| Karşılığında Higgs alanı nükleer kuvvet modelimizde önemli bir rol oynuyor. | TED | وبدوره يلعب مجال هيغز دوراً أساسياً في نموذجنا لضعف القوة النووية. |
| Bunlar diğer parçacıklarla sadece zayıf kuvvet yoluyla etkileşime geçerler. | TED | النيـوتريـنـوات وهي تتفاعل مع الجسيمات الأخرى فقط بحدود القوة الضعيفة |
| İstersem sana kaba kuvvet uygularım. Senden iki kat güçlüyüm. | Open Subtitles | يمكنني استخدام القوة معكِ إن أردت، فأنا أقوى منكِ بكثير |
| Okuduğum bir yazıda eski özel kuvvet elemanlarının karteller için çalıştığı yazıyordu. | Open Subtitles | قرأت مقاله عن أن جنود القوات الخاصه السابقين يعملون مع عصابات المخدرات |
| Bu birleşim modeli zayıf, sadece daha zayıf kuvvet bulunduran bu iki yeni parçacıkların varlığını tahmin etmede yardımcı oluyor. | TED | هذه النظرية تمكننا من التنبأ بوجود زوجين .. من جسيمات القوى الجديدة والتي تتصف بمثل القوي الضعيفة.. ولكنها أضعف منها. |
| Umarım Allah size hizmet etmem için bana güç kuvvet verir. | Open Subtitles | على العموم، أسأل الله تعالى أن يمنحني القوة و يوفقني لخدمتكم |
| Birilerinin otelden çıkmaya çalışması durumunda ne tür bir kuvvet uygulayacağınız belirtildi mi? | Open Subtitles | حسناً هل عرفوا مدى إستعمال القوة فى حالة اذا حاول أحد مغادرة الفندق؟ |
| Ama sen zaten Özel kuvvet'teki işinle evlisin, öyle değil mi? | Open Subtitles | نعم , لكنك تزوجت القوة العسكرية مسبقاً , آليس كذلك ؟ |
| Bazen keşke süper kuvvet yerine süper duyma gücün olsaymış diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أتعلم أحيانا أود لو كان لديك سمع خارق بدل من القوة الجسدية |
| kuvvet az yüzde 5 olması durumunda acil durum alarmı tetiklenir | Open Subtitles | يتم تشغيل مُنبه الطوارئ عندما تصبح القوة أقل من 5 بالمائة |
| Fakat körükleri bastırmak için gereken kuvvet, rüzgar değirmeni tarafından üretilen enerjiden yüksekti. | Open Subtitles | ولكنّ القوة التي يحتاجها المنفاخ، كانت أكبر من الطاقة التي تنتجها الطاحونة الهوائية |
| - Kaba kuvvet uygulayarak uydu sinyallerini bozmuyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا لا أعطل إشارات القمر الصناعي باستخدام القوة الغاشمة، حسنا؟ |
| Uçurtmayı hangi kuvvet uçurur, biliyor musunuz? Ona kaldırma kuvveti denir. | Open Subtitles | هل تعلمين ما هي القوة التي تجعل الطائرة الورقية تطير ؟ |
| Daha önemlisi, benim yönettiğim kuvvet 20'den fazla ülkeye yayıldı. | TED | والاكثر اهمية .. هو ان القوة التي كنت اقودها كانت منتشرة على نطاق 20 دولة |
| İlk özel kuvvet güçleri geçit töreni yapıyor. | Open Subtitles | وحدة القوات الخاصة الاولى استعدوا للاستعراض |
| Birbirlerini dengede tutan iki karşı kuvvet fikrine dayalı bu. | Open Subtitles | الامر كله مبني على فكرة القوى المتعاكسة تقوم بموازنة بعضها |
| Fare, kendini saniyede 30 kez sallıyor üretilen kuvvet 70 G' ye eşittir. | Open Subtitles | يهتزّ الفأر حتى ثلاثين مرة في الثانية فتولّد قوى بمقدار سبعين قوّة تسارع |
| Vucut ve beyindeki bu dalgalanma ona karşı konulamaz, bir kuvvet veriyor. | Open Subtitles | الآن سيول الأدرينالين تدفّق غير مراقب خلال الجسم والدماغ، إعطائه القوّة المدموجة |
| Yas içindeki bir topluluğa polisin müdahalesi, korkuyu empoze etmek için kuvvet kullanmak oldu: askeri polis korkusu, hapis cezası, para cezası. | TED | استخدمت قوات الشرطة التي واجهت الجموع في الصباح القوة لفرض الخوف: الخوف من الشرطة المسلحة، الحبس، الغرامات. |
| Siz duvara doğru bir delik açmak için kuvvet uyguluyorsunuz. | TED | إذا أنت بإستخدام الدريل , تنشئ قوة موجهه بإتجاه الجدار |
| Gücü yeten yetene. Yalnızca kaba kuvvet ve zekâ yok. | Open Subtitles | كل شخص يضع رأسه في الحائط كل شيء بالقوة لا للعقل |
| Bayanlar ve baylar, kuvvet Komutanı. | Open Subtitles | أيتها السيدات والسادة، السيد رئيس الأركان. |
| Senin türünün sahip olduğu kuvvet burada, burada değil. | Open Subtitles | لديك نوع مختلف من القوه .وتملكها هنا, ليس هنا |
| Özel kuvvet Eğitim Programı'na hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحباً بكم في برنامج الإنتقاء للقوة البحريّة الخاصة, لفريق الإستطلاع المُشترك. |
| Dünya üzerindeki hiçbir kuvvet bunu elimden alacak kadar gaddar olamaz. | Open Subtitles | لا يوجد هنالك قوةً على الأرض كافيةً لتأخذ ذلك الحب مني |
| Destek kuvvet getirdiklerini de bilmelisiniz. | Open Subtitles | ويجب أن تعرفي أنها جلبت من خلالها تعزيزات |
| Onlara, yeterli sayıda kuvvet olursa önemli ölçüde bir zayiat vermeksizin nelerin başarılabileceğini göstermeye çalışıyordum. | Open Subtitles | حسناً، كنت أحاول أن أوضح ما يمكن تحقيقه بوجود قوه كافيه وأنه يمكن تحقيقه بدون خسائر جسيمه لنا |
| Beni oraya ancak kuvvet kullanarak geri götürebilirsin. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإعادتي إلى هنا هي بالقوّة. |