurtarmayı düşünür müydünüz ? | Open Subtitles | والآن وبعد أن أنقذت حياة جيم هوكنز هل تعتقد أن بإمكانك إنقاذي بصفقة |
| Sen ve ben, aynı sebep için savaşıyoruz, dünyayı kurtarmak. | Open Subtitles | .. أنت و أنا نقاتل لنفس الهدف , حماية العالم |
| Bu yüzden, yeni bir yetimhane kurmak ve o çocukları kurtarmak, onlara yeni ve güvenli bir ev vermek için yerli gruplarla ve yerel yetkililerle beraber çalıştım. | TED | لذلك عملت مع فريق محلي والسلطات المحلية لبناء دار أيتام جديد وإنقاذ الأطفال كي أمنحهم منزلًا آمنًا جديدًا. |